Tevhid Bahri
Allah adın zikr edelim evvela
Vâcib oldur cümle işde her kula
(Her şeyin başında Allah adını analım.
Bütün işlere O’nun adıyla başlamak herkese vaciptir.)
Allah adın her kim ol evvel ana
Her işi âsân ede Allah ona
(Her kim işin başında Allah’ın adını anarsa
Allah ona bütün işlerini kolaylaştırır.)
Allah adı olsa her işin önü
Her giz ebter olmaya onun sonu
(Her işin öncesinde Allah adı olursa
O işin sonu kötü olmaz)
Her nefeste Allah adın de müdâm
Allah adıyla olur her iş tamam.
(Her nefeste devamlı Allah adını söyle ki
Bütün işler Allah adıyla tamam olur)
Süleyman Çelebi’nin Vesîletü’n-Necât’ına bir mâna büyüteciyle baktığımızda, onun gönlünün Allah ve Peygamber sevgisiyle nasıl dolu olduğunu coşkun anlatımı ve insanı kuşatan üslubuyla hemen fark edebiliriz. İnci gibi dizilmiş her bir beytinin, bir âyet-i kerimeye ya da bir hadîs-i şerife atıfta bulunduğunu gösteren nice şerhler ile derin manaları bizlerin gönlüne taşıdığını görmekteyiz. Mevlid aslında kısa bir siyer bilgisidir bizler için. Bu sebeple bizler de çerçevemizi bu metin etrafında kurgulamak istedik. Çünkü her sebeple hanelerimize ortak olur, onunla coşkumuza ve hüznümüze bir libas giydiririz. Bunun dahi bir sebebi vardır, şöyle ki: Allah Teâlâ Kur’an’da buyurur: De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.“(Âli İmran, 3/31) Anlıyoruz ki Allah’a giden yol, Hz. Peygamber’den geçmektedir. Bizler bunu vesile bilmişiz; Hz. Peygamber’i, doğumunu, yaşantısını, irtihalini bu rızayı kazanmak için devamlı sûrette yad etmişiz. Bu bir sebat göstergesidir bizim için. Mâlumunuz mevlid, hilye gibi metinlerin ele alınma gayelerinden biri de şefaat ümididir. Bundan güzel bir dua olur mu? Hal ile duadır Mevlid.
Bismillah diyerek başlayalım o vakit, eser de böyle başlıyor. Daha ilk beytinde evvela Allah’ın adını analım diyerek vurguladığı sevgi, saygı, muhabbet ve şevkin yanı sıra bir edep usulünü de gözler önüne seriyor. Klasik yayın kültüründe eserler besmele, hamdele ve salvele ile başlar; hamd ve salavat ile tamamlanırdı. Süleyman Çelebi de bu geleneğin bir ferdi olarak eserine besmele ile başlamıştır. Nitekim Kur’an’da “Muhakkak ki Allah ve melekleri Peygambere hep salat (rahmet ve sena) ederler. Ey iman edenler! Siz de ona salat edin ve tam bir içtenlikle selâm verin.” (Ahzab, 33/56) buyrulur. Yine Peygamberimiz’in (s.a.s) “Allah’ın ismi zikrolunmaksızın ve bana salavât gönderilmeksizin başlanan bir iş kesilir kalır, batar. Bütün bereketlerden mahrum olur” şeklindeki hadisleri bu edebin hareket noktasını bizlere gösterir. Böylece Süleyman Çelebi işe “Allah” adı ile başlamanın mühim mesele olduğunu sözüyle olduğu gibi özüyle de bize göstermiştir.
“Tevhid” bahrinde her ne kadar beyitler kendini tekrar eder gibi görünse de, atıfta bulunduğu âyet ve hadisler açısından farklıdır ve vermek istediği mesaj açısından da evet bu bir tekrardır. Psikolojide, hareket ya da sözlerimizi ne kadar çok tekrar edersek beynimizin o kadar güçlü öğrendiği söylenir. Böylelikle Süleyman Çelebi’nin eserini türlü inceliklerle donattığını görüyoruz. Vesîletü’n-necat’ın ilk kapısı olan “Tevhid” bahri, Efendimiz’in (s.a.s) hayatına dair inceliklerin anlatılmasından evvel bir önsöz niteliğinde kaleme alınmış bölümdür. Buyurun; bize cömertçe ardına kadar açılan bu kapıdan hep beraber içeriye girelim.
