“Müezzin, sesini ulaştırmak için ne kadar güç sarf ederse, o kadar bağışlanır. Kuru ve yaş (ne varsa hepsi) onun lehine şahitlik eder. (Cemaatle) namaza katılan kimseye de yirmi beş namaz (sevabı) yazılır ve iki namaz arasındaki (günahları) affedilir.” buyuran Allah Resûlünün müezzine olan minneti böyle geçti kayıtlara.
Çünkü müezzin; Allah ile buluşmaya, onu seven kullarıyla omuz omuza verip rızâ-i ilâhîye yükselmeye, secdede küçülürken mana aleminde yücelmeye davet edendi.
Allah Resûlü, “her gün insanları namaza çağıran müezzinlerin, kıyamet gününde misk kokuları yayan tepelerde bulunacak kişilerden olacaklarını” haber verirken bu müjdeyle ashabın kalbi heyecanla dolmuştu.
İslamın ilk müezzini olmak Habeşli Bilal’e nasip olmuştu.
Sahabe-i Kiram insanları namaza nasıl davet edeceklerinin derdine düşmüşlerdi ki Ömer b.Hattab’a ve Abdullah b. Zeyd’e rüyasında “ezan” ile Müslümanların namaza çağrılabileceği gösterildi. Bundan böyle güzel ve gür sesli sahabi olan Bilal-i Habeşî aşk ile yanık yanık “hayye ale’s-salah” diyerek seslendi eşrefi mahlukat olan insanlara. O ezan okurken hiç bitmesin isterlerdi. İki ezan arasında her türlü niyazlarını Allah’a arz ederlerdi. Ezan ile kamet arasında yapılan duaların geri çevrilmeyeceğini biliyordu sahabiler.
Bilal-i Habeşî zaferde, seferde, cihad meydanında Allah Resûlünden hiç ayrılmadı. Her bulunduğu yerde ezan okumak nasip oldu.
Ezanla Hz. Bilal öylesine bütünleşmiştir ki, bugün güzel bir sesle ezan okunduğunda akıllara ilk gelen odur. Dua ile yad edilendir.
Sabah ezanlarına “es-salatu hayrun mine’n-nevm” (namaz uykudan hayırlıdır) ifadesini ekleyen Bilal’den Resûlullah hoşnut oldu.
Bir gün Allah Resûlü;
“Ey Bilâl! Bana Müslüman olduğun dönemde işlediğin ve çok faydasını umduğun bir amelini söyle! Zira ben bu gece cennette önümde senin nalınlarının sesini işittim!” buyurmuş, Bilâl (r.a.) ise, “Yâ Resûlallah! Gece olsun gündüz olsun, her abdest aldığımda kılabildiğim kadar namaz kılarım. İşte en fazla ümit bağladığım amel budur.” cevabını vermişti.
Namaza sadık, ezana vurgun Bilal
Peygamber-i zîşâna meftûn Bilal
Secdeye aşık, bir tek Allah’a kul Bilal
Yıl 632 olup Allah Resûlü “yüce dosta” kavuştuğunda ayrılığın acısı bütün ağırlığı ile Medine üzerine çökmüştü. Geceleyin Allah Resûlü henüz defnedilmemiş, olduğu yerde bekliyordu. Hz. Bilâl’in bir türlü gözlerine uyku girmiyordu. Allah Resûlü’nün kendisine olan şefkatini, merhamet ve sevgisini hatırladıkça büsbütün uykusu kaçıyor, sıkıntısı artıyordu. Resûlullah’tan ayrılığının üzüntüsünden geceyi çok zor geçirdi. Fecrin doğuşu yaklaştığında her gün olduğu gibi sabah ezanını okumak için mescide gitti. Bütün evlerin içinde Hz. Bilâl’in sesi yankılandı:
-“Allahu Ekber Allahu Ekber; Allahu Ekber Allahu Ekber!
Eşhedü enlâ ilâhe illallah, Eşhedü enlâ ilâhe illallah
Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah…”
demişti ki kelimeler boğazında düğümlendi, hıçkırıklara gömüldü, ezana devam edemedi. Allah Resûlü’nün hali gözünün önüne gelmişti. İnsanlar ezanın yarıda kaldığını ve Bilâl’in ağladığını gördüklerinde belki de Resûlullah’ın gerçekten Rabbine kavuştuğunu kabul etmiş ve onunla birlikte gözyaşları sel olmuştu. Hz. Bilâl, kendisini zorladı. Ezanı tamamlamak ilk kez bu kadar zor olmuştu. İlk kez ezanla ferahlamamıştı Medine… O’nsuz ilk ezandı bu.
Hz. Peygamber defnedildikten sonra mezarı üzerine su serpilmiştir. Suyu serpen, Bilâl b. Rebâh el-Habeşî idi. Sonra Hz. Bilâl mescide yürüdü. Üzgün, gözü yaşlı, çektiği ıstıraptan dili lâl olmuş halde bir köşeye oturdu. Ezan vakti gelmişti. Müslümanlar Hz. Bilâl’e ezan vaktinin geldiğini söylediklerinde gözyaşları içinde dudaklarından şu cümle döküldü:
“Bugünden sonra ezan okumayacağım, başkası okusun.”
Efendisinin dilinden “Erihnâ Yâ Bilal” (İçimizi ferahlat ey Bilal) sözlerini duymadan nasıl ezan okusundu?
Bülbülün gülünden ayrılışının feryadı
Neyin sazlıktan ayrılışının inleyişi
Bilal’in sessizliğinde gizliydi.
(Haftaya yazımızın devamı yayınlanacaktır)
Yine bir solukta biten güzel bir yazı, yine zihinlere kazınacak cümleler… “Erihna Ya Bilal” her ezanda hatırlayacağım. Emeğinize sağlık, Allah razı olsun hocam.
Ah ne güzel yazmışsınız hocam. Etkilenmemek mümkün değil sanki orada yaşıyormuş gibi içine alıyor yazılarınız.
Hep yazın siz yazın ALLAH RAZI OLSUN
Allah razı olsun hocam.Öyle içten yazıyorsunuz ki okurken kendimi Mescidi Nebi nin avlusunda hissettim.
Çok güzel ruhumuza işliyorsunuz. Heyecanla bekliyoruz
Çok güzel olmuş hocam kalemine ve yüreğine sağlık bi insan ancak bu kadar güzel anlatır Güzeller güzeli hocam canımızsın Allahım başımızdan eksik etmesin inşallah🌺🌺🌺🌺🌺
Allahraziolsun kıymetli hocam.. ikinci bölümü merakla bekliyoruz 💕
Hocam kalpten gelen bukadarmı guzel kaleme dökülür çok çok guzel ” Erihna ya Bilâl” artık ezan okunurken unutmayacağım bir kelime Rabbim yolunuzu her daim açık etsin güzel insan💐
Allah razi olsun🌹