Merhaba sevgili okur,
Bu sefer çok “değişik” bir kitapla karışınızdayım. Az sonra Italo Calvino’ya ait, Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu isimli romanın tanıtım yazısını okuyacaksın. Rahatla. Toparlan. Zihnindeki bütün düşünceleri kov gitsin. Çünkü oldukça zor bir kitapla karşı karşıyasın. Seninle böyle sohbet etmeyi sevdiğimi bilirsin. Neredeyse bir yıldır beraberiz artık birbirimizi tanıdığımızı düşünüyorum. Eğer benim yazımı ilk defa okuyorsan buraya bir link bırakayım da yakından tanışalım, sonra da yeni kitabımıza geçelim.
Italo Calvino, merkeze okuru koyarak yazdığı bu postmodern romanda hem okurlara hem de kitabın kahramanlarına birçok oyun oynar. Kitabın daha ilk cümlesinden bu oyunun kokusunu alırız. Bu cümlede yazar “Italo Calvino’nun Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu isimli romanını okumaya başlayacaksın.” diyerek bizi heyecanlandırır. Rahatlayıp, gevşememizi ister. Bu kitabı gerçeklik duygumuzu kaybetmeden ciddiyetle okumamız gerektiğini söyler. Yani sevgili okuyucu, roman içindeki olaylara dalıp bu kitabın bir okuru olduğumuzu unutamayız.
Bu ilk sayfalar çok kıymetlidir. Calvino okurların ortak özelliklerini, zevklerini bir bir sayar. Sen şimdi bir okur olduğunu iddia ediyorsun ama nasıl bir okursun, bu okuduğun kitaplar nasıl kitaplar, okumasan da diğer kitaplar hakkında ne kadar bilgin var, biraz bunları test ederek biraz da nitelikli okurun nasıl olması gerektiğini anlatarak seni kitabın içine alır. Bir kitapçıya girdiğinde “Uzun Zamandan Beri Okumayı Düşündüğün Kitaplar, Uzun Yıllardan Beri Arayıp Bulamadığın Kitaplar, Şu Anda üzerinde Çalıştığın Konuyla İlgili Kitaplar, Kitaplığında Öteki Kitaplara Eşlik Etmesi için Gerek duyduğun Kitaplar” arasında seni dolaştırır.
Sonra roman başlar. Bu romanı okuyan bir de okur vardır. Kahramanımızın bir ismi yok, onu “erkek okur” olarak çağırır Calvino. Yazar kendi hikayesinden bahsetmez, okurun istediklerini anlattığı bir üst kurmacayla karşı karşıya kalırız. Okur’un okumaya başladığı roman, çok güzel ve sürükleyici bir şekilde ilerlerken bir baskı hatasından dolayı aniden kesilir. Calvino üst kurmacada sen diliyle seslendiği Okur’a roman boyunca böyle türlü oyunlar oynar.
Bu Okur bazı katı kuralları olan biridir. Romanın yarıda kesilmesi onu son derece rahatsız eder ve ertesi gün tekrar kitapçıya gider. Bir kişiyi değil birçok okuru temsil eden Erkek Okur, okuduğu kitabın mutlaka devamına ulaşmak ve bu kitabı bitirmek arzusu içindedir. Her klasik okur gibi okuduğu kitabın özüne ancak bu şekilde ulaşacağını düşünen Erkek Okur, kitapçıda aynı şekilde yarım kalan romanın peşindeki bir kadın okur ile karşılaşır.
Ludmilla daha sakin ve sadık bir okuyucu temsil eder. O, kitapların özüne inebilen, nitelikli bir okurdur. Erkek okurla birlikte yarım kalan romanın peşinde giderlerken, bir başka yarım kalmış romanın okumasında bulurlar kendilerini ve bu kitapların izini sürmeye başlarlar. Derken karmaşık bir sarmal içinde ilerleyen üst kurmacada Erkek Okur on adet yarım kalmış roman okurken, Calvino da bize romanın nerede başlayıp nerede bittiğini sorgulatan bir postmodern şaheser sunar.
Kitapta çok ilginç yan karakterler de var. Mesela bir çevirmen, sahte bir yazar (kendisi kopya kitap yazmaktadır), kitapları okumayarak ve onları keserek değişik sanat eserleri oluşturan bir sanatçı, kitaplarda en çok kullanılan kelimeleri çıkaran bir makinenin sahibi olan bir akademisyen.
