Her günah kalbe bir karartı, her iyi amel de kalbe bir nûr, bir pırıltı verir. Kalp aynamızın üstüne çökmüş bu kara lekeleri birer nûra dönüştürmek Allahu Teâla ile aramızda olan perdelerin kalkmasına vesile olur.
Kalp, süflî alem olan dünyaya meylettiği müddetçe pas tutar. Tövbe bu pasın ilacıdır. Tövbe ile temizlenmemiş, inat ile devam ettirilen günahlar kalbi pas tutmuş ve yansıtma özelliğini yitirmiş ayna gibi yapar. Bu aynayı tövbe ile parlak hale getirilmemiz gerekir. Tövbe ettiğimizde kabul edilmeyeceğinden şüphe etmek değil de, tövbenin şartlarına uygun olup olmadığından şüphe etmek gerekir, diyor Gazali.
Günaha tövbe edilir; günah ne kadar küçük olursa ve günahında da devamlı olmamak şartıyla, tövbe etmek de o kadar kolay olur. Allahu Teâla “Büyük günahlardan sakınırsanız, küçüklerini affederim” buyuruyor. O halde büyük günahları bilmek farzdır. Kûtü’l-Kulûb kitabının yazarı Ebû Tâlib-i Mekkî’nin eserinde bildirdiğine göre büyük günahlar on yedidir.
Bunlardan dördü kalptedir:
– Küfür
– Küçük olsa bile bir günaha devam etmek
– Allahu Teâla’nın rahmetinden ümit kesmek
– Allahu Teâla’nın mekrinden emin olmak
Dördü dildedir;
– Yalan yere şahitlik yapmak
– Kazfetmek (Bir kadını zina ile suçlamak)
– Yalan yere yemin etmek
– Sihir yapmak (bu da dil ile söylenen söz ile olur),
Üçü mide ile ilgilidir;
– Sarhoş eden herhangi bir şeyi içmek
– Yetim malı yemek
– Faiz yemek ve faiz vermek
İkisi ferc ile ilgili;
– Zina
– Livata
İkisi el ile ilgili;
– İnsan öldürmek
– Hırsızlık yapmak
Biri ayak ile ilgili;
– Bu da savaşta düşmandan kaçmak
Biri de vücut ile ilgili;
– O da anne baba hakkıdır.
Tövbenin esası, pişmanlık neticesinde gelen bir iradedir. Pişmanlığın alameti günahı aklına geldiğinde onu işlemiş olmaktan dolayı üzülmek, hasret çekmek, keşke yapmasaydım demek, ağlamak ve yalvarmak üzere olmaktır. Çünkü günah sebebi ile kalbe yerleşen karartı ve paslar, üzüntü ateşinden başka bir şey ile temizlenmez. Bu yanma esnasında kalp saflaşmaya ve incelmeye başlar.
Kişi pişmanlıktan doğan iradeyle hayatını idame ettirmek için bütün günahları terk etmeye başlayıp üzerine farz olan ibadetlerin îfâsı ile meşgul olur. Geleceğe yönelik olarak ömrünün sununa kadar böyle olacağına azmederek gayrette bulunur.
Hz. Aişe Annemiz (r.a) ” Günahı çok olup onları affettirecek kadar iyi ameli olmayan bir kulun, Allahu Teâla kalbine bir üzüntü bir sıkıntı verir ve bu ona bu kefaret olur.” buyuruyor.
Velhasıl Rabbimiz kalp aynasını parlak hale getirebilmenin yolunu hep açık tutuyor hem de ayrıntıları ile tarif ediyor. Kendi iradesi ile tövbeye yönelmezse de Rabbi onu bir şekilde temizlemeyi murat ettiğinde kişi açık olan sebeplere yapışmazsa bile onu affedecek sebepleri yaratıyor. Peygamber Efendimiz (s.a.s) “Gizli bir günah işleyince, arkasından gizli olarak iyi bir amel yap, günaha kefaret olsun. Âşikâre günah işleyince, iyiliği de âşikâre yap.“
Tövbe demek, yolunu şaşırmışın tekrar yola gelmesi demektir. Vesselam.
istikameti hayır olanlardan olmak için tövbeye kuşağına sarılmak.
Hz.Aişe Annemizin sözü bendenizi çok etkiledi.Rabbimiz kulkarını ne kadar çok seviyor.Onu affetmek için yeni sebepler yaratıyor.Allah razı olsun kardeşim.Bize bu değerli bilgileri sunduğunuz için