Sosyal

Nerede O Yeni Bayramlar

1

Sahabe efendilerimizden öğrendiğimiz şekliyle Peygamber Efendimiz bayram sabahı namazdan evvel bir miktar tatlı yer, sonra mescide geçerlermiş. Namazın akabinde ise hücrelerine avdet ederlermiş. Hz. Aişe annemizin naklettiğine göre bir bayram günü Efendimiz kendileriyle birlikte, sergilenen bir kılıç oyununu izlemiş. Asr-ı saadette bu günler mü’minlerin bolca sadaka verdiği, ibadetle süslenen ve sevinçle idrak edilen günler imiş.

Oruç tutmayı da bayram etmeyi de O’ndan (s.a.s.) öğrenen mü’minler sünnetleri hayatlarına hakim kılmak için olsa gerek bu uygulamaları olabildiğince kültürlerinin de bir parçası haline getirmişler. Bayramlar en güzel şerbetli tatlıların, en lezzetli yemeklerin yapıldığı; panayırların kurulduğu neşe ve eğlence dolu günler haline gelmiş. Bu günlerde tertemiz kıyafetler giyilmiş, çoluk çocuk gidilen bayram namazından sonra aile büyüklerinin evlerinde toplanılmış, kalabalık bayram sofralarına muhabbetle oturulmuş, geçmiş yad edilmiş.

“Nerede o eski bayramlar” serzenişlerinin iyiden iyiye ayyuka çıktığı, aile büyüklerinin evleri yerine otellerin dolmaya başladığı, beş dakikalık kısa bayram ziyaretlerinin yerini önce sesli ya da görüntülü aramaların sonra da toplu kısa mesajların aldığı bu dönemde ise tabiri caizse bayramların tadı kalmadı. Özellikle son iki yıldır malum salgın hastalığın gölgesinde doğru dürüst ne iftar yapabildik ne de bayram yapabildik. Her şeyin üzeri adeta bir burukluk ile örtüldü. Camiler cemaate, sofralar misafire hasret kaldı.

Derken efendim, Kudüs’te söylenmiş bir söz İstanbul’da önümüze düştü ve birden zihnimde işin rengi değişti.

Şöyle diyordu bir direniş kahramanı “Her şeye rağmen, Allah bayram dediği için bayram ve biz Allah’a boyun eğdiğimiz için bayram yapacağız.”

Biz adeta neden oruç tuttuğumuzu, neden bayram yaptığımızı unutup bayramı uzun kahvaltı sofralarına, baklava ve sarmalara feda etmişiz. Cemaati yalnızca camilerde olur sanıp evlerimizi mescid olmak nimetinden uzak tutmuşuz. Aslında belki de hiç bayram yapamamışız, birlik olamamışız. Biz derken, pek tabi sizleri tenzih ederim.

Halbuki kendilerine helal kılınmış nimetlerden Allah’ın takdir ettiği süre boyunca uzak duran mü’minler, yine vaktini Allah’ın takdir ettiği bayram sabahını tekbirlerle süsleyerek asıl nimet sahibini hatırlarlar ve bir gün önce aynı saatlerde yemedikleri yiyecekleri o gün afiyet ve şükürlerle taam ederler. O gün bayramdır, çünkü Rableri öyle buyurmuştur.

Kilometrelerce ötede ve fakat kalbimizin yanı başında süren bu direniş vesilesiyle bugün artık eski bayramları aramak yerine yeni bayramları ihya etmenin derdine düşelim. Unutmayalım, bu mübarek günleri ve bu günlerin neşesini bize Allah verdiyse elimizden alacak olan da ancak O’dur.

Efendimiz zamanında bayram günlerinde namaz çıkışı bir münadi sokaklarda şu sözlerle dolaşırmış:

Dikkat ediniz, müjde size! Rabbiniz sizi bağışladı, evlerinize doğru yola ermiş olarak dönünüz. Bayram günü mükâfat günüdür. Bugün semâ âleminde mükâfat günü olarak ilan edilir.

Huriye Yıldırım
2011'de üniversite eğitimi için İstanbul'a geldi. İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk İslam Edebiyatı tezli yüksek lisans programından mezun oldu. İbni Haldun Üniversitesi bünyesinde Kurmaca Eser Editörlüğü eğitimini tamamladı. Eğitimci, okur, gezer, yazar, bozar. Evli, iki çocuk annesi.

Zeytindağı

Önceki içerik

Halîlürrahman Camii

Sonraki içerik

1 Yorum

  1. Hayırlı ve huzurlu nice bayramlara

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir