Edebi-Tarihi

Avrupa’yı Dize Getiren Hakan “Attila”

0

Tarih boyunca dünyayı titreten Türk devletleri başlığı altında bir liste yapılsa şüphesiz ilk sıralara Avrupa Hun Devleti’ni yazmamız gerekir.

Büyük Hun İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasından sonra dağılan Hun halkları uzun bir süre Kazakistan bozkırlarında kalarak askeri anlamda ve nüfus olarak güçlenmeyi beklediler. Kuzey Hunları M.S 360’lı yıllarda Başbuğ Balamir idaresinde batıya doğru göç etmeye başladılar. Karadeniz’in kuzeyinden geçerek Avrupa önlerine geldiler. Hunların bu şekilde birçok kavmi önlerine katarak ilerlemesi “Kavimler Göçünü” meydana getirdi. Bu göç, Avrupa’nın etnik bakımdan şekillenmesine ve Avrupa’nın siyasi haritasının tamamen değişmesine sebep olmuştur.

Tahta geçen kabiliyetli devlet adamları Balamir, Uldız, Rua sayesinde Avrupa içlerine kadar yerleşmeye başlayan Hunlar başta Roma olmak üzere birçok kavme güçlerini kabul ettirmişler ve Avrupa topraklarında Macaristan sahasını merkeze alan bir Türk devletinin temellerini atmışlardır.

Avrupa Hun Devleti’nin en önemli ve tanınan hükümdarı Attila’dır. Attila kelimesi Macarca “Atzel” yani “Çelik” anlamına gelmektedir. Kaynaklarda M. S. 395 yılında Tuna Nehri boylarında bir arabanın içerisinde doğmuş olduğu anlatılır. 433’de devletin başına geçen Attila, Avrupa Hun Devleti’ni, Türk, Germen, Frank, Slav, Pers, Fin olmak üzere çeşitli kavimlerin yer aldığı ve Yayık Dağları, Hazar Denizi, Kafkasya, Kara Deniz, Balkan Dağları, Alpler, Ren Nehri, Kuzey Denizi ve Baltık Denizi ile çevrili, büyük bir devlet haline getirmiştir. Askeri yeteneklerinin yanında tam bir diplomasi ustasıdır. Doğu Roma’yı (Bizans) sürekli baskı altında tutmuş, ağır maddeler içeren antlaşmalar sayesinde yüklü miktarda vergiye bağlamıştır. Batı Roma siyasetinde ise kendinden önceki kağanlar gibi daha yakın ve ılımlı bir yol izlemiştir.
441 yılında I. Balkan Seferi’ni düzenleyen Attila, Belgrad’ı dahi ele geçirerek Trakya önlerine kadar ilerledi. Batı Roma’nın araya girmesi ile barış imzalandı ve yüklü vergiler ile geri döndü.
447 yılında ise büyük İstanbul depremi ve salgın hastalıklar yüzünden çok zor durumda olan Doğu Roma üzerine II. Balkan Seferini düzenlendi. Sofya, Filibe ve Edirne kuşatıldı ve başkent İstanbul istikametine yönelerek Büyükçekmece’de ordugâh kuruldu. Daha fazla dayanamayacağını gören imparator, Hunlar ile tarihe Anatolius Barışı olarak geçen ve Romalılar için çok ağır şartları olan antlaşmayı imzaladı. Görüldüğü üzere Attila’nın ilk tercihi hiçbir zaman savaş olmamıştır. Fakat takip ettiği siyasetle Avrupa devletlerinin iç ve dış yönetimlerinin baş aktörü olmuştur.
451 yılına gelindiğinde şimdiye kadar dostluk içinde yürütülen Batı Roma ilişkilerinde ciddi sıkıntılar oluşmaya başladı. Attila Batı Roma üzerine büyük bir sefere çıktı. En büyük şehirlerini birer birer fethederek devletin kalbi olan İtalya’ya ilerlemeyi sürdürdü. Fakat “Mauriacum Campanum” savaşı onun için bir kırılma noktası oldu. Ertesi yıl daha büyük kuvvetlerle Alpler’i aşarak İtalya’ya girdi. Batı Roma elçilik heyetleri göndererek barış istedi. Attila, Sasaniler üzerine sefer düşündüğü için etkisiz hale getirdiği Batı Roma’nın teklifini kabul etti ve ordusunu geri çekti. Ve böylece İstanbul’un fethinden bin yıl önce İstanbul başta olmak üzere bu topraklarda Türk’ün gücünü tüm dünyaya ilan etti.
Attila 452 yılında gizemli bir şekilde vefat etmiştir. Dünya hâkimiyeti için son engel olarak gördüğü Sasaniler üzerine sefer hedeflerken ömrü yetmemiş ve bundan dolayı askerî-siyasi planlarının son aşamasını gerçekleştirememiştir.

Macaristan / Budapeşte’de bulunan Attila heykeli.

Prof. Dr. Ali Ahmetbeyoğlu’nun ifadeleriyle; Avrupa’da ilerlemeleri “yüksekten esen kasırgalara” benzetilen, I. ve II. Balkan seferleriyle Doğu Roma, Campus Mauriacus Savaşı ve Roma Seferi ile Batı Roma imparatorlukları başta olmak üzere otuzdan fazla kavim ve topluluğu etki alanına alan Hunların kurduğu devlet kısa sürede sınırları tam olarak bilinemeyen, fakat bir taraftan Atlas Okyanusu üzerindeki adalara, diğer taraftan Sâsâni sınırına belki de Altaylar’a kadar uzanan büyük bir imparatorluk haline gelen bu devlet Attila’dan sonra çözülmeye başlamış ve merkezi otorite tamamen dağılmıştır. Kendisinden sonra yerini dolduracak idareciler gelmediği için devletin çöküşü hızlanmıştır. 469 yılında Doğu Roma ile yapılan savaşta Hun kuvvetleri yenilmiş ve böylece Hun siyasi varlığı sona ermiştir.

Önemli bir notu ekleyerek yazımızı nihayete erdirelim. Avrupa’da Hun hâkimiyetini en çok hisseden kavim Cermenlerdir. Bu durum destanlarında çokça anlatılır. Bugün Alman kültürünün temelini oluşturan Cermen destanlarının merkezinde Attila ve Hunlar bulunmaktadır. Özellikle Hildebrand ve Nibelungen destanları Attila ve Hunlar hakkında çok zengin bilgiler vermektedir.

Viyana Güzel Sanatlar Müzesi’nde sergilenen Attila’nın kılıcı Mars. Namlusu hafif eğiktir. Türk usulü kılıç olarak bilinen Yalman kılıcının erken örneği olarak gösterilir.

Fatima
"Gurbet eli bizim için yaptılar. Çatısını pek muntazam çattılar. Ölüm ile ayrılığı tarttılar. Elli dirhem fazla geldi ayrılık”.

    Birlikte Yaşama Kuralları vol. 15467: Üç Kulhü Bir Elham-II

    Önceki içerik

    Hattat Hamid Aytaç’ın Vefası

    Sonraki içerik

    Yorumlar

    Yorum Yaz

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir