Eğitim Tarihi: 23.11.2021
Eğitmen: Uzm. Psk. Ayşe Uğurlu
Müjde!
Bugün Sümbül Sokak Uçan Terlik eğitimlerinin ilk oturumu yukarıda gördüğünüz tatlı mekanda gerçekleşti.
Bereketli bir kahvaltı sonrasında çocuklar oyun ablaları ile vakit geçirirken biz de duygu transferi ve regülasyon hakkında sohbet ettik.
Duygu transferi bir çeşit duygu aktarımı anlamına geliyor ve özellikle anne-çoçuk arasında yoğun bir şekilde görülüyor. Regülasyon ise bu akıştaki duyguları düzenleyerek kontrol etmeye deniyor.
Duygu transferinin kökleri aslında kendi çocukluğumuza kadar gidiyor ve ileri nesillere doğru devam ediyormuş. Geçmişten getirdiğimiz izlerin bizim halihazırdaki davranışlarımızı etkilemesi gibi, bizim duygularımızın da gelecek nesilleri etkileyebileceğini öğrendik.
Güzel fiillerin devamlılığını sağlamak ve kısır döngüleri kırmak için biz bu oyunu bozarız diyerek yola çıktık ve seminer notlarını sizler için derlemeyi unutmadık:
İnsan varlığındaki saklı hazineyi açıp göstermek üzere dünyaya gelir. Evvel zamandan bu yana hem çevresel faktörler hem de genler yoluyla aktarılan bu maddi ve manevi hazineler uygun ortam buldukça meydana çıkar.
Yapılan çalışmalar bu aktarım sırasında güzel davranışların ve hislerin yanı sıra travmatik denebilecek his ve tetikleyici duyguların da yine genler vasıtası ile nesilden nesile geçebileceğini göstermiştir.
Evet doğru duydunuz belki de siz doğmadan önce aile büyüklerinizden birinin yaşadığı belirsiz bir olay sizin şu anki hayatınızı iyi ya da kötü bir şekilde etkiliyor olabilir.
Bazı şeyler sizi gereğinden fazla üzüyor, korkutuyor, sinirlendiriyor olabilir.
Peki şimdi ne yapacağız?
- Kendi duygumuzu tanımaya çalışacağız.
- Hangi durumda hangi duyguyu yaşadığımızı anlamaya ve duygu dünyamızı dalgalandıran şeyleri bulmaya gayret edeceğiz.
- Yaşadığımız olaylarla ilgili iyi veya kötü anahtar duyguları tespit edeceğiz.
- Yaşadığımız olumsuz duygunun kaynağında geçmişten gelen bir aktarım farkedersek, bu aktarımı kendimize ait olmayan bir elbiseymişçesine üzerimizden çıkarabilir ve bunu taşımak zorunda değilim diyebiliriz.
Unutmayalım!
Davranışlarımızın altında epigenetik sebeplere bağlı köklerin olması bu davranışları kötü yapmaz ya da davranışları bize ait olmaktan çıkarmaz.
Kendi irademizle ortaya koyduğumuz bu davranışları iyiye ve güzele doğru kullanmak bizim elimizde.
Gelin ayrık otlarından kurtulalım ve güçlenen köklerimiz sayesinde hal ve hareketlerimizde geçmişe yaslanmanın güvenini hissedelim!
Yorumlar