Geçenlerde renk terapisi olarak adlandırılan bir terapi yöntemi olduğunu öğrendim. Tamamlayıcı ve alternatif tıp yöntemi olarak kullanılan bu terapinin aslında uzun bir geçmişe sahip olduğu bilgisi de paylaşılmıştı.
20. yüzyılın başında akıl hastalıkları için popüler bir tedavi olan renk terapisinde akut manisi olan hastalar siyah odalara, melankoli hastaları kırmızı odalara, sinirli ve agresif kişiler mavi ve yeşil odalara konulurken; durumu iyi olanlar için beyaz bir oda 1 tedavi için kullanılıyormuş. Ayrıca renk psikolojisinin, mimari ve iç tasarımda uzun zamandır önemli bir psikolojik faktör olarak kabul edildiğine değinilmiş.
Renklerin ruh halimize, olumlu veya olumsuz duygularımızın oluşumuna etki etmesi doğal çevredeki renklerin ve renk dönüşümünün bizde ne gibi etkileri olduğunu düşündürdü bana. Dinlediğim bir radyo programında konuşmacılardan Saadettin Ökten İnsanın baharı temaşa ettiğinde ruhen de dirildiğini hissettiğini, Hay isminin tecellisini görünce ruhen dirildiğini söylemişti.
Ruhumuza iyi gelen unsurlardan birinin doğadaki değişim, dönüşüm olabileceğini; doğal çevreden uzaklaşmamızla oluşan içimizdeki boşluğun ihtiyaç olmadığı halde çevremizdeki temalarda (eşya, giysi, araba gibi şeylerde) değişiklik yapma isteği uyandırabildiğini düşünüyorum.
Doğal yaşama dair belki bizi iyi eden unsurlardan birisi sürekli devam eden değişikliklere tanık olmamızdır. Doğada her gün baktığımız tablonun bir önceki günle aynı olmaması, sürekli renklerde şekillerde olan değişiklikler, temiz hava gibi ihtiyaç duyduğumuz unsurlardan biri hem de doğal bir renk terapisi yöntemidir.
(1) Use Colours to Cure Insane, New York Times , 26 Ekim 1902.
Yorumlar