Receb ayı, rahmet ayı. “Rahmetim gadabımı geçmiştir.” buyuran Allah Teala’nın ayı. Bizler inanan insanlar olarak biliyoruz ki yerler gökler, günler geceler Mâlikü’l-mülk olan Allah’ındır. Fakat Receb ayı Allah Teala’nın zatına atfettiği bir aydır. “Şehrullah” buyurmuştur Efendimiz (s.a.s.) bu ay için.
“Beş gece vardır ki , dua reddolunmaz Bu geceler şunlardır: Receb-i şerifin birinci gecesi, Şaban-ı şerifin on beşinci gecesi olan berat gecesi, Cuma gecesi, Ramazan bayramı gecesi, Kurban bayramı gecesi.“(Suyuti, el- Camiu’s-sağir, no:3952)
Receb ayının ilk cuma gecesi Regaib kandili, 27. gecesi ise Miraç kandilidir. Yani Efendimiz’in (s.a.s.) Mekke’den Kudüs’e gelerek Mescid-i Aksa’dan urûc etmesi/göğe yükselmesi bu ay içinde olmuştur. Bu hadise baştan sona bir mucizedir zaten. Efendimize ümmet olma şerefiyle bizler için de büyük lutuftur o gecedeki ikramlar ve Receb ayında gerçekleşmiştir.
Receb ayında sadece bir gün oruç tutmanın kabir azabına engel olabildiğini, bu ayda yapılan ibadetlerin diğer zamanlarda yapılandan 70 kat daha sevap olduğunu yine hadis-i şeriflerden öğreniyoruz. Evimizde veya internet ortamındaki güvenilir kaynaklarımızdan bu ayda yapılması makbul ibadetleri öğrenebiliriz yeter ki meylimiz olsun. Ama Hayat diyoruz ya hep, sonra kaybolup gidiyoruz günlük telaşelerimizin arasında. “Bu sefer kaybolup gitmeden ve zaman gelip geçmeden, henüz fırsat varken kendimizi zora sokmayacak, yılgınlığa, usanmaya sevketmeyecek şekilde ufak ufak nereden başlayabiliriz?” sorusunu konuşalım istiyoruz.
Öncelikle niyetimiz doya doya Receb ayından istifade edebilmek olsun. Kendimizi bunun dışında görmeyelim.
Receb ayının Arapça kelime kökündeki (رجب) harflerini dahi şerh eden İslam alimleri bu kelimenin R’si Allah’ın rahmetine, C’si kulun cürmüne(hatalarına, günahlarına), B’si ise kulun günahlardan berî olmasına, kurtulmasına işarettir demişleridir.
Bu ay Allah Teala’ya karşı kulluğumuzu gözden geçirmemiz için bir fırsattır. Üstelik bir adı daha vardır bu ayın. Efendimiz (s.a.s.) müminlerin ayıplarını kusurlarını duymayan, yalnız güzelliklerini işiten manasında “sağır ay” buyurmuşlardır Receb ayı için. Hazır geldi işte kusurumuza da bakmayacak, bizde bu fırsat kulluğumuzu bir gözden geçirelim.
Kendimize şu soruları sorabiliriz: Hayatımı yaşarken, kararlarımı alırken, insanlarla muamelemde, evimde, işimde, kulluğum ne kadar ön planda? Nefsim için mi yaşıyorum, Allah için mi? Beni olmam gereken kul halinden ayıran neler var? Kalbimde Allah Teala’nın razı olmadığı hisler, düşünceler nelerdir? Dışardan ne kadar iyisin denilse de biz kendimizi kandıramayacağımız şekilde bu soruların cevaplarını saniyeler içinde verebiliriz. Bu da bizler için bir lutuftur.
Bir tek meseleye dahi bu ay hürmetine dikkat etmek belki de bize hayal edemeyeceğimiz derecede bir düzen ve mesafe kat ettirecektir.
Gözden geçirebileceğimiz ve her müslümana farz olan bir diğer konuda itikad yani inanç esasları meselesidir. Bizler “Elhamdülillah müslümanız.” diyoruz, evet bunun için bir ömür şükretsek yetmez. Fakat kendimize şunu da soralım: Bu dinin amentüsünü, kalbimizde, aklımızda şüphe olmayacak ya da dışardan kolay kolay zihnimiz bulandırılamayacak şekilde biliyor muyuz? Hangi sözle küfre düşeriz, imandan uzaklaşırız? Bu sorular bizim için kulluğun hareket noktası olmasıyla hayatî bir meseledir. Dolayısıyla eksiğimiz varsa yahut unuttuk ise işe en temel yerden başlayalım. Bu bereketli gün ve gecelerde çok çok ibadet edeyim hayali ya da edemeyeceğim zaten en iyisi bir dahaki sefere diyerek ertelemektense biraz gayretle îmanî konularda kendimizi geliştirelim, neye niçin inandığımızı düşünelim; söylediğimize önce kendimiz inanalım. Belki öğreneceğimiz tek bir iman mevzusu gün gelir bizi büyük yanlışlara düşmekten kurtarır.
Samimi niyetle Allah için yaptığımız hiç bir şeyi küçük görmeyelim. Hele ki Receb ayının rahmeti önümüze serilmişken, bizler zor olanı başarıp bu rahmete hiç bulaşmadan kenarından köşesinden geçmeyelim. Rahmet denizine Receb ayı vesilesiyle -ne kadar günahkar olsak dahi- ay Allah’ın kul Allah’ın, kime ne? diyerek dalalım. Bu heyecan ile uyanan kalplerimiz Şaban ayında Kainatın efendisiyle buluşma ve Ramazan’da ümmetin ferdi olma bahşi ile Kuran- ı Kerim’in kadrini anlama lutfuna erişsin inşallah. Ümidimizi yitirmeyelim, küçük adımlarla da olsa yolda olalım.
Efendimiz’in (s.a.s) bu ayda sıkça şu duayı yaptığı kaynaklarda rivayet edilir:
Allahümme bârik lenâ fî Recebe ve Şa’bân ve belliğnâ Ramazân.
Allah’ım! Receb ve Şa’ban ayını bizim için bereketli kıl ve bizi Ramazan ayına ulaştır. AMİN
İçinden geçtiğimiz bu özel günlerin önemini hatırlattınız,düşündürdünüz. Allah ebeden razı olsun. Okuyan herkes için istifadeli olmasını diler, sizlere de muvaffakiyetler dilerim. 💐
Amin.çok teşekkurederiz düşüncelerinizi paylaştiğiniz için.
Kısa, öz ve harekete geçiren bir yazı olmuş. Teşekkürler.
Recebin harflerinin şerhi ne güzelmiş 🌺