Tarımsal üretim geçmişten günümüze gıda endüstrisinin temelini oluşturmaktadır. Birçok gıda ürününün yetişmesi ekim dikim ve sulamanın yanında tozlayıcılara ihtiyaç duyar. En çok üretimi yapılan tahıl gibi temel gıda ürünleri tozlayıcılara bağımlı olmamakla beraber tozlayıcı böcekler ortadan kalkarsa bu ürünlerin verimliliğinin düştüğü gözlemlenmiştir.
Peki Tozlanma Nedir?
Eşeysel olarak çoğalan bitkilerde meyvenin oluşabilmesi için erkek organdan bitkinin dişi organına çiçek tozlarının taşınmasına tozlanma; bu tozlanma yani bitki polenlerinin taşınması işleminin aracı olarak ortaya çıkan rüzgar, arı, kelebek veya böceklere ise tozlayıcılar ismi verilir.
Birçok bitkinin yetişmesinde doğrudan veya dolaylı etki sahibi olan tozlayıcılar tarımsal üretimin vazgeçilmez bir unsuru olmaya devam etmektedir.
Bu önemli bir soruyu gündeme getiriyor: Tozlayıcılara ne kadar bağımlıyız?
Tüm mahsuller tozlayıcılara bağımlı değildir. Eğer bir ürün tozlayıcıya bağımlı ise, yani üretiminde tozlayıcı etkisine ihtiyaç duyuyorsa tozlayıcıların olmaması ürünün yetişmeyeceği anlamına gelmez ancak bu durumun mahsülün verimini ne derece etkileneceği bilinemiyor.
Bitkiler üzerinde yapılan araştırmalar, mahsüllerin tozlayıcılarla ilişkisini inceleyerek bağımlılığını kategorilere ayırıyor. Buğday, pirinç, mısır gibi çoğunlukla üretilen mahsuller, yumru köklü sebzeler, bezelye ve mercimek gibi baklagillerin yetişmesinde tozlayıcıların etkisi görülmezken yağlı bitkiler, kahve, fındık, avokado ve meyve ve sebzelerin çoğu ise kısmen bağımlı kabul ediliyor. Kivi, kavun dahil meyveler ve kakao çekirdekleri de tozlayıcılara tamamen bağlı olarak yetişen ürünler arasında yer alıyor.
Dünyanın gıda üretiminin ne kadarı tozlayıcılara bağlı?
BM Gıda ve Tarım Örgütü raporları ve diğer verilere göre yetiştirilen tarım ürünlerinin %75’inin tozlayıcılara bağlı olduğu belirlenmiş. Ancak bu rakam tarım ürün miktarını değil, ürün çeşidini ifade ediyor. Mesela çilek, elma gibi mahsuller tozlayıcılar olmadan yetişmezken, miktar olarak çokça fazla üretilen buğday, pirinç gibi tarım ürünleri tozlayıcılardan bağımsız üretilebilmektedir. Yani, gıda üretimimizin yaklaşık üçte biri (%35) tozlayıcılara dayanıyor.1 Bu durumda vitamin, mineral çeşitliliği, besin açısından zenginliği ve maddi getirisi yönünden çiftçiler için önemli mahsuller tozlayıcılara bağımlıdır diyebiliriz.
Bu nedenle verimli tarım yapmak için tozlayıcı biyoçeşitliliği koruyabilen zirai yöntemlere ve tarımsal uygulamalara odaklanmamız gerekiyor. Bu durumda hangi yöntemlerin tozlayıcı popülasyonlarına ne şekilde etki ettiğinin daha iyi anlaşılmasını gerekir. Mevcut tozlayıcılarla verimi en üst düzeye çıkarmak, çevredeki habitatın tarım arazisine dönüşmesini önleyerek ekolojik dengenin korunmasına, vahşi yaşamın gelişmesine izin verir. Ne yazık ki en az önemsediğimiz vahşi yaşam bize en işlevsel değeri sağlıyor.
Son zamanlarda yapılan birçok çalışma, farklı bölgelerdeki böcek popülasyonlarında bir düşüş olduğunu söylemektedir. Bu durum istikrarlı bazı türler için geçerli değilken çoğu türde genel bir düşüş olduğunu söylüyor. Hollanda’da 2019 yılında yapılan bir araştırmayla, ortalama kelebek popülasyonlarının 1991’den bu yana neredeyse yarı yarıya azaldığı görülmüş.2
Tozlayıcı böcekler çok fazla tehlikeyle karşılaşmaktadırlar. Bunlar genel olarak habitat kaybı, iklim değişikliği ve kimyasal kullanımıdır.
Habitat kaybı; insanların tarım ve altyapı için kullandığı arazi genişledikçe tozlayıcıların yaşayabilecekleri alanların daralmasıyla;
İklim değişikliği; Tozlayıcıların biyolojik yapılarının kuraklığa karşı özellikle savunmasız olabilmesi sebebiyle yaşamsal sürekliliklerinin tehlikeye girmesiyle;
Kimyasal kullanımı; Mahsul verimini artırmak için böcek ilacı ve gübre kullanımı böcek popülasyonunu olumsuz yönde etkilemektedir. Ve diğer gıda üretimini artırabileceğimiz yollardan bazıları diğer tehlikelerdir.
Kaynak; (1) Aizen, MA, Garibaldi, LA, Cunningham, SA ve Klein, AM (2009). Tarım ne kadar tozlayıcılara bağlı? Bitkisel üretimdeki uzun vadeli eğilimlerden dersler. Botanik Yıllıkları , 103 (9), 1579-1588.
(2) van Strien, AJ, van Swaay, CA, van Strien-van Liempt, WT, Poot, MJ ve WallisDeVries, MF (2019). Yüzyılı aşkın veriler, Hollanda’daki kelebek sayısında %80’den fazla düşüş olduğunu ortaya koyuyor. Biyolojik Koruma , 234 , 116-122.
Yorumlar