Mikdâm İbni Ma’dîkerib radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
“Hiçbir kimse, asla kendi kazancından daha hayırlı bir rızık yememiştir. Allah’ın Peygamberi Dâvûd aleyhisselâm da kendi elinin emeğini yerdi.” (Buhârî, Büyû’ 15)
Yaptığımız işler arasında en çok mutmain olduklarımız hangisidir? Sanıyorum bu soruya ‘en çok emek verdiklerimiz’ diye cevap verir çoğumuz. Öyledir de zira, emek kıymetlidir. Ne kadar uğraşır ne kadar çabalar ne kadar vakit ayırır ve ne kadar elimizden geleni yaparsak o iş, o kadar değerli olur nazarımızda.
Efendimiz (s.a.s.) de, yukarıdaki sözüyle tam olarak bunu tavsiye ediyor. Yediğimiz en hayırlı rızkın kendi kazancımız olduğunu dile getiriyor. Başkalarının üzerinden geçinerek değil, yalnızca kendi el emeğimiz, alın terimizle kazandığımız şekilde. Nitekim peygamberlere baktığımızda da bunun örnekleriyle karşılaşıyoruz. Kimi terzilik, kimi demircilik, kimi tüccarlık, kimi marangozluk ile maişetini sağlıyor. Hepsinin kendine ait bir mesleği var, hiçbiri gayret göstermeden geçimini sağlamamış. Bu en temel örnek aslında bizler için. İnsanın görevi ve sosyal mevkii ne olursa olsun, kendi işini kendisinin görmesi, geçimini el emeği ve alın teriyle temin etmesi övgüye layık bir davranıştır. Bu manada büyük küçük her çaba takdir görür.
İnsan yorulduğunu hissettiği, gerçekten zorlandığı, ilmek ilmek işlediği, vakit ayırdığı işin sonucundan zevk alıyor. Diğer türlüsünün bir ehemmiyeti olmuyor kimse için.
Aynı hadisi biraz da helal kazanç yönüyle ele alalım. İslam “meşru çerçeve” içerisinde yapılan her türlü çalışmayı desteklerken tembelliği, boş gezmeyi, dilenmeyi ise yasaklar. Evet rızkı veren Allah’tır ancak onu elde etmek için çabalamak da insana düşer. İslâm’a göre emek, helâl kazanç ve alın teri mübarektir, mukaddestir.
Müslüman, bir taraftan dünyasını kazanmak, diğer taraftan da âhireti için hazırlık yapmak durumundadır. Bu sebeple Müslümanlar, din ve dünya ayırımı yapmaksızın iki dünyada da saadete erişebilmek uğruna yorulmadan çalışmalıdır. Zira Yüce Rabbimiz’in de ifade ettiği gibi,
“İnsan için, sadece kendi çalıştığı vardır ve çalıştığı da ileride görülecektir.” (Necm, 53/39-40.)
Gerek rızık konusunda gerek diğer işlerimiz noktasında emek olmadan iyi bir neticeye ulaşamayacağımızı biliyoruz. Yaptığımız işi hakkıyla yapabilmenin de yolu en temelde iyi bir çaba harcamaktan geçiyor zaten. Sonucun herkesin faydasına olması, bir şekilde birilerine yarar sağlaması adına niyetlenip iyi de bir gayret sarf edildiğinde kalbimiz de mutmain oluyor.
Şimdi, üzerimize düşen her hususta en güzel emeği vermeye niyet edelim öyleyse. Zorları kolaylaştırmak için düsturumuzu da unutmayalım: “Az fakat devamlı.”
Yorumlar