Topkapı istikametinden Eminönü istikametine doğru tramvayla giderken Sultan Ahmet durağında inince hemen az ileride sağda Firuz Ağa Camii görülür. Biraz daha aşağıya doğru inildiğinde solda Cevri Kalfa Çeşmesi ile Sıbyan Mektebi vardır.
Buraların her karışı her toprağı buram buram tarih kokar. Hangi tarafa bakılsa ne tarafa dönülse hep tarihî eserler görülür. Sultanahmet ve Ayasofya Meydanı, Alman Çeşmesi, Hacı Beşir Ağa Çeşmesi ve tüm ihtişamı ile Ayasofya Cami, avlusunda I. Mahmut Şadırvanı.
Ayasofya I. Mahmut Şadırvanı’nın fotoğraflarını ilk çektiğimde Ayasofya müze idi. İki kez müze kart ile caminin bahçesine girerek çekmiştim fotoğrafları. O zaman etrafı çevriliydi, suyu da akmıyordu. 1453 yılında büyük sultan Ebu’l Feth (Fetihlerin Babası) Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettiğinde fethin sembolü ve kılıç hakkı olarak Ayasofya’yı camiye çevirip orada namaz kıldırmıştı. Asırlarca cami olarak hizmet veren Ayasofya, 24 Kasım 1934 yılında müzeye dönüştürüldü. Yıllarca Ayasofya’nın camiye çevrilip ibadet edilmesini hayal eden Müslümanlar, 10 Temmuz 2020 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ının resmî gazetede yayımladığı kararla düşlerine kavuşmuş oldu. İşte bu büyük mabedin cami olarak tekrar hizmet vermeye başlaması yanında, bahçesindeki şadırvan da Müslümanların hizmetine amade olarak asli görevini yerine getirmenin sevinci ile abdest alınmasına yardımcı oluyordu.
Şadırvanın fotoğraflarını çekerken Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından görevlendirilen bir görevli, Ayasofya Camii’ni gezdirerek cami hakkında bilgiler verdi. Sultanahmet Camii ile Ayasofya Camii’nde verilen bu hizmet, ziyaretçiye göre Türkçe ya da İngilizce olarak sunuluyor. Bu güzel uygulama için Diyanet İşleri Başkanlığı’na müteşekkiriz.
Ayasofya Şadırvanı’ndan sonra tekrar yola devam edip Sirkeci istikametine doğru giderken solda Zeynep Sultan Cami, Birinci Abdülhamit Han Sebili ve tam karşıda Gülhane Parkı’nın giriş kapasındaki çeşmeler görülür. Tramvayın Gülhane durağından az aşağıda Taya Hatun Sokağı’nın sağında ve tam girişinde tüm güzelliğiyle karşımıza Zeynep Sultan Çeşmesi çıkar. II. Abdülhamit Han Çeşmesi’ni bulmak için dümdüz aşağı doğru yürürken insanın içini “acaba kaçırdım mı” hissi kaplar. Tam “kaçırdım galiba sokak bitti” diye düşündüğünüz sırada sağda bir boşluk göze çarpar. Oraya dönüp bakınca iyice gizlenmiş, kendine bir korunak bulmuş gibi duran çeşme birden sürpriz yapar. Çeşmeyi bulabilmenin sevinci ile fotoğraflar çekilir, güzelliği temaşa edilir, gönül huzuru içinde eve dönülür.
II. Abdülhamit Han Çeşmesi İstanbul’un Fatih İlçesi Hocapaşa Mahallesi Taya Hatun Sokağı No:1-27’de Eminönü Sirkeci’de bulunmaktadır. Çeşmenin suyu akmamaktadır.
Tuğranın Okunuşu:
El-Gazi Abdülhamîd Hân bin Abdülmecîd el-muzaffer dâima
1294
Tuğranın Günümüz Türkçesi
El-Gazi. Abdülmecid’in oğlu Abdülhamid Han daima muzaffer olsun.
H.1294 (M.1876 – 1877)
II. Abdülhamit Han Çeşmesi Kitâbesinin Okunuşu:
Levhaşallâhü ol melek-haslet şeh-i devrâna kim
‘Âdeti sarf itmedir hayrâta nakd-i bî-‘adîd
Hak Teâlâ eylesün a‘dâya gâlip her zamân
Sâyesinde halk-ı ‘âlem eylesün ‘iyd üzre ‘iyd
Hâtırından geçmez iken kimseyi incitmesi
İstedi zor ile şimdi kahrın a‘dâ-yı ‘anîd
Ol sebebden ‘asker-i İslâm’ı techîz eyleyüb
Düşman karşısına gönderdi çok sedd-i sedîd
Gâziyânın yolu üstüdür deyu bu çeşmeyi
Yapdı tâ kim matrasın doldura bin merd-i sa‘id
Çeşme-sâr lutfunun sîr-âbıdır halk-ı cihân
Üstümüzden sâyesin dûr itmesün Rabb-i Mecîd
Geldi şâha hâtır-ı Mahvî’ye bir târîh-i tâm
‘Askerine çeşme yapdırdı seniyyi Abdülhamîd
Nemekahü Abdülfettâh
Sersikke-künân
1294
Günümüz Türkçesi:
Allah uzaklık vermesin melek hasletli o padişaha
Adeti pek çok para sarf etmektir hayırlara
Hak Teala O’nu her zaman galip etsin düşmana
Sayesinde bayram üstüne bayram etsin dünya halkı
Hatırından geçmez iken incitmek kimseyi
İnatçı düşmanın şimdi zorla kahrını istedi
O sebepten İslam askerini donattı
Düşmanın karşısına çok sağlam bir set çekti
Gazilerin yolunun üstü diye bu çeşmeyi yaptırdı
Ta ki bin mübarek mert asker doldursun matarasını
Lütfuyla çeşme suya kandırdı cihan halkını
Ey yüce Rabbim üstümüzden uzak olmasın gölgesi
Mahvi’nin aklı şaha kalktı tam bir tarih geldi zihnine
Ulu Hakan II. Abdülhamid çeşme yaptırdı askerine
Bunu yazan Abdülfettah Başsikkeci*
H.1294 (M.1876 – 1877)
*sikke: Madenî paralara vurulan damga. Üzeri yazılı veya resimli madenî para.
Hasibe DURMAZ
Yorumlar