“Yeri de biz döşedik (Biz) ne güzel döşeyiciyiz!”(Zariyat, 51/48)
İlk Umre ziyaretimde Mekke yolculuğumuz sırasında, aramızda bulunan bir gönül dostu, bizimle hem bulunduğumuz bölge hakkında hem de yol boyunca gördüklerimizle ilgili sohbet ederken tefekkür edelim diye şunları anlatmıştı: “Kainat yaratıldı, içinde dünya da yaratıldı. Dünya sıvı haldeydi, çalkalanıyordu. Canlılar yaratılırken toprağın yaratılmasının başladığı ilk yer Mekke-i Mükerreme’ydi. Tam olarak sıvının üzerindeki köpük ve katılaşma emarelerinin gözüktüğü yerden itibaren tüm insanların oturacağı ve yerleşeceği yerler ve mekanlar yaratılmaya başlanmış oldu.”
Bu gönül dostu büyüğümüzden jeoloji ile ilgili duyduğum bu bilgiler çok ilgimi çekmiş ve beni heyecanlandırmıştı. Bize yer kabuğunun ilk oluşumundan ve bunun nerede başladığından bahsediyordu. Ben de jeoloji eğitimi aldığım için bu konuyu yeniden inceleme ve Mekke’nin jeolojik haritalarına bakma ihtiyacı hissettim.
Konumuza girmeden önce şu soruları cevaplamakta yarar var. Yer kabuğu nedir? Dünyanın neresinde bulunuyor? Kalınlığı ve yapısal özellikleri nelerdir?
Dünyada yaşayabilmemiz için öncelikle dünyanın soğuması sonrasında da üzerinde dolaşılabilecek bir yer kabuğunun oluşması gerekiyordu. Elbette canlıların yaşamı için sadece bunlar yeterli değildi. Yerçekimi, dünyayı koruyan bir atmosfer, oksijen, su, gıda ve diğer canlılarda gerekliydi. Biz bunların ilk ve en önemli aşaması olan yer kabuğu safhasını inceliyoruz.
Yer kabuğu, taş küre veya litosfer diye adlandırılan, yerkürenin en dış kısmında bulunan yapıdır. Karalarda daha kalın (35–40 km), Tibet Platosu’nda ise 70 km’dir. Dünyanın en yüksek dağ silsilesi ve Everest Dağı’da Tibet Platosu’nda bulunur. Deniz ve okyanus tabanlarında ise daha ince (8–12 km) olan yer kabuğunun ortalama kalınlığı 33 km kadardır.
Yer kabuğunun kimyasal bileşimi ve yoğunluğu birbirinden farklı iki kısımdan meydana gelir. Karadaki yer kabuğunun yoğunluğu daha az, deniz altında oluşan yer kabuğunun yoğunluğu ise daha fazladır. Bunlardan granit bileşimindeki kayaçlardan oluşan granitik yer kabuğu; karalardaki kabuktur. Yoğunluğu ise en fazla 2.7 gr/cm3’tür.
Diğeri ise bazalt bileşimindeki kayaçlardan oluşan bazaltik yer kabuğudur. Yoğunluğu granitik yer kabuğundan daha fazladır (2.8-3 gr/cm3). Granitik yer kabuğunun altında ve okyanus derinlerinde yer alması sebebiyle bazaltik yer kabuğuna “okyanusal kabuk” adı da verilir.
Yer kabuğu karalarda gözle görülebilir fakat dünyanın %71’ini kaplayan okyanuslarda görülmez. Adalar olarak su üzerine çıktığı yerler hariç. Yoğunluğu okyanusların altında birkaç metreden 10.994 metre (Mariana çukuru 10.994 metre) derinliğe kadar çeşitli derinliklerde devam eder.
Allah Teâlâ yer kabuğunu yaratıp öyle bir düzen ve nizam ile dünyayı insanların yaşayacağı yer haline getirdi ki bu sayede insanoğlu Hz. Adem’den beri bu dünyada yaşamını sürdürüyor.
“Yeri uzatıp yaydık, orada sâbit dağlar yerleştirdik, yine orada miktarı ve ölçüsü belirli olan şeyler bitirdik” (Hicr, 15/19)
“Yeryüzünü de döşedik ve ona sabit dağlar koyduk. Orada gönül açan her türden (bitkiler) yetiştirdik “ (Kaf, 50/7)
Yer kabuğunun oluşması çok uzun zaman dilimlerinde olmuştur ve halen de oluşmaya devam etmektedir. Bu zaman dilimleri kendine has özellikler ve olaylarla adlandırılıp sınıflandırılmıştır. Bu devirlerin ilki prekambriyen (ilkel zaman) olarak adlandırılmıştır. Prekambriyen en uzun devirdir. Yaklaşık olarak 2.8 milyar yıldır. Şu an bildiğimiz dünyanın yaşının (4.6 milyar yıl) yarısından da fazla bir süreyi kapsamaktadır. İşte bu prekambriyen zamanın başından itibaren yer kabuğu soğuyup katılaşarak oluşmaya başlamıştır. Biz de bu yer kabuğunun oluşmasının ilk nerede başladığını merak ediyoruz.
Prekambriyen zaman kıvrımlarına sahip olan kaya türleri dünyada birçok yerde mevcuttur. Bunların içinde en yaşlısının bulunduğu yer de muhtemelen ilk yer kabuğunun oluştuğu yer olacaktır. Bu sebeple 4 milyar yılın üstündeki yaşa sahip kayaların olduğu bölge bizim ilgimizi çekmektedir. Bu kayalar da ancak ve yalnızca prekambriyen döneminde mevcuttur.
Yapılan çalışmalarda Avusturalya ve Kanada’da bulunan kaya türleri öne çıkmıştır. Avusturalya’daki Jack Hills bölgesindeki Prekambriyen zamana ait yaşlı kayacın 4.4 Milyar yıl olduğu laboratuvarlarda tespit edilmiştir. Yine Kanada da bulunan prekambriyen kayalarının da yapılan incelemelerde 4.3 milyar yıla yakın bir yaşı olduğu bilim adamlarınca tespit edilmiştir. Bu sonuca, kayaların içindeki zirkon kristallerinin yaşlarının tespit edilmesiyle varılmıştır. Ayrıca radyoaktif yaş tayini yöntemi de kullanılmıştır.
Yaptığım araştırma sonucu, Suudi Arabistan’da da Medine ve Kâbe’yi içine alan geniş bir bölgenin zemin kayası olarak da prekambriyen zamana ait yaşlı kayaçlardan oluştuğunu haritalarda gördüm.
Sizin de yukardaki haritada gördüğünüz gibi Mekke ve Medine’de de dünyanın en eski prekambriyen kayaçlarının yer aldığı bölgeler var.
Haritalarda gördüklerim gönül dostu büyüğümüzün anlattığı bilgilerle örtüşen ve söylediklerini destekleyen nitelikteydi. Yani ilk katılaşan kayaların oluştuğu yerlerden biri Mekke-i Mükerreme’nin olduğu yer olabilirdi.
Yazımıza yarın kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Bu güzel bilgiler için çok teşekkür ediyorum. Allah hiçbir şeyi boşuna yaratmamış.Ne kadar şükretsek azdır.