Bunların yanı sıra kitaptaki, kurmacanın arasına serpiştirilen ve diğer bir düzlemi oluşturan on adet farklı roman başlangıcı epeyce kafa karıştırıcı olsa da hepsi kendi başına çok kıymetli. Calvino, tek başlarına bile Erkek Okur’u etkileyen ve yarım kalmışlıkları ile dikkat çeken bu başlangıçları tamamlamaz. Sonunda bu romanların aslında tam olduğunun mesajını vermiştir bize. Kitabın sürprizini fazla bozmadan biraz da çıkarımlarımı aktarmak istiyorum.
Calvino öykücülüğünü de kullanarak, üst kurmacada devam eden olayların arasında bahsettiğimiz 10 roman başlangıcıyla değişik roman tiplerine de göndermeler yapmıştır. Her başlangıç farklı bir roman türünü temsil eder. Bu romanların aslında birbirleriyle bir bağlantıları olmasa da Calvino, sonunda roman isimlerini de bir araya getirerek yeni bir roman başlangıcı daha yazılması gibi ilginç taktiklerle okuru kendine çeker.
Başlığı bile bir kış gecesi bir yolcu şeklinde tamamlanmamış bir cümleden oluşan bu yapıtta Calvino, hazzı reddeden bir üslup kurmuştur. Metindeki tamamlanmamışlık hissi bu üslubun en belirgin özelliğidir. Her fırsatta kitapların yarım kalması, kitaptaki karakterlerin ellerine geçen kitaplarda boş beyaz sayfaların olması, okurun sürekli yarım kalmış hazzını tamamlamaya çalışması, alt metinde sık sık yarım kalan romanların tamamlanmayacağı mesajının verilmesi ve metnin nerede başlayıp nerede bittiği tartışmaları yine Calvino’nun okuma hazzıyla ilgili oyunlarıdır. Bunlar Calvino’dan sonra yazılacak postmodern romanların da özelliklerini belirler.
Bu konuları tek tek açmak isterdim ama sanal mecra yazıları için belirlenen kelime sınırını çoktan aştığım için maalesef yazımız burada sona erdi. Belki kitabı okuyanlarınızla yorumlarda kitabı daha da detaylı tartışabiliriz.
Şimdilik son sözümüzü söyleyip, yazıyı tamamlayalım. Calvino’dan sonra birçok yazar birçok roman kaleme almıştır. Ancak Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu romanı, üst kurmacada oluşturduğu mükemmel kurgu ve arka planda yazılmış 10 adet roman başlangıcıyla postmodern edebiyatın unutulmaz bir eseri olmuştur.
Kitap muazzam şekilde merak uyandırdı! Hiç duymmamıştım.. Sizin yazınızın bile yarısından sonrasını okuyup okumama konusunda kararsız kaldım spoiler görürssem diye 😂 Bir an evvel kitabı edinmem lazım
Kitabı üç kere bile baştan okusanız yeni şeyler keşfedersiniz 🙂 ama yine de spoiler vermemeye çok dikkat ettim 🙂 çok teşekkür ederim beğenmenize çok sevindim
Sanırım Iran filmleri tadında bir kitap. Spoiler vermeden bir kitap ancak bu kadar iyi anlatılırdı tebrikler.
Kitabın global bir tadı var. Dediğiniz gibi İran filmi tadı da verebilir, İspanyol masalı tadı da. Beğenmenize de çok sevindim 🙂
Yazınız sonrası merakım arttı yıllardır duyup bir türlü okuyamadığım bu kitaba karşı. Amma velakin sonu belli olmayan filmleri hikayeleri de hiç sevememişimdir, bu kitabı sevme ihtimalim var mı acaba..
Bu kitabı çok sevme ihtimaliniz bence çoktur 🙂 Özellikle sizin gibi klasik okurların gri hücrelerini yeniden oynatacak, bundan sonra sonunu başını önemsemeden bir metinde derinleşme üzerine çok şey katacağına eminim 🙂
Çok merak uyandırıcı bir kitap ve siz de çok güzel anlatmışsınız. Elinize sağlık.
Beğenmenize çok sevindim umarım dişer yazılarımı da okursunuz ve beğenirsiniz sevgiler 🙂
Biz aceleci ve sonuç odaklı insanlara sona odaklanmamak yolu yaşamak gerektiğini hoş bir anlatımla anlatmışsınız. Hayatta böyledir hep bir şeyler yarım kalmış gibidir, ama olacak olan olmuş, olmaması gerekense olmamıştır. Kaleminize, gönlünüze sağlık.