Güncel

Canlılığın Ortak Özelliği: Hareket

0

Canlı veya cansız tüm varlıklar atomlardan oluşur. Kâinatta bulunan atom ve moleküllerin her biri, kendilerine ait olan yörüngelerinde, yapılarına özgü bir hız ve hareketle dönüş halindedirler. Canlı organizmalar bu dönme hareketi sayesinde yaşamlarını sürdürürler.

Atomu oluşturan parçacıklar da (elektron, nötron, proton) tıpkı atomdaki titreşim (devinim) gibi bir harekete sahiptirler. Katı maddelerde bu hareketi doğrudan temaşa edemesek de sesi ya da ısıyı iletme özelliği ile fark edebiliyoruz. Sıvıların bulundukları kabın şeklini almaları, gaz halindeki maddelerin bulundukları ortama homojen1 olarak yayılmaları, o maddenin içerdiği atomun hareketli yapısından kaynaklanır.

Bu titreşim hareketi, tek hücrelilerden tutun da en üstün özelliklere sahip insana kadar canlı organizmaların tamamının etrafında bir enerji alanı oluşturur. Bilimsel çalışmalar, canlı organizmaya ait bu enerji alanının bozulması durumunda sağlığın da olumsuz etkilendiğini göstermektedir.

İnsan vücudunun hatta tüm canlı organizmaların hayatiyetindeki süreklilik, bahsettiğimiz atom ve atom parçacıklarındaki dönüş hareketinin mikro düzeyde aksamadan devam etmesine bağlıdır. Hücre düzeyindeki beslenme, solunum, boşaltım, bağışıklık, sinir  iletimi böylelikle devam edebilir. Mikro düzeyde meydana gelen aksamalar telafi edilip düzenlendikçe bireyler, fizyolojik açıdan sağlıklı olurlar. Hücre düzeyindeki iç denge (homeostaz) bozukluğu uzun süre telafi edilemezse hastalık ile sonuçlanır.

Tek hücreli bir canlının (öglena, amip gibi) hem kendisi organizma halinde besin ya da başka bir uyarana doğru hareket eder hem de o hücrenin içindeki sıvıda oluşan metabolik faaliyetler sürekli hareket halindedir. Bitkiler kökleriyle su ve besin maddesine doğru yönelim gösterirken gövde kısımları ve yapraklar ışığa karşı fototaksi2 adı verilen lokomotif hareketi yapar.

Hal böyleyken canlılar arasındaki en ileri organizmaya sahip insanın hareketten beri olması, hareketsiz kalması takdir edersiniz ki düşünülemez. İnsan vücudu sürekli hareket ve dönüş halindedir. Solunumda rol alan oksijen ve karbondioksitin tüm vücuttaki hareketi gibi. Kanın kalpten çıkıp tüm hücrelere ulaştıktan sonra kalbe dönüşü gibi. Hücrelerden ve vücuttan atık maddelerinin uzaklaştırılması gibi. Hatta sinir hücrelerinin sürekli iletişim halinde olup çevremizi ve bedenimizi algılamasını sağlayan elektriksel iletinin hareketi gibi.

İnsan vücudu işleyişini organ ve sistemlerin hareketiyle devam ettirirken, organizmanın gereksinimlerini karşılamak ve çevresiyle iletişimini sağlamak için de bedenen hareket halindedir. Sağlıklı bireyin bedenen hareket halinde olmaması düşünülemezken bunca hareketin kişiye zarar vermeden nasıl yapılacağı ve bu hareketler esnasındaki doğru duruş önem kazanmaktadır.

Günlük hayatımızda alışkanlık kazandığımız tutumlarımızı ilk gerçekleştirdiğimizde genellikle kalıcı hasarlar ortaya çıkmasa da zamanla omurga ve kas sağlığımızı etkileyebilmektedir. Doğru duruşta önemli olan prensip, vücudumuzun ağırlık merkezini korumaktır. Sabit bir şekilde otururken, ağırlık kaldırırken, bilgisayar kullanımında, cep telefonu kullanırken, çanta seçim ve kullanımında, ayakkabı seçiminde hatta ayakta duruş ve yürüyüşte dahi korumamız gereken bir postürümüz var.

Postürde doğru duruş ve hareket sağlanmadığı sürece dolaşım ve solunum sisteminde aksaklıklar meydana gelmektedir. Bu duruma maruz kalan bireyi, bedenin ağırlık merkezinin değişmesinden dolayı, organ ve uzuvları olduğundan daha ağır hissetmesiyle devam eden ve nihayetinde sinir kas sistemlerinin etkilenmesi ile omurilik hasarlarına kadar telafisi oldukça güç ve zorlu bir dönem beklemektedir. Tabi ki postürel farkındalığımızı arttırabilir, sağlığımız bozulmadan önlemleri alabiliriz. Bir sonraki yazımızda bu konuyla ilgili küçük ipuçlarına yer vereceğiz, o vakte kadar sağlıcakla kalın efendim.

1. Homojen: Her tarafı aynı nitelikte olan.
2. Fototaksi: Organizmanın ışığa cevap olarak verdiği yönelme hareketi.

Nur
Gün geçtikçe değişen yaşam şartları ve çalışma ortamındaki gereksinimler nedeniyle fizyoterapi ve rehabilitasyona duyulan ihtiyaç giderek artmaktadır.Sümbül Sokak'ta günlük hayatımız için küçük ama önemli, bir o kadar da etkili farkındalıklar kazanmaya çalışarak vücudumuzun işleyiş mekanizmasına muhalif duruş ve kullanımlardan sakınmayı alışkanlık haline getirmeye çalışacağız. Yazılarımız boyunca hakikatte eşsiz ve mükemmel bir varlık olarak yaratıldığına iman ettiğimiz insanın bedenen de kusursuz yaratıldığını akıl gözümüzle bir kez daha görmeyi, ümit ediyoruz. Rızık olarak bahşedilmenin yanı sıra imtihan vesilesi olan sağlığımız daim olsun :)

    Kalbin Anahtarı

    Önceki içerik

    Yorumlar

    Yorum Yaz

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir