Meze dediğimiz şey tat, lezzet, çeşni, zevk demektir aslına bakarsanız. Hatay’da mezeler, coğrafyamızın kültürel çeşitliliğinin soframıza yansıyan simgesidir. Hatay mezeleri Türk, Rum, Ermeni, Süryani, Kürt ve Arap komşularımızın ortak sofrasındaki renk cümbüşünün adıdır.
Beyaz, sarı, kırmızı, mor, albenili, yeşil dokunuşlu ne kadar renk ne kadar kültür ne kadar yaşam varsa hepsinin coğrafyamıza sığıp soframıza taşmasıdır. Hatay’ın etnik çeşitliliği yeme içme kültüründe tarifsiz bir zenginliğe ve berekete vesiledir.
Tabloya benzeyen sofralarına meze tabaklarıyla ahenk katan Hataylılar, hem estetik hem de lezzet bakımından mükemmel uyumu her öğün yakalar desek abartmış olmayız.
Meze, soframızdaki bir yemek tabağı olmaktan ziyade, mutfağımızın kültür öğesi olarak günümüze kadar gelmiş bir değeridir. Mezeler tarihte zengin sofraların sosyal statü göstergesi iken bugün çok daha ekonomik, kolay ulaşılabilir ve herkesin sofralarının vazgeçilmezi olmuş, Hatay’ın çok kültürlü yapısı sayesinde mutfağı da çeşitlenip gelişmiş ve zengin tatları günümüze kadar ulaşmış.
Meze ne zaman yenir derseniz, efendim Hatay’da mezeler sohbette tüketilir. Sofra kültürümüzde getirmiş olduğu güzellik ve çeşitlilik yanı sıra hoş sohbetleri, arkadaşlıkları sosyalleşerek çeşitli nefis yemeklerin tadını çıkarmayı da beraberinde getirmiştir.
İmparatorluklara ev sahipliği yapmış, zengin mutfak kültürlerinin mirasçısı Hatay, değişik millet ve kültürlerin bu kentte aynı masaları ve mekanları paylaştıkları bir yer. Burada unutulan tarifler olsa da azımsanmayacak uzunlukta bir meze tarifleri listesi kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze kadar ulaşmayı başarmış.
Günümüzde meze geleneği evlerde, pikniklerde, insanların bir araya geldiği her yerde tüm zenginliğiyle yaşamaya devam ediyor. Büyük bir açılış, kadınların ev toplantıları, lüks bir restorandaki akşam yemeği, başlangıç yemeklerinin, açık büfeler ve kokteyllerin vazgeçilmez çeşitleri hep mezeler.
Mezeler soğuk ve sıcak olmak üzere ikiye ayrılır diyerek biraz daha yakından bakmaya başlayalım. Soğuk mezelerin bir kısmında pişirilmeye ihtiyaç duyulmazken diğer bir kısmında önceden hazırlık gerekir. Örneğin salatalık, turp, roka, tere, tarhun, taze soğan gibi yeşillikler ya da turşu gibi lezzetler herhangi bir ön hazırlığa gereksinim duyulmadan anında sofrayı donatır. Barbunya pilaki, imambayıldı, dolma gibi zeytinyağlı yemekler ya da fava, humus, piyaz gibi mezeler pişirilerek servis edilir.
Hatay mutfağının vazgeçilmezi olan mezelerin en çok bilinenleri; zahter salatası ve zeytin salatası, çökelek salatası, bezirgeni, abagannuç, zeytinyağlı yaprak sarma, bulgurlu lahana sarması, mercimekli zılk (pazı), lübye (börülce), dolma (şıh-el mahşi), kısır, mreyşuşi, bulgur köftesi, patates köftesi, öcce (kabak mücver), cevizli biber ve zeytin biberlemesidir. Bu mezelerin yapımında genelde zeytin yağı ve nar ekşisi kullanılır. Fava (ful demmes-bakla ezmesi), mercimek köftesi, içli köfte (kibbi), sac oruğu, çiğ köfte, havuçlu tarator, tahinli tarator, tahinli köz patlıcan, pişi (zleybi) yine Hatay mutfağının favori mezelerindendir.
Zeytinyağı meze kültüründe de önemli bir yere sahiptir. Hem mezenin dayanma süresini hem de lezzetini arttıran en önemli etkendir. Verimli bir zeytin bölgesi olan şehrimiz, zeytinyağlı mezelerde oldukça iddialıdır. Zeytinyağı ile pişirilen mezelerin mideye koruyucu etki sağladığını ve sindirimi kolaylaştırdığını söylemek mümkündür.
Bu arada mezeler tabii ki kendi mevsimlerine göre hazırlanıp sunulur. Mevsimine göre meze çeşitliliği değişiklik gösterir. Yazın bezelye, enginar, taze fasulye, bakla, semizotu, bamya sofralarımızı süslerken; kışın, bal kabağı, ıspanak, pırasa, havuç, lahana gibi sebzelerle hazırlanan mezeler sofralarımızın baş köşesindedir. Bazen iki gün öncesinin hava şartları bile meze çeşidini etkiler.
Bu birbirinden lezzetli ve otantik mezeleri yerinde tatmak isteyenler için; işin piri olan mekanların Harbiye’de olduğunu söyleyebilirim. Muhteşem doğa manzarasına sahip, açık havadaki birçok mekânda otantik Antakya mezelerini deneyimleyebilirsiniz.
Fakat bu bilgi bir yana, asrın felaketi olarak nitelendirilen 6 Şubat depreminden sonra İstanbul da dahil olmak üzere bir çok şehrimizde dayanışma pazarları kuruldu. Bu pazarlarda Hatay’lı kadınlarımızın el emeği lezzetlerini ve maharetlerini sergiledikleri stantlarımıza uğrayabilir ve birbirinden güzel mezelerimizi tadabilirsiniz. Bununla birlikte sosyal medya aracılığı ile seslerini duyurmaya çalışan yerel üreticilerin ürünlerini alıp sofranızı her anlamda tatlandırabilirsiniz. Böylece enkaz altında kalan güzel şehrimin toparlanma sürecinde çorbada sizin de tuzunuz olmuş olur.
Yorumlar