İstanbul Maltepe’nin bir mahallesinde marangozluk yapan Turan abimizin asıl mesleği sanat. Bunu derken sanatı kendi üslubunda özümsemiş birinden bahsediyoruz, dükkanını ve evini görmeniz lazım. Bulundukları her köşe tam bir sanat atölyesi. Şiirler, şarkılar, resimler, heykeller… Hepsi onun elinden dilinden ayrı bir yol bularak ortaya çıkıyor. Turan abi hayatı sorgulayan tavrının yanında bir filozof edasıyla “Anlatmak lazım” diyerek insanları düşünmeye sevk etmekle kalmamış iki adet de kitap çıkarmış.
Biz, Turan abimizi hanımı Şeyda ablacığımızın yaptığı reçellerinin, böreklerinin, türlü konservelerinin, ev yapımı salçalarının kokusunu duyarak o güler yüzüyle “Siz de tadın istedim!” diyerek getirdiği ikramlarıyla komşumuz olarak tanıdık.
Mahalledeki çocuklara oyunlar kuran, tahta kılıçlar yapan, mahallemizin filozofu Turan abimiz hastalandığımızda çorbalarımızı getiren eşiyle beraber aslında iç dünyalarındaki duygularını sadece sanat eserlerine değil; aynı zamanda çevrelerine de yayıyorlar. Bu güzel insanları “Bizim insanımız güzeldir” diyerek siz de tanıyın istedik.
‘Benim kendi kendime ettiğim eziyet daha fazladır’ 🙂 Ortada bir eziyet olduğu muhakkak… Bir eğitim kurumunda farkedilmesi güç olabilirdi bu becerileri ve kaybolup gidebilirdi Turan abimiz diye düşünüyorum.
Teşekkürler kendisiyle tanışmamıza vesile olduğunuz için 🙂