“Dua” çağırmak, seslenmek, istemek, yardım talep etmek üzere küçüğün büyüğe, acizin kudretli olana yaptığı istek, yakarış anlamına gelir. Üç harften oluşan küçük bir kelime gibi görünse de, aslında hayatımızın tamamını kapsar. Her hâlimizde, her bulunduğumuz yerde hem sözle hem fiilen ortaya koyduğumuz âmellerdir. Dua hayatımızın eksenidir diyebiliriz. Allahu Teâlâ’ya beş vakit namazımızda dua ederiz; namazlardan önce ve sonra, evden çıkarken, abdest alırken, uyumadan önce, her hâlimizde ve hareketimizde her istediğimizi Allah’tan (c.c.) isteriz.
Resulullah Efendimiz (s.a.s) bizi dua etmeye teşvik eder ve “Dua ibadettir.” buyurur. Sözlerin en güzeli Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz “(Resûlüm!) Kullarım sana beni soracak olurlarsa (bilsinler ki) ben, şüphesiz onlara çok yakınım. (İsterse gönlünden geçirsin.) Bana dua edenin duasına icâbet eder (kabul eder)im. O halde onlar da benim davetimi kabul ed(ip bana itaat et)sinler ve bana iman(da sebat) etsinler. Tâ ki bu sayede doğru yola (kurtuluşa) ulaşmış olsunlar.” (Bakara, 2/186) buyurur. Allahu Teâlâ çok lütufkâr, çok merhametli ve ihsanı çok olandır. Yeter ki biz kullar, kulluğumuzu bilelim. Riyâ, münâfıklık ve O’na ortak koşmaktan uzak olalım. İhlas ile bizim için koyduğu dinî ilkeleri muhafaza edelim. Çünkü Allah (c.c.) kendisine sığınanların dualarını kabul eder ve onları yalnız bırakmaz.
İnsan bir sıkıntısı yokken üşenebiliyor dua etmeye ne yazık ki
Haklısınız, Dua etmeyi hazırlanılması gereken zaman alan bir ritüel olarak düşünüyoruz çoğu zaman. Halbuki dua iletişim şeklinin adı sadece:) ve Kalbimizden geçirdiğimiz herşeyi duyan es Semi’ cc Rabbimiz var, Elhamdülillah. İsteyin vereyim, diyor. İsteyen olmak güzel 🙂