Âb-ı Hayat

Sefer Mi, Zafer Mİ?

0

Enes b. Mâlik”in naklettiğine göre, Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
“Birinizin elinde bir hurma fidanı varken kıyamet kopuyor olsa bile derhâl onu diksin!” (İbn Hanbel, III, 184)

Aleyhisselâtü vesselâm Efendimiz, bir Müslümanın emek ve gayret noktasında nasıl davranması gerektiğini çok güzel bir buyruğuyla anlatıyor bizlere: Elinden geleni yapmak; gayret ve çabada sınır tanımamak.

İnsan her durum ve her şartta elinden geleni ortaya koymakla sorumludur. Faydalı işler yapmak, insanlığa yarar sağlamak noktasındaki çabasını her an devam ettirmelidir. Bunu yaparken de temelde daima Allah’ın rızasını bulundurmalıdır. Yaptığı salih amelleri son saniyede bile devam ettirme çabasında olmalıdır. “Bu saatten sonra yapsam ne olur ?” düşüncesiyle değil hayatta olduğumuz her dakika hala ortaya bir emek koymak için vaktin var olduğunun bilincinde olmalıdır.

İnsan çabuk ümitsizliğe düşebilen bir varlıktır, şeytanın da insanı düşürmek istediği nokta ümitsizliktir zaten. Fakat biliriz ki mümin ümitsizliğe kapılmamalı, tüm beklentilerin bittiği anda dahi umudunu yitirmemelidir. İnsanı ayakta tutan, yaptığı işlerdeki gayretinin devamını sağlayan içindeki inanç ve umuttur. İnsan için en büyük kayıp, ümidini kaybetmesidir. Bir bilge, “Yangında her şeyimi kaybettim.” diyen kişiye, “Ben de sandım ki ümidini kaybetmişsin. Ümit ile her şeyi kazanabilirsin, ama kork ki ümidin giderse asıl o zaman bitersin.” diyerek ümidin insan için ne kadar büyük bir motivasyon kaynağı olduğunu ifade etmiştir.

Mümin için hiçbir vakit, hiçbir adım geç değildir; her seferinde yapılabilecek yeni bir şey vardır. Mühim olan vakti geçenlere takılmadan o an için elinden ne gelebiliyorsa ona odaklanıp yapmaktır.

Yarın kıyametin kopacağını bilsek bile fidanı dikmemiz noktasındaki tavsiye aslında niyetimizi önü açık şekilde almamız gerektiğini de ifade eder. İşin sonucuna değil o ana odaklanmamız istenir. Sen niyetini güzel al, elinden geleni yap, sebeplere takılma, şartları bahane etme, yeter ki ortaya bir çaba koy ve sonucu Allah’a bırak. Çünkü Müslümanlar olarak bizlere tembellik ve sorumluluklarımızı ertelemek yakışmaz ve dahi şartları bahane edip kenara çekilmek hiç yakışmaz.

İslamın fertleri olarak bizleri şartlar değil, kendi yaptıklarımız alakadar etmelidir. Şartlar nasıl olursa olsun her zaman mutlaka üzerimize düşen, ufak da olsa yapabileceklerimiz vardır. Dünya bu kadar sıkıntı içinde olsa bile bizim yapmamız gerekenler vardır. Biz bu sorumluluklarımızın bilincinde hareket ederiz. Daha fazla insana ulaşma adına, daha fazla hayrı yayma adına, iyiliği adım adım insanlara ulaştırma adına bir gayret içerisine gireriz. Zaferden değil, seferden sorumlu olduğumuzu biliriz. Netice hesabı yapmayız. Ekeriz tohumu toprağa, mahsül hesabına da takılmadan Allah’a havale eder, işimize bakarız. Zira ancak böyle olduğunda işler gerçekten Müslüman ahlakına uygun yürümüş olur.

Edirne İncisi Selimiye Camii

Önceki içerik

Sadeddin Efendi Çeşme ve Sebili

Sonraki içerik

Yorumlar

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir