Güncel

Şeyma’nın Doğumu

1

İnsanın acı bir haber aldığında dağılmak yerine “innâ lillahi ve innâ ileyhi raciûn” diyerek toplanması gerekmez mi?
Yalnızca biri vefat ettiğinde söylendiğini düşünürdük çoğu zaman. Oysa ‘her şey aslına rücu edicidir’ hükmünce kırılıp dökülen, zarar gören, bizi üzen her şeyde de söylendiğini öğrendik.

Kudüs ve Filistinli kardeşlerim hakkında bir yazı karalamaya çalışırken gelen bir acı haber üzerine rotamız değişti. Rüzgar kalbimizi bu yöne doğru yakarak savurdu. Sümbül Sokağımızın genç yazarlarından Şeyma kardeşimizin tüm dünyayı sarsan salgın sebebiyle bir süredir tedavi gördüğü hastanede vefat ettiği haberi bize ulaştı. Ama nasıl ulaştı; ‘ahirete doğdu’ sözleriyle… Acı içerisinde de olsa, her daim özlenilen sevgiliye kavuşmanın müjdesi araya sıkıştırılmıştı.

Bu konuda çok şey yazabilecek hâlde değilim aslında yalnızca Şeymâ kardeşime bir vefa borcum olduğunu hissediyorum. Bizler bu sokağı hep birlikte inşa ettik, bu sokakta yaşamaya çalıştık, bir olarak nefes aldık, bir kalpte çarptık, bir sudan içtik, bir kaptan yemekten yedik, bir şeylere üzüldük, bir doğum çilesi çektik. Takdir edersiniz ki insan denilen mahluk dışında diğer canlılarda vefa yoktur. Akıl insanı belki dünyada istediği gibi yaşatır(!) ama bizi biz yapan kardeşlikte, muhabbette buluşmaktan daha aziz bir şey yoktur. Başka kelime bulamadığım için ‘şey’ dedim. Oysa izzet ancak Allah Teâlâ ve Resûlüne (s.a.s.) aittir. Müslüman da bu payeden kardeşliği ölçüsünde pay alır ve izzetli, su gibi aziz olur.

Su esasında rahmettir. Çoğu zaman canlılara hayat veren ama gerektiğinde düşmanı da kahreden bir tufana dönüşür. Müslüman da öyledir, öyle olması gerekir.

Muhammed Allah’ın Resûlüdür. Onunla beraber olanlar, kafirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükû ve secde eden, Allah’tan bir lütuf ve rıza isteyen kimseler olarak görürsün. Onların alameti, yüzlerinde secde izleridir. İşte bu, onların Tevrat’taki vasfıdır. İncil’deki vasıfları ise şöyledir. Onlar filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ziraatçıların hoşuna giden bir ekin gibidirler. (Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle) Kafirleri öfkelendirir. Allah içlerinden iman edip salih ameller işleyenlere bir mağfiret ve çok büyük bir mükafat vaat etmiştir.” (Fetih, 48/28)Ahirete iman eden kimseler olarak bizler vefat eden müminleri kaybetmeyiz, toprağa da gömmeyiz. Gönül maddî âlemden ibaret değildir. Oraya defnolunan bir mümin ölmez. Her daim hayırla yad edilir. Kendisine duâ, salat u selam edilir, okunan hatimler, çekilen tevhitler ardı sıra gönderilir. Böyle yad edilen bir mümin ölmüş olabilir mi?

Biz âşıkız, biz ölmeyiz.
Çürüyüp toprak olmayız
Karanlıklarda kalmayız
Bize leyl ü nehâr olmaz.

Bizi Cebbâriyetiyle benlikten uzaklaştırarak kesretin dağınıklığından kurtaran, kırıklarımızı yapıştırmak suretiyle böyle güzel kardeşler lutfeden ve aynı gönülde birleştiren Allah’a hamdolsun.

fatma yıldız
Sayılmayız parmağ ile Tükenmeyiz kırmağ ile Taşramızdan sormağ ile Kimse bilmez ahvalimiz. Erenlerin çoktur yolu, Cümlesine dedik beli; Gören bizi sanır deli, Usludan yeğdir delimiz Tevhid eden deli olmaz Allah deyen mahrum kalmaz Her seher açılır solmaz Bahara erer gülümüz.

    Ramazan’a İnan, Bayram Et!

    Önceki içerik

    Şeyma’nın Gidişi

    Sonraki içerik

    1 Yorum

    1. Menzili mübarek olsun.Efendimizle her daim dizdize olsun,Şeyma Kardeşimiz.Rabbim ailesine ve biz sevenlerine sab rı cemil nasip etsin.Sümbül sokakta izi sürülenleri ilk gördüğümde çok sevinmiştim ve merakla muhabbetle okuyordum.

    Yorum Yaz

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir