Âb-ı Hayat

Temekkün

0

Amellerde güzellik, hallerde güzelliğin neticesidir; hallerin güzelliği de kalplere nazil olan makamlarla erişilen temekkünün semeresidir.” (Hikem-i Atâyiye 49. Hikmet )

Hallere, amellere, ahlaka daima yansıyan bu güzelliğin sebebi olan temekkün ne anlama geliyor, mânâsını âlim ve ariflerin tarifleriyle inceleyelim.

Sözlük anlamı, “yerleşmek, mekan tutmak ve sultan yanında rütbe sahibi olmak” şeklinde olan temekkün bazı eserlerde telvin ile birlikte geçer. Telvin, müridin halinin daha düşük veya yüksek bir hâle değişebilmesidir. Temekkün ise müridin nefsanî kayıtlardan yani nefsin esiri olarak yaşamaktan kurtulmasıdır. Bu hâlin ona yerleşmesidir. Hakikat ehlinin sıfatıdır.

Hz. Mevlana der ki: “İnsanlar bedenlerine ait olduklarını zannederler. Bu zan onları aldatır. Çünkü mücahede etmedikçe bu hâl onlara açık seçik görünmeyecektir. Onları bu dünyada uyandıracak bilgi ise ancak zühd ve rûhî çaba ile elde edilir. Gazi, şehadet yolunda ve harp meydanında koşar lakin aşk şehidinin kendisinden efdal bulunduğundan habersizdir.

Hz. Abdülkadir-i Geylani’nin Fethu’r-Rabbani adlı eserinde şöyle geçer:

Oğlum himmetin (gayretin) kadar alırsın. Kalbinle Allah’ın dışındakilerden uzaklaş ki Allah’a yaklaşasın. Kendinden ve insanlardan vazgeçerek öl ki seninle Rabbin arasındaki engeller perdeler kaldırılsın. Birisi “Nasıl öleyim?” dedi, o da şöyle cevap verdi: Nefsine, hevana, tabiatına, alışkanlıklarına uymaktan; insanlara ve sebeplere takılmaktan vazgeç. Kalbinde onlardan ümidini kes. Onları Allah’a ortak koşmayı, Allah’tan gayrısını istemeyi bırak. Bütün amellerini nimetlere konmak için değil, Allah rızası için yap. Allah’ın kazasına ve tasarruflarına rıza göster. Bunu yaptığın zaman kendinden vazgeçerek ölmüş ve O’nunla yeniden dirilmiş olursun.

Rûhu’l-Beyan’da “Kalpler ancak Allah’ı anmakla mutmain olur.” ayetinin tefsirinde temekkünden bahsedilir:

Nefis Allah’ın marifeti ve zikri ile itminan makamına ulaştığında o nefsin sahibi süflî, beşerî vasıflarına dönmekten emin olarak temkin makamına ulaşır. Çünkü fenaya eren kimse kendi vasıflarına geri çevrilmez. Temekkün üzere olan kimse nefs-i emmare makamına düşmekten kurtulur. “Ey yakîn nuru ile aydınlanarak Allah’a dönen nefis! Rıza halinde Rabbine dön!” Allah’tan razı olmak ancak Allah’ın senden razı olmasından sonra mümkündür. Nitekim âyet-i kerimede “Allah Tealâ onlardan razı olmuştur, onlar da Allah’tan razı.” şekliyle gelmiştir.  Benimle ve sıfatlarımla bâki olan seçkin kullarımın arasına katıl. Kendi zâtından ve enâniyetinden fâni olduğun için cennetime, Zâtımın cennetine gir.

Rüyalar: Sembollerin Dili

Önceki içerik

Usta Eller

Sonraki içerik

Yorumlar

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir