Sosyal

Çocuklar ve Sınırlar

0

Sümbül Sokak’ta Şubat ayında gözlerimizin nuru, başlarımızın tacı, hayattaki en kıymetli varlıklarımızdan olan çocuklarımızı ele almak istedik. Hycinth ve eğitimci olarak sizlerle farklı  pencerelerden çocuklarımızın dünyalarına bakabilmeyi ve onların gelişimi için pek mühim olan “sınırlar” konusunu enine boyuna masaya yatırmayı arzu ettim.

Yirmi yıllık eğitimcilik hayatımda gözlemlediğim ve hepimizin de pekâlâ bildiği en önemli şey, her anne babanın çocukları için en iyiyi istemesi ve bunun için ellerinden ne geliyorsa yapmaya gayret ettikleridir. Bu konuda neredeyse “sınır tanımayan” birçok veli gördüm desem yeridir.

Maalesef ki iyi niyetle çıkılan bu yolun sonu çoğu zaman her iki taraf için de hayal kırıklığı ve hüsran ile biter. Bu istenmeyen sonun elbette birçok sebebi vardır ama “sınır koymanın” bu tür durumlarda ne kadar önem arz ettiğini ve çocuğun gelişimini pozitif yönde etkileyen bir süreç oluşunu sizlere anlatmak isterim.

Peki sınır koymak ne demektir?

Bir şeyi iyi anlatabilmek için genel çerçevenin yani hududun çizilmesi zihnimizde onu daha iyi kavramaya yaramaz mı? Yarar diyorsanız pedagogların durumu bilimsel olarak nasıl tanımladıklarına bakalım.

Derler ki sınır koymak, çocuğun kendisini emniyette hissederek hareket edebileceği alanı belirleyerek, yardımcı ve yol gösterici işaretleri çocuğa sunmaktır. Aynı zamanda sınır koymak, çocuğun fizyolojik, duygusal ve ruhsal gereksinimleri için düzen sağlamaktır. Sınır koyma, çocuğa bir beklenti ya da kuralı ona kendini güvende hissettirerek, rahat edebileceği alanları belirleyerek öğrettiğimiz, her bireyin gelişiminde önemli rol oynayan pozitif bir süreçtir. Sınır koyma aynı zamanda ebeveynin çocukla arasındaki güvenli ilişkiye zarar vermeden, çocuğun davranışlarını kısıtlamasıdır. Çocuk ve ebeveyn arasındaki güvenli ilişki tüm süreçlerde olduğu gibi bu süreçte de oldukça önemlidir.

Hiç su götürmeyen bir gerçek de şu ki, bilmek ile onunla amel etmek yani aksiyona geçmek, birbirinden farklı iki olgu. Hangi anne baba bilmez çocuğa nasıl davranması ya da davranmaması gerektiğini? Fakat iş uygulamaya gelince tombiş yanaklar, buğulu gözler ve minnoş bakışlar sınırları tamamen kaldırmaya yeter. “Ayy kıyamam” dediğinizi duyar gibi oluyorum ama bu kıyamadıklarımızın sonuçları çok ağır olabilir.

Günümüzdeki örneklerine bakalım isterseniz. Her istediği alındığı için doyumsuzluk yaşayan gençlerimizi düşünün. Yapılan araştırmalarda hâlihazırdaki gençlerin kaygı, endişe ve depresyon seviyelerinin bu sebepten ötürü yükseldiğini gösteriyor. Saatlerce ekran başından kalkmayan, bilgisayar oyunlarından ve sosyal medyadan başını kaldıramayıp öğrenci olarak sorumluluklarını yerine getiremeyenler, anne babası ile her daim çatışmada olan ve iletişim kuramayanlar, doğruyu yanlışı ayırt edemeyenler… Liste uzayıp gidiyor.

Sorunu tanımlayıp örneklendirme yaptıktan sonra işin diğer önemli tarafına geliyoruz. Peki, evde basit bir şekilde neler yaparak bu sınırları çizebiliriz?

İşte size yardımcı olabileceğine inandığım birkaç ipucu:

  • Ailecek evde yapılması istenen ve istenmeyenlere hep beraber karar verip yazarak görünür bir yere asmak mesela. Bu sınırlar sayıca çok fazla olmamalı; kısa, öz ve net olması en sağlıklısı.
  • Belirlenen bu sınırlar tutarlılık arz etmeli. Yani anne baba aynı dili konuşmalı, birinin evet dediğine diğeri hayır dememeli ve örneğin bir saat tv izleme kuralı varsa bu sınır esnetilmemelidir. Kısacası kararlı olmaya gayret edin.
  • Sınırlar ihlal edildiğinde yani çocuğunuz uymadığında hiçbir şey olmamış gibi davranmak ve göz ardı etmek yerine bu konuyu uygun dille evladınız ile konuşun. Anne baba ve çocuk iletişimini anlatan harika bir kitap ile iletişim dilini derinleştirebilirsiniz.
  • Hayır diyebilmek çocuğunuzun size olan sevgisini azaltmaz, tersine evladınızı sağlam bir geleceğe hazırlar.

Koskoca evren müthiş bir nizam, kurallar ve sınırlar silsilesi ile çalışır. Çok küçük değişiklikler akıl almaz sonuçlar doğurabilir. Örneğin; güneş birkaç kilometre uzaklaşsa ya da yakınlaşsa Dünya’daki hayat durabilir. İçmeniz gerekenden fazla kahve içerseniz çarpıntı yapabilir. Uzun lafın kısası, hayatta her şeyin bir sınırı, limiti ve hududu vardır ve bunlara uyduğumuz sürece hayat kendi ahenginde akıp gider. Geleceğimizin mirasçıları, bu ülkenin ve dünyanın ilerideki aydın yüzlerinin pırıl pırıl parlaması ve önce kendilerine sonra toplumun geneline faydalı bireyler olabilmeleri için bugünün tohumlarını doğru atalım. Onların sorumluluk sahibi, nasıl hareket etmesi gerektiğini bilen, kendi ayakları üstünde duran bireyler olabilmesi için bugünden hatta bu andan  başlayalım sınırları belirlemeye ve hayatımızda tatbik etmeye.

Sizlere bu konu ile ilgili iki tane güzel kitap tavsiyesi bırakıyorum;

Anne, Baba ve Çocuk Arasında, Dr. Haim G. Ginott

Çocuklarda Sınırlar, Henry Townsend, John Townsend

Sizlerden de ricam, kendi hayatınızda uyguladığınız ve işe yaradığını düşündüğünüz sınırlarla ilgili uygulamaları burada bizimle paylaşmanız!

Osmanlı Dönemi Çocuk Giyim

Önceki içerik

Aranan Kurabiye Tarifi

Sonraki içerik

Yorumlar

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir