Âb-ı Hayat

Musibet Neden Gelir?

1

“Seni belaya dûçar edenin Cenab-ı Hak olduğunu bilmek, üzerindeki bela kederlerinin ağırlığını hafifletmelidir. Çünkü başına gelen her bir şeyi takdir eden yüce zat senin için hayırlısını seçmeyi adet edinmiş olan Hak Teâlâ’dır.” (Hikem-i Atâiyye 108. Hikmet)

O, takdirinde insana hep güzel şeyleri vermeyi adet edinmiş Allah’tır. Eğer kulda böyle bir biliş şekli yoksa her türlü durum kul için perişanlıktır. Bir insan Allah’ın kulları için daima hayır ve güzellik yarattığını bilirse karşılaştığı sıkıntı ve musibetler karşısında rahatlar, acısı hafifler. Eğer hafiflemiyorsa bu durum, Allah’ın kendisinin taksimatına kötü bir şey düşürdüğünü düşünmesinden ileri geliyor olabilir.

İnsan kullukta hatalı olduğunun bilincindedir ve bir musibetle karşılaştığında bunu hak ettiğini düşünerek der ki: Benim gibisine bu az bile! Bu bakış bir açıdan doğrudur denebilir. Fakat Allah musibeti kuldan intikam almak için vermez. Biz sinirlendiğimiz bir kişi için beni dinlemedi, gününü görsün diyebiliriz. Allah’ı da kendimiz gibi zannederiz fakat Allah’ın bize verdiği sıkıntı, kazandırmak içindir. Bir imtihandan geçemeyen talebelere bir başka imtihan hakkı daha vermek gibidir. Her imtihan kulun hazreti insan olma yolunu tamamlayabilmesi için yeni bir fırsattır.

İmtihana çalışan talebenin, çocuğunun terbiyesine özen gösteren annenin, kulluk vazifesi için elinden geleni yapan kişinin bir vicdani rahatlığı vardır. Musibetle karşılaştığında insanı huzursuz eden aslında vicdan azabıdır. Kişi nefsini hemen muhasebe eder ve vazifesinde ihmali olduğunu bilen için bu katlanmış bir sıkıntıya dönüşür.

“Biz hatalar ettik, Allah da şimdi bizi süründürüyor,” gibi söylemler tevbe gibi gözükse de öyle değildir. İnsan, Allah’a merhametsizlik, kulu için iyi ve güzeli murad etmemek gibi kötü bir düşünce isnad etmiş olur ki bu da Allah’a suizandır. Allah, kulunun hata yapabilen bir mümin kardeşinin hakkında bile suizan yapmasını istemezken eksik ve kusurdan münezzeh olan Allah’a suizan etmek kulluğa yakışacak bir davranış değildir.

Hikem-i Atâiyye aynı minvalde şu sözle devam eder:

O’nun sana takdir ettiği lütuflardan bir an olsun uzaklaştığını düşünmen sadece senin bakışındaki kusurun alâmetidir.(Hikem-i Ataiyye, 109. Hikmet) 

Buradan da anlarız ki bazen bize işler ters gider gibi gözükse de O’nun kulları üzerindeki lütufları bir an olsun kesintiye uğramaz. Öyle bir zan varsa bu muhakkak bizim bakışımızdaki kusurdan ileri gelir ve hemen düzeltme yoluna gidilmelidir.

Bu Böyledir

Önceki içerik

Bülbülü Öldürmek

Sonraki içerik

1 Yorum

  1. Yine çok güzel bir yazdı, yüreğimize su serpen, kaleminize sağlık

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir