Kültürel

Zihin Gücü

8

1950. Sıcak bir yaz sabahı. Reefer tipi gemimizi, başımıza geleceklerden habersiz İskoçya Aberdeen Limanı’na demirlemiştik. Mürettebatın hepsi konteynerleri boşaltmakla meşguldü. Herkