“Bir şey verilmesi seni ferahlatıyor ve bir şeyden men edilmek üzüp daraltıyor oldukça bu durum senin henüz çocukluk mahallinde olduğunu sabit eder ve kullukta sadık olmayışını gösteren bir işarettir.” (Hikem-i Atâiyye, 151. Hikmet)
Hakk’ın muradını kendi arzularına tercih edenler; istediğine kavuşunca çok sevinen, oyuncağı elinden alınınca ağlayıp mızmızlanan çocuk gibi olmazlar. Atâullah el-İskenderî Hazretleri böyle olmak henüz çocukluktan kurtulamadığını gösterir diyerek mümine yakışan hali nazarlarımıza veriyor. Ve kullukta sadakatin, kendi isteklerimizin meşguliyetiyle değil, O’nun rızasını gözetip arayarak ve O’nun taksimatından razı olmakla mümkün olabileceğine işaret ediyor.
Atâullah el-İskenderî, sadıkların halinden bahsettikten sonra, sadakatle yola devam etmenin müjdeli neticesiyle devam ediyor:
“Bir kabahat işlediğinde bu günah seni istikamet üzere yürümekten men etmesin, bu senin bazı şeyleri anlaman için takdir edilmiş son günah da olabilir.” (Hikem-i Atâiyye 152. Hikmet)
Burada takdir edilmiş son günahı iki şekilde anlayabiliriz. İlk olarak; belki bu günahtan sonra ölüm sana erişecek. Sen bunu önemsemez, tövbeyi ertelersen tövbe edemeden gitmiş olursun.
Bir diğer mânâ da, önceki yazıda bahsi geçtiği vech ile belki sen övüldüğünde şımaran bir insandın da bir kabahat işlemekle başın öne eğildi, nefsin aczini anlayıp bu vesileyle idrak edecek ve bu senin için takdir edilmiş son günah olacak. Buradan başka bir mertebeye sıçrayacaksın.
Kuyu kazılırken derinlere indikçe üstteki molozlar atılır ve son bir kazmayla bir anda su çıkıverir. Bir günah işlese de istikamet üzere niyet ve gayretten asla vazgeçmeyip daima tevbe eden bir insan, Allah’ın inayetiyle fıtratındaki ab-ı hayata kavuşur diye müjde veriyor alimler. Müşahadeler, mücahedeler nisbetindedir.
Velhasıl kabahat etmek, bizi sadıkların yolundan ayırmasın. Efendimiz, kötü bir iş yapıldığında hemen arkasından iyi bir iş yapmayı tavsiye ediyor çünkü bu bir çaba ve tövbedir. Ve tövbe hadiste geçtiği şekliyle her sıkıntıdan kurtuluştur:
“Bir kimse istiğfârı dilinden düşürmezse, Allah Teâlâ ona her darlıktan bir çıkış, her üzüntüden bir kurtuluş yolu gösterir ve ona ummadığı yerden rızık verir.” (Ebû Dâvûd, Vitir, 26/1518; İbn-i Mâce, Edeb, 57)
Yorumlar