Dilimizde İnsan kelimesi “kişi, kimse, birey, fert” olarak anlaşılır. İnsan, Arapça’da “ins” kelimesinin çoğuludur ve “insanlık, insanlığın tamamı, insan kavmi”ni ifade etmektedir. Aslında tekil hali “ins” ya da “enes” tir ve “benlik, kimse, kişi” anlamındadır.
İnsan varoluş bakımından hem dünyadaki diğer canlılar gibi biyolojik sistemlerden oluşan somut bir canlı hem de ruhuyla, aklıyla ve duygularıyla soyut bir varlıktır. Var olduğundan beri içerisinde bulunduğu mekânı, zamanı ve kendisi dışındaki varlıkları anlamaya çalışan bir varlık iken kendisini tanımayı unutur en çok. Oysa ihtiyaçlarını, duygularını ve aklından geçirdiklerini en üst düzeyde ifade edebilme becerisine sahiptir, diğer canlılara kıyasla.
Derler ki zamanın birinde zengin bir kral yaşarmış. Bu kral çok mutsuzmuş. Ne kadar uğraştıysa mutlu olmayı başaramamış. Bilge bir kişiyi huzuruna çağırıp ona danışmış. Bilge, krala şöyle demiş;
-Saygıdeğer kralım! Eğer mutsuzluktan tamamen kurtulmayı istiyorsanız mutlu bir adam bulmanız gerek. O adamın gömleğini giydiğiniz zaman mutlu olursunuz.
Kral hemen adamlarına emir vermiş, ülkenin en mutlu adamını bulup getirmelerini istemiş. Adamları her yeri aramışlar, ama herkesin kendince dertleri ve mutsuzlukları varmış. Bir türlü mutlu birini bulamamışlar. Tam elleri boş saraya dönerken eski, köhne bir kulübeden bir adamın duasını işitmişler :
-Allah’ım şükürler olsun bugün de karnım doydu, sağlığım da yerinde, şimdiye kadar hep rızkımı verdin ve eminim bundan sonra da vereceksin. Beni hiç bırakmazsın. Bu dünyada benden mutlusu yok.
Bunu duyunca kralın adamları, hemen adamın gömleğini almalıyız ve krala götürmeliyiz, diye düşünmüşler. Ancak kulübeye girdikleri zaman adamın üzerinde bir gömlek bile olmadığını görmüşler.
çok güzel ya 🙂
hastalığının ne olduğunu araştırmayıp sadece çektiği acıya şikayetlenmek gibi