“Allah adın zikredelim evvela
Vâcip oldur cümle işte her kula”
Allah Teâlâ’yı zikirden kastedilen mana Besmele-i Şerif’tir. Bununla beraber Allah’ı her an kalpte hazır tutarak ve O’nu görüyormuş gibi yaşayarak kalbin uyanıklığını sağlamanın da Allah Teâlâ’yı hem kalben hem de dille anmaya dahil olduğunu söyleyebiliriz. Allah Teâlâ bize der ki; “Fezkurûnî Ezkurküm” yani “Beni anın ki bende sizi anayım” (Bakara-152) Bir hadis-i kudsîde de şöyle der; “Kulum beni tek başına andığında bende onu tek başıma anarım. Topluluk içinde andığında ondan daha hayırlı bir toplulukta onu anarım. Kulum bana bir adım yaklaşırsa ben ona koşarım.”
Efendimiz (s.a.s) ise besmele hususunda şöyle söyler; “Besmele ile yazı yazanın hâceti kolaylaşır, Allah Teâlâ’da razı olur”. “Besmele ile başlanmayan her önemli iş eksik kalır.” Âyet-i kerimenin ve hadislerin manalarıyla beyitlerin anlatmak istediği mananın benzerliği aşikârdır. “Her nefeste Allah adın de müdâm” derken de Efendimiz’in (s.a.s) yemek yerken, su içerken, evden çıkarken, eve girerken, otururken, kalkarken kısacası her eylemimizde ilk önce besmele ile o işi yapmamızı tavsiye ettiği sözlerine işaret etmektedir.
Hakanî Mehmet Bey ise eserinde Allah adını anmaktan bahsederken yakamıza kokusunu alabileceğimiz bir sümbül gibi takar besmeleyi.
“Bâğ-ı Vahdette nem-i lûtf ile pür
Gûyiyâ besmele bir sümbüldür.”
“Besmele, âdeta vahdet bağında lûtuf damlalarıyla sulanmış bir sümbüldür.”
Her besmele çektiğimizde kalbimizi ve etrafımızı sümbül kokusu kuşatıyor olabilir. Suyun hafızası, taşın enerjisi olur da böyle kutsal bir sözün insana tesir eden hali olmaz mı?
Besmele ile başladık, yola durduk. Yol uzun, menzil güzel. Hepimiz o güzel menzile vâsıl olmayı ümit ediyoruz. Rabbimiz, Sevgili Efendimiz (s.a.s) hürmetine bize kendisini anmayı kolaylaştırsın; her söz ve hareketimizde Rasûlü’ne (s.a.s) tâbi olmayı bize nasip etsin. Âmin.
Üniversitedeyken başka milletlerden müslüman arkadaşlarım vardı. Defterlerinin başında arapça besmele yazardı. Kendimi çok kötü hissederdim, biz neden yazmıyoruz diye
Ne güzel. Besmele size kendisini her yerden göstermiş. Belliki dikkatinizi çekmek istemiş. Üzülmeyin. Hepimizin çok egzersiz yapması gerekiyor. Tekrar önemli.
medebiyetimizde bukadar onemli yeri olan bizi bize hatirlatan bu eseri anlasilir bi sekilde istifademize sunduğunuz icin çok tesekkurederiz.
İlginize teşekkür ederiz. İnşallah Süleyman Çelebi’nin Mevlid’ini hep beraber daha güzel idrak edeceğiz. Mevlid cemiyetlerimizi daha derin duygularla yaşamayı ümit ediyoruz.
Çok lezzetli bir yazıydı,Allah razı olsun,yüreğinize kaleminize bereket🤲🏻🌹♥️
Sizden de Allah razı olsun. Lezzeti anlatılanin kendisinde. İnşaallah aldığınız tad daim olsun.:)
Allah razı olsun 🌹
🌹