SosyalSumud

Direnişin Ülkesi Filistin’de, Direnen Ev ve Ayşe Masluhi

8

Burak duvarının hemen karşısında bulunan, eski mütevazı bir binanın küçük penceresinden Mescid-i Aksa’ya özlemle bakan bir çift yaşlı göz. Bu gözler eski bir binanın, küçücük dairesinde yaşayan Ayşe Masluhi’nin gözleri ve bu da onun hikâyesi.

Burası Yahudi Mahallesi kısmındaki, Selahaddin Eyyubi’nin Kudüs’ü fethinden sonra buraya yerleştirilen Faslılara nispeten Faslılar anlamına gelen Mağribe Mahallesi. Bu mahalle 1967 işgali sırasında içerisindeki vakıf eserlerle birlikte buldozerlerle yok edildi. Böylece günümüzdeki Burak duvarının önündeki meydan da açılmış oldu. Geriye daha çok Yahudi mahallesi ve Yahudi olan sakinleri kalmış olsa da bu mahalledeki yıkımdan kurtulmuş, tek başına sancak gibi duran çok kıymetli bir ev var. Ayşe Masluhi de bu evde, 25 metrekarelik müstakil odasında yaşıyor. 10 çocuklu bir ailenin kızı olarak doğmuş, çocukluğu da bu mahallede geçmiş.

Sakin ve huzurla geçen yıllar 1967’deki Altı Gün Savaşı’na kadar sürmüş. Altı Gün Savaşı’ndan sonra insanlar mahallelerinden, evlerinden ayrılmak zorunda kalmışlar. O yıllarda 18 yaşında olan Ayşe Hanım da evlenip eşi ile birlikte önce Ürdün’e, Ürdün’den sonra da Fas’a gidiyor. 20 yıl süren aile ve vatan hasretinin ardından Fas’ta eşini bir trafik kazasında kaybedince Kudüs’e tekrar dönüyor.

Kudüs’e geri döndüğünde artık evli ve üç çocuklu dul bir kadındır. Kudüs’te yaşayabilmek için yasal işlemlerle yıllarca uğraşırken bu arada çocuklarını da evlendiriyor. Yalnız kaldığında ise artık istediği tek şey vardır: Çocukluğunun geçtiği mahallede yaşamak. Bir zamanlar Faslı hacıların Mekke’ye giderken ücretsiz olarak konakladığı vakıf binasında bir oda buluyor. Burası birkaç evin bir arada bulunduğu ve tamamında Fas kökenli Müslümanların yaşadığı eski, avlulu bir evdir. Kendisi de burada müstakil bir odaya yerleşir. Bu odacığı çok kıymetli kılan ise, direkt Burak Duvarı’na ve Mescid-i Aksa’ya nazır olmasıdır.

Ayşe Hanım’ın bu odaya yerleştiği tarihlerde binada kendisinden başka dokuz Müslüman aile daha vardır. Yıllar içerisinde bu sayı azalır.

Ayşe Masluhi Hanım mahallesine dönmüştür ama mahallesi artık eskisi gibi değildir. Mahalle Yahudi mahallesi olmuştur. Müslümanların yaşadığı tek bina ise kendisinin de içinde olduğu mahallenin en gözde binasıdır. Bulunduğu yerin stratejik öneminden dolayı Siyonistler binayı kendi halinde bırakmazlar. Evi kameralarla gözetim altına alırlar. Eve girişler ve çıkışlar 7/24 kameralarla izlenir, sokağa barikatlar kurulur. Zaman zaman evden dışarı çıkmalarına da izin verilmez. Çok sıkıntılı günler yaşarlar.

Bütün yaşanan sıkıntılara rağmen 25 metrekarelik evinde gururla, sabırla, inançla yaşamaya devam eder Ayşe Masluhi Hanım. Devam eder diyoruz çünkü Kudüs’te, Eski Şehir’de Filistinlilerden ev satın almak İsrailliler için çok önemli. Çünkü Mescid-i Aksa’nın yanısıra diğer semavi dinlerin önemli kutsal mekanlarını da içinde bulunduran bu önemli bölgeyi Yahudiler Müslümanlardan tamamen arındırarak Yahudileştirmek istiyorlar. Bunun için de 40-50 metrekare bir eve milyon dolarlar teklif edebiliyorlar. Ayrıca bu paraya ilave olarak Amerika pasaportu, Amerika’da bir ev, araba ve çalışacak iş gibi şeyler de vaat ediyorlar. Ayşe Hanım kendisinden evini almak için gelen Yahudi yerleşimcilerin yaptığı bütün teklifleri geri çevirmiş, hala daha bütün açık çekleri geri çeviriyor. Yahudi Mahallesindeki evinde Müslüman bir kadın olarak direnişini sürdürmeye devam ediyor. Peygamber Efendimiz’in (s.a.s.) söylediği gibi “Bir elime dünyayı bir elime ayı verseniz davamdan vazgeçmem” diyor. Ona göre bu içinde oturduğu ev sıradan bir ev değil. Orası sonuna kadar savunulacak bir kale. “İsrailli yerleşimciler bana bütün dünyanın malını verse, Karun’un bütün hazinesini önüme yığsa, ben burada değil evimi, küçücük bir toprak zerresini bile asla vermem” diyor. “Çünkü burası dışarıdan bakanların gördüğü gibi taş ve topraktan ibaret değil. Burası bizim ruhumuz.” Filistin’de en küçük bir toprak parçasını ele geçirmeye çalışan işgalci İsraillilere karşın bütün Filistinliler gibi Ayşe Masluhi de bu onurlu duruşuyla, direnişiyle büyük bir mesaj veriyor.

