Yukarıda Kemal Batanay’ın kaleminden, celi talik hattı ile yazmış olduğu Besmele’yi görmekteyiz. Hattat, musikişinas, tanburî, ve hafız olan Kemal Batanay, ilmiyle irfanını birleştirerek taliplilerine aktarmıştır. Gelin kendisiyle tanış olalım.
Kemal Batanay, gelenekli sanatlarımızın nesilden nesile aktarılması hususunda ziyadesiyle emek sarf etmiş, ömrünü vakfetmiştir. Gönlüyle söyleştiği kimi zamanlar hüsn-i hatla kalemini konuşturmuş; kimi zamanlar tanburunun nağmesiyle dinleyenlerin gönül telini titreterek sözlere dökülen şiirleri, besteleriyle hanelere dem vurmuş; kimi zamanlar da hafızlığı ile Kur’an-ı Kerim’in ayet-i kerimelerinden süzülen şifayı sinelere akıtmıştır.
Kıymetli sanatkârımızın yapmış olduğu güzelliklerinden biri de Süleyman Çelebi’nin Vesiletü’n-Necat adlı eserini besteleyip nesillere miras bırakmış olmasıdır.
6 Şubat 1893 -hicri 19 Receb 1310- senesinde Fatih semtinde Hırka-i Şerif Camii yakınlarında bir evde dünyaya gelen Kemal Batanay aslen Kayserilidir. Asıl ismi Mehmed Kemaleddin olup babası İmam-Hafız Ziyaeddin Efendi, annesi Ayşe Hanımdır.
Eğitim hayatının orta tahsili sırasında, 14 yaşındayken, babasından Kur’an-ı Kerim hıfzını tamamlar. Dönemin üstadlarından Arapça, Farsça ve dinî ilimleri öğrenir. Kemal Batanay, diğer yazı çeşitlerini talim etmesine rağmen öncelikli olarak ta’lik hattındaki maharetiyle tanınmıştır. Ta’lik yazıya Hasan Hüsnü Efendi ile başlar, hocasının vefat etmesiyle hattat Hulusi Efendi’nin tedrisatından geçerek yazı meşkine devam eder. 1918 yılında hocasından icazetini alır.
Aşağıdaki levhada kendisinin ta’lik hattıyla yazmış olduğu beyti görmekteyiz.
Yahya Kemal’in “Eski Musiki” şiirindeki bu beyti gelin birlikte okuyalım.
Çok insan anlayamaz eski musikimizden
Ve ondan anlamayan bir şey anlamaz bizden
Hüsn-i hat ile birlikte musiki de Kemal Batanay’ın hep hayatının içinde olur. Musiki meşkine ilk olarak babacığı Ziyaeddin Efendi ile başlar. Sonrasında babasının yönlendirmesiyle Kasımpaşa Piyale Camii imamı Şeyh Hafız Cemaleddin Efendi ile devam eder. I. Dünya Savaşı yıllarında Galata Mevlevihanesi’nde neyzenbaşı olan Mehmed Emin Dede, Yenikapı Mevlevihanesi’nde Hafız Ahmed Efendi ve Rauf Yekta Bey gibi musikişinaslardan Mevlevî ayinleri ve dini eserler meşk eder. Hocası Rauf Yekta Bey ile on altı sene beraber bir ömür sürdükleri kaynaklarda nakledilir. Bununla birlikte Ömer Bey, Kadı Fuad Efendi ve Refik Fersan’dan tanbur dersini talim eder. Galata Mevlevihanesi’nde âyinhanlık ve cuma imamlığı yaptığı yine kaynaklardan bize aktarılır. Musiki alanında ziyadesiyle kıymetli besteler, eserler vermiştir. Hüsn-i hatta ise müzelerde ve çeşitli koleksiyonlarda görülebilen ta’lik hattıyla yazdığı levhaları bulunmaktadır.
Geçimini temin için daima çalışmış, İstanbul Ticaret Odasında memurluk vazifesini ifa etmiştir. Emekli olduktan sonra daha ziyade vaktini evinde verdiği derslerle talebeler yetiştirmeye adamıştır. Onu tanıyanların naklettiğine göre hat sanatı ve musiki ile birlikte Kur’an’la da meşgul olur, konuşmadığında bile dudaklarının kımıldamasından hıfzını sürdürdüğü anlaşılırmış.
Talebesi Muhittin Serin kendisini şöyle anlatır:
“Kur’an’la yaşayan bir sanatçıydı. Kur’an onun sîmasına, davranışlarına da aksetmişti. Toplumumuzun batı sanatları karşısında yozlaşmaya yüz tuttuğu bir dönemde bu sanatları kurtarmaya çalışan ve yeni nesillere bozulmadan, klasik formlardan hiç fedakarlık yapmadan aktarmaya çalışmıştır. Çantasında daima Kur’an’la, hokkası kalemiyle gezen, nerede bir talebe bulduysa ona meşk gösteren fedakar bir insandır. Daima hıfzını taze tutmak için okurdu; Kur’an’la beraber yaşadı.”
Şöyle bir film şeridi gibi kalbimizden, zihnimizden geçirirsek okuduklarımızı, dinlediklerimizi ve talim ettiğimiz güzellikleri; medeniyetimizin mayası olan, sanatkârlarımızı da besleyen kaynağın, Kur’an’dan ve Efendimiz’den (s.a.s.) bağımsız olduğunu düşünmek pek de mümkün değildir.
Esasında sanatı güzelce meşk edebilmek, güzellerin izini sürmekledir veyahut güzellerin izini sürebilmek bir sanattır.
Farz edelim ki, aşağıdaki fotoğrafında Hafız Kemal Batanay, tanburuyla mızrabını ince ince dokundurmuş gönül sazımıza..
Rahmet ve minnetle yad ediyoruz.
Yorumlar