“Senin sonradan ettiğin dua ve talebin Cenabı Hakk’ın ezelde sabık olan lütuf ve ihsanına nasıl sebep olabilir? Ezel hükmü ise sebeplere bağlanmış olmaktan çok üstün ve yücedir.” (Hikem-i Atâiyye, 170. Hikmet)
Burada bahsedilen ezel hükmü Allah’ın ihsanıdır. Sebepler de talep ve duadır. Sonradan olan talep ve dua ezeldeki lütuf ve ihsana nasıl tesir edebilir?
Bir sonraki hikmette şöyle devam eder:
“Allah’ın seninle alakalı ezeli iradesi senin herhangi bir ameline bağlı değildir. Nitekim sen onun ezelde sana Rabbani inayeti ve himayesi teveccüh ettiğinde neredeydin? O Feyyaz-ı Mutlak’ın ezeli aleminde salih amel ve iyi hallerin varlığı yoktu. Belki orada yalnızca lütuf bağış ve nasipler vardı.” (Hikem-i Atâiyye, 171. Hikmet)
Daha kul dünyaya doğmadan, ruhlar aleminde var olmadan da evvel ona teveccüh edip isteyerek ve muhabbetle yaratan O’dur. Allah’ın esma ve sıfatları tüm mahlukâtında görünür fakat Zatının tecellisi sadece insana mahsustur. Bizatihi Allah’ın nefha ettiği, onu yücelere çıkaracak olan ruh, derinlerde de olsa insanın cevherinde mevcuttur. Kula bahşedilen bu büyük lütuf henüz ortada insan, onun duası ve salih amelleri yokken verilmiştir. Fakat Allah, insan ameli terk etmesin diye ayette “Allah’ın rahmeti muhsinlere (iyi davrananlara) yakındır.” (Araf 7, 56) buyurmuş ve gayrete teşvik etmiştir.
Hazreti Mevlana’nın Fihi Ma Fih adlı eserinde bu mevzu şöyle geçer:
O’nun lütf-i keremi bize değdiğinde o bizim bin çabamızın ve hatta daha fazlasının yerini tutar. Gayret iyidir ve çok faydalıdır. Fakat lütf-i ilahi ile kıyaslanınca nedir ki?
Soruldu: Lütuf gayreti doğurur mu?
Hz Pir buyurdu: Niçin doğurmasın? Lütuf gelir gelmez gayret ona yoldaş olur.
Allah Teala’dan ümit ederiz ki bize lütfu olan bir ruh hâli bahşetsin çünkü O’nun bize vereceği hâl bizim bin gayretimizden üstündür. Buna misal olacak bir ayeti hatırlayalım. “Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır.” (Kadir 97, 3)
İbn Atâullah hazretleri bir başka hikmette de duayı kulluk vazifesi icabı yapmaya teşvik eder:
“Ettiğin talep ve duayı Hak Teâlâ’dan sunulan ihsan ve lütfa sebep sanma! Zira Hz. Mevla’yı anlayış ve irfanın noksan olur. Bilakis o talep ve dua kulluğu göstermek ve rububiyet hukukunun yerine getirmek için olsun.” (Hikem-i Atâiyye, 169. Hikmet)
Yorumlar