Geçmişten günümüze canlılığın devamı için önemli yaşam kaynaklarından olan enerji, ülke ekonomisinde ve üretim yapısında köklü değişimlerin yaşandığı Sanayii Devrimi’nden önceki dönemlerde daha çok mekanik yöntemlerin kullanılmasıyla elde edilmiş. Bu dönemde üretim insan ve hayvan gücüne bağlı olarak elde edildiğinden, kaynaklar sınırlı kullanılmış; su ve rüzgar gücü ile tahıl öğütülmüş, su ile çalışan basit makinelerden faydalanılmış. Ulaşım için atlar ve yelkenli gemilerle seyahatler ve keşifler yapılırken ısınma yöntemleri olarak odun, saman ve kuru gübre kullanılmış.
Ancak, sanayi devrimiyle beraber buharla çalışan makinelerin icat edilip zamanla geliştirilmesi, iş gücüne bağlı üretimin seyrini değiştirmiş. Yüzlerce hayvanın bir araya gelmesiyle bile yapılamayan işler, buhar gücüyle çalışan makineler ile yapılabilir olmuş. XVII. ve XVIII. yüzyıllarda geliştirilen buhar gücüne bağlı makineler, 1700’lerin ortalarında sanayi dünyasının kapılarını açan modern buhar makinesinin üretimine sebep olmuş.
Rüzgar, su ve hayvan gücünden daha verimli kullanılan buhar motorları ile kısa sürede lokomotifler, çiftlik aletleri ve fabrikalar çalıştırılmaya başlanmış. Isınmak ve demiri çelik haline getirmek için kömür kullanılmış. 1880’de dünyanın ilk elektrik jeneratörüne bağlı bir buhar motorunun çalışması için kömür kullanılmış. Sonrasında ise elektrik ile aydınlatma keşfedilmiş.
Elektrik ile aydınlatmanın keşfinden bir yıl sonra, dünyanın ilk hidroelektrik santrali devreye girmiş. Tahılı öğütmek için su ile çalışan çarklar artık elektrik ile çalışmaya başlamış. Birkaç yıl içerisinde hidroelektrik santrali inşaası için girişimler olmuş. 1800’lü yılların sonunda petrol kullanımı yaygınlaşmaya başlamış. İlk zamanlarda sadece içme suyunu kirleten bir unsur olarak görülen petrol başlangıçta aydınlatma için kullanılmış sonrasında da petrolden benzin elde edilebilmiş.
Erkekler tarafından tercih edilen atsız arabalar, hanımlar tarafından da tercih edilen elektrikli arabalar kullanılmaya başlanmış. Marş basmadan çalışan elektrikli arabalar kullanım kolaylığı olmasına karşın benzinli araçların elektrikli marş motorları ile geliştirilmesinden sonra hızla piyasadan çekilmiş. Benzinli arabalar elektrikli marş motorlarını benimsediğinde, üstün menzilleri elektriği hızla piyasadan çıkarmış.
Düşük maliyetlerle otomobil üretilmeye başlanması ve elektrik kullanımının yaygınlaşması enerji kullanımını arttırdı. Büyük çaplı kömür santralleri ve hidroelektrik barajlarımız kullanılmaya başlandı. Elektrik hatları yüzlerce kilometre uzatılarak kırsal alanlara kadar ulaştırılabildi. Ucuz araba ve uzun elektrik hatları, kırsalda enerji kullanımını mümkün kıldı. Buna bağlı olarak enerji kullanım oranları hızla arttı. Enerji üretiminin maliyetlerinin düşmesi, kullanım alanının genişlemesi, her 10 yılda bir elektrik kullanımını iki kat arttırdı.
II. Dünya Savaşı’ndan sonra elektrik üretimi için nükleer enerji kullanımı planlanmış ve üretim kapasitesinin artmasıyla beraber elektrik ile ısınan evler inşaa edilmiş.
Maaleseftir ki bütün bu güzel gelişmelerin bazı olumsuz sonuçları da oldu. Elektrik kullanımı gibi benzin kullanımı da kontrolsüz bir şekilde büyüdü. Araba maliyetlerinin düşmesi, araç üretiminin artmasıyla hava kirliliğine sebep olan yakıt kullanımı hızla arttı.
Hızla artan enerji tüketimi, enerji kaynaklarındaki sınırsızlığı gözler önüne serdi, daha fazla kaynak ihtiyacıyla, kendini yenileyebilen enerjilerin keşfedilme ihtiyacı doğdu. Günümüzde aynı ihtiyaçla hala yenilenebilir enerji kaynakları keşfedilmeye çalışılmakta, yenilenebilir enerji kaynaklarının sürekliliği sağlamak için araştırmalar yapılmakta.
Yorumlar