Kedere, zulme dayanan, boyun eğmeyen, davasını bırakmayan, kaderiyle barışık bir kadın. Onun en büyük isteği Mescid-i Aksa’nın özgür olması, bütün Müslüman kardeşlerinin bu kutsal mekâna sahip çıkması. Filistinlilerin İsrail ve destekçilerine karşı verdikleri mücadelede yalnız bırakılmaması. Çünkü O Mescid-i Aksa’nın bütün Müslümanların emaneti olduğunu söylüyor.

Özellikle Türkler orada olduğunda kendilerine zalimce davranan İsraillilerin buna cesaret edemediğine dikkat çekiyor. Ayşe Hanım kendisi de ilerlemiş yaşına rağmen her gün Mescid-i Aksa’ya orayı sahipsiz bırakmamak için gidiyor, vakit namazlarını orada kılıyor. Kadın cemaatle birlikte Kur’an okuyor, hadis derslerine katılıyor. Sadece İsrail askerlerinin girişlerini engellediği günlerde Mescid-i Aksa’ya giremeden mahzun bir halde evine geri dönüyor.

Bölgedeki Filistinlilerle de yakından ilgilenen Ayşe Hanım herkesin sıkıntısına çare bulmaya çalışıyor. Aslında onun bu yaptıklarını tüm Müslümanların Filistin için yapması gerektiğini söylüyor. “Çünkü bu topraklarda Filistinlilerin yaşaması Mescid-i Aksa’nın da yaşaması demek” diyor. Şimdiye kadar Türklerin yaptıkları bütün yardımlara da teşekkür ediyor ve Türkiyeli Müslümanlara sesleniyor: “Filistin’i yalnız bırakmayın.” Türkiye Diyanet Vakfı tarafından 2019 yılında 5. si yapılan İyilik Ödülleri’nde iyilik elçisi olarak seçiliyor ve kendisine bir de ödül veriliyor.

Ayşe Masluhi’nin Yahudi mahallesinde çiçeklerle süslü 25 metrekarelik odasında okuduğu Kur’an-ı Kerim’in sesleri her gün Burak Duvarı’na, Mescid-i Aksa’ya doğru yükseliyor. Duaları, yakarışları, âminleri özgür Kudüs için, Filistin’deki zulmün bitmesi için, ümmetin birliği için.

Direnişin Ülkesi Filistin’de Burak Duvarı’nın hemen karşısında bulunan odasının, küçük penceresinden Mescid-i Aksa’ya özlemle bakan bir çift yaşlı göz var. Bu gözler Ayşe Masluhi’nin gözleri ve bu da onun ve yaşadığı evin hikâyesiydi.

Orda bir ev var uzakta
Gitmesek de kalmasak da
O ev bizim evimizdir.

Binnur Feyizli Keskin

İslamofobi: Çok Uzak, Fazla Yakın

Önceki içerik

60 Günde İsrail’i Anlamak, Sarah Glidden

Sonraki içerik

8 Yorum

  1. Direnişe tanıklık etmiş bir müslüman kadının ve Filistinin gerçek yüzünü bir kez daha görmemizi sağlayan örnek olacak ,duygu dolu bir anlatım…
    Anlatımın akıcılığı ve yalınlığı da takdir edilesi.Emeğinize sağlık.Allah razı olsun.

  2. Yüreğinize sağlık🌹 Böylesi kıymetli yazılarınızı sabırsızlıkla bekliyoruz.

  3. Çok sade ve çok anlaşilabilir bir anlatimla Ayşe hanimefendiyi yazıyı okurken yanimda hissettim elinize emeğinize sağlik 👏👏👏👏👏

  4. Müslüman bir kadının örnek yaşantısı.
    Harika bir yazı olmuş ..âdeta ayşe masluhinin evine gidip geldim elinize kaleminize sağlık .

  5. Allah razı olsun
    Hem güzel yazı için
    Hemde bizleri haberdar ettiğiniz için.
    Kudüs ümmetin nâmusudur.
    İstanbul un muhafazasıda Kudüs tür.
    Kudüs ün şimdiki durumu ümmetin gaflet içinde olduğunun alâmetidir.
    Selâm olsun oradaki ablamıza.
    Bizede yazıklar olsun..

  6. Binnurcum kalemine yüreğine sağlık. Bu Ayşe hanımı Kudüs’e gittiğimizde görmüştük. Üç bayandılar. Mescidi Aksa camiinin içinde sürekli kuran okuyorlardı. Arapça bilen bir arkadaşımız sohbet etti. Hergün camiye gelip kuran okuyorlardı. Kuran okunmadık bir dakika olmuyordu. Ve bir başka arkadaşı ile okuma sırasını değiştiğinde de çocuklara kuran okutuyordu. Çok hoşumuza gitmişti. Bizi üzen tek şey ise onların yüzünün ve mescidi aksanın gökyüzünün hüzünlü duruşu idi. İmanlı bir müminenin vakur duruşu, Kudüste Mescidi Aksanın içinde ki Ebabil kuşları ve duvarlarının şahitlik edeceği islam mücadelesinin örneği….

    1. Kudüs’e gidip evinde ziyaret ettiğimde de sizin yazmış olduğunuz yazının içeriğini bizzat gördüm ve hissettim. Bizlere ikram ettiği çayı, güler yüzü
      tekrar hatırıma geldi. Rabbim Ayşe Masluhi gibi dava insanlarının sayısını artırsın ve zulüm altında olan tüm ümmet-i Muhammed’e ferahlık versin.

  7. Okurken mescidi aksaya tekrar gittim ve Ayse teyzemin gözlerine tekrar bakabildim. Elhamdülillah. İyi ki varsınız.

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir