Söze ‘Kurban Allah’a yaklaşmaktır.’ diye başlamayacağım çünkü artık bilmeyenimiz yoktur. Kaldı ki daha önce Hayat Pahalı! isimli yazımızda bu mevzuya bir parça değinmiştik. O halde bu Kurban Bayramı arefesinde yani Zilhicce ayına girdiğimiz şu günlerde konumuz kurbansa nereden başlayacağız. Tabi ki ölümsüzlükten.
Sular hep aktı geçti
Kurudu vakti geçti
Nice han, nice sultan
Tahtı bıraktı geçti
Dünya bir penceredir
Her gelen baktı geçti.
Her ne kadar internette Yûnus Emre’ye ait diye ordan oraya gezse de, lâedri yani yazanı bilinmeyen bu şiirin bir hakikati dillendirdiği kesin.
“Gelen gitmiş, nerede dünyaya varis olan ki ölümsüz bir insan olsun.” diyebilirsiniz.
Yine bir olağan dışı haber düştü önümüze. Hatırlarsınız bir aralar 10 yaşında beş ayda, iki yüz elli kitap okuyan bir çocukcağız çıkmıştı adı Atakan. Okuduğu felsefe kitapları ve birçok felsefecinin sözlerini ezberlemesi ile sosyal medya fenomeni olmuştu. Yaşına uygun olup olmaması da bir yana, Atakan’ın bu kadar kitap okuması, hal ve tavırlarından da anlaşıldığı üzere bunları hazmedememesi ileride başına iş açacak gibi duruyordu. Biz daha bu olayın şokunu yeni atlatmışken bir haber de Belçika’dan geldi.
Belçikalı bir baba ile Hollandalı bir annenin çocuğu olan ve 11 yaşında üniversite bitiren Laurent Simons’un IQ’su 145 ölçüldü. IQ nasıl ölçülür bilmiyorum. Gerçi büyük oğluma da ilkokul öğretmeni yaptırmıştı. Okulda rehberlik öğretmeni yapıyordu o sebepten izin vermiştim, çok şükür normal çıktı. Çünkü bizim ülkemizdeki eğitim sitemine bakıldığında zaten böyle bir zekan olsa bile heba olmamak pek mümkün görünmüyor. Kaldı ki bazı psikologlar bu tür zeka testleri için bu testler Anglo-sakson ve protestan tarzda yapılıyor bize uymaz diyordu.
Gelelim Belçikalı dâhiye. Laurent insan ömrünü uzatmak, insan organlarını yapay uzuvlarla değiştirmek gibi bir teknik hayal ettiğini söylüyor. Kendisini büyüten büyükanne ve büyükbabasının kalp rahatsızlıkları var. Onları uzun yaşatmak istiyor. Bunlar 2019’da daha üniversiteye başlamadan önceki düşünceleri, şimdilerde ise Einstein gibi Kuantum fiziğine merak sarmış. Aslında bu uzuv takaslarını yapbozun bir parçası olarak görüyor, esas hedefi ise ölümsüzlük.
Burada bir konuya da değinmeden geçemeyeceğim, akıl nedir? Kim, kime göre akıllı? Çünkü Einstein’ın dâhî olmadığı, normal bir zekaya sahip olduğu fakat aynı konuda sebat edip uzmanlaştığı için beyninin o kısmının daha da geliştiği, bu sayede başarılı olduğu uzmanlarca bildiriliyor.
İslam alimleri bedenin ruhla bir bağlantısı olduğunu söylüyor. Her ne kadar bedenin toprakta çürüyecek olduğunu varsaysak bile, fizikteki; ‘hiçbir şey yoktan var, vardan yok olamaz’ altın kuralını unutmadan; kendinizi Laurent’ın yerine koymanızı ve şu iki soru üzerinde düşünmenizi rica ediyorum. İlki; sevdiğiniz bir insanın organlarını, her bozulduğunda mekanik bir parçayla değiştirdiğinizde sizin tanıdığınız sevdiğiniz insan olarak kalır mı? Yoksa etten kemikten bir insan yerine, gözü, kulağı, kalbi, elleri, böbrekleri mekanik, sevdiğiniz bir robot şekline mi gelir?
İkincisi bunu bedenden ayrı olarak düşünelim. İslam ahlakında karşılaştığın bir din kardeşine kilo almışsın/vermişsin gibi kurbanlık et muamelesi yapmamızın ahlak zafiyeti olarak kabul edildiğini göz önüne alırsak; biz bir insanın, ruhunu mu, bedenini mi, aklını mı, neyini severiz?
Hep birlikte bu soruları tefekkür ededuralım, galiba ölümsüzlük dediğimiz şeyin, bizi hangi akıl seviyesinde tuttuğunu da tekrar tekrar düşünmemiz gerekiyor.
Dostdan haber kim getürdi sorun seher yillerine
Hak Çalab’um bititmesin ayrılıgın kullarına
Vay bu ayrılık firâkı dünyâ kime kaldı bâkî
Hak Çalab’um olmış sâkî kadeh sunar kullarına
Ol kadehün içi tolı anı içen olur deli
Ol hocanun tâlibleri bil baglamuş yollarına
Hocanun tâlibi çokdur hîç bundan kemteri yokdur
Şunun kim mürşidi Hak’dur uymaz nâsun âllerine
Nefsine muhalif kişi turmaz akar gözi yaşı
Bunda nefse uyan kişi talmaz kevser göllerine
Kevser havzına talanlar ölmezdin öndin ölenler
Nefsini düşmân bilenler konar Tûbâ dallarına
Tûbâ talından uçanlar yüce makâmlar geçenler
Şarâben tahûr içenler banmaz dünyâ ballarına
Bu ma‘nîden kimse almaz anda varan yine gelmez
Bu dünyâya kimse kalmaz gelen göçer illerine
İy miskîn Yûnus n’eylesün derdini kime söylesün
Bir dem tecribe eylesün bu dünyânun hâllerine1
Laurent hayallerine ulaşır mı ulaşamaz mı bunu Allah ömür verirse görürüz.
Lakin ölümsüzlüğün formülünü Yûnus Emre hazretleri asırlar öncesinden vermiş, bize kurb/ân olmak düşer vesselam.
1 Mustafa Tatcı, Yûnus Emre Külliyatı Yûnus Emre Dîvânı Tenkitli Metin, c. 2, s. 363, H Yayınları, İstanbul, 2008.
Yorumlar