“Senden Cenab-ı Hakk’ı; ancak sana çok yakın oluşu gizledi. Dahası Allah Teâlâ zuhurunun şiddeti yüzünden perdeli ve nurunun azametinden dolayı görünmez oldu.” (Hikem-i Atâiyye)
İnsan, mesela hava gibi kendini her bir taraftan kuşatan bir şeyin içindeyken onu göremez. Balık susuz yaşayamasa da denizi görmez. Yakınlığın şiddeti idrake perde olur. Ruhu insana ne kadar yakındır ama insan onu göremez. Allah Teâlâ ruhu gibi olan şah damarından da yakındır.
Atâullah el-İskenderî sanki “Allah Teâlâ’yı görememen O’nun sana yakınlığının şiddetindendir. Allah Teâlâ’yı ahirette göreceğim zannetme. Sen burada Allah ile beraber yaşıyorsun. Yakınlığıyla yaşıyorsun, kalp gözünü Allah’tan gayrısına yum, sana her daim okuttuğu ayetlere aç, gafil olma” demektedir.
Hz Mevlana der ki:
“Ey muhtaç olan kimse çabuk hacetini arttır. Yani Allah’a olan ihtiyacını arttır (ihtiyacının farkına var) ki Hakk’ın cömertlik denizi coşsun, cûş u hurûşa gelsin.”
Ancak hayatta bir derdi ve arayışı olan kişi için bulmak kıymetlidir. Bulduğunun kıymetini idrak edebilir. Şükrünü vermekten aciz olduğunu bilebilir. Hasretlik çekmeyen için vuslat söz konusu olabilir mi?
Yorumlar