Âb-ı Hayat

Bunca Acı Niye!

0

 “Takvâ sahipleri cennetlerde ve ırmak kenarlarındadır. Doğruluğun hâkim olduğu bir ortamda, gücüne sınır olmayan bir hükümdarın huzurundadırlar.”

(Kamer, 54/54-55)

“Mihnet yurdu olan şu dünyada kaldığın sürece üzüntülerin kederlerin meydana gelmesi garibine gitmesin. Çünkü dünya ancak kendi vasfına layık ve doğasının gereği olan keyfiyeti ortaya koyar.” (Hikem-i Atâiyye, 25. Hikmet)

Dünyanın üzüntü ve meşakkat yeri  olmasındaki bir hikmet, insanların yüzünü fani alemden bâki olana çevirmek ve kulun yegane dost olan Allah Teala’nın cemalinden mahrum kalmaması için, ona dünyanın hakiki yüzünü göstermektir.

Dünya kendi içinde pek çok güzellik barındırsa da tüm bunlar ahirete nispeten düşüktür.  Bediüzzaman’ın dediği gibi dünya bir üzüm yedirir on tokat vurur. Doğası gereği ferah yeri değil, mihnet yurdudur. Rahat yoktur. Hz. Ali der ki, insan asla kâmilen eremeyeceği bir şeyi ister ki o da rahattır.  Halbuki bu cennet halindendir.

Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor: “Müminin hali ne hoştur! Her hali kendisi için hayırlıdır ve bu durum yalnız mümine mahsustur. Başına güzel bir iş geldiğinde şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir sıkıntı geldiğinde sabreder; bu da onun için hayır olur.” (Müslim, Zühd, 64)

Hazreti Ömer (r.a) ise, eğer sabredersen hakkındaki kader hükmü gelir ve geçer fakat mükâfata hak kazanırsın, şikayet edersen ilahi emir yine yerini bulur şu kadar ki me’zur (Hak’tan perdeli) olursun der.

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, “Cennet sıkıntılarla, cehennem ise nefsin hoşuna giden arzularla kuşatılmıştır.” (Camiussağir, 3676) buyurdu. Bir kişi nefsinin her isteğini vermeyip ona muhalefet ettiğinde bu bir zorluktur. İnsanın dünyadaki başarısında olduğu gibi, maneviyatta ilerlemesi de ancak zorluk ve sıkıntılara katlanması ve olgunlaşmasıyla mümkün olur. Şayet daimî rahat ve keyif döşeğinde geçen bir hayat hayırdan ziyade şerre yakın olurdu.

Bediüzzaman’ın dünya hayatı ve ahiret hayatı ile ilgili güzel bir kıyası var:

Ey insan! Bilir misin nereye gidiyorsun ve nereye sevk olunuyorsun. Dünyanın bin sene mesudâne hayatı, bir saatine mukabil gelmeyen cennet hayatının ve o cennet hayatının dahi bin senesi, bir saat rü’yet-i cemaline (Cemalullah’ı görmesine) mukabil gelmeyen bir Cemil-i Zülcelal’in daire-i rahmetine ve mertebe-i huzuruna gidiyorsun.

İşte bu sebepten “dünya mümin için zindandır” denmiş.  Uçmak için yaratılan ruhu, beden kafesinde bulunduğu için insan gideceği yere nisbetle alçak kalıyor.

Allah’ın lütfu nasıl gelir?

Önceki içerik

İsrail Zulmünün Teknoloji Şirketlerine Yansımaları

Sonraki içerik

Yorumlar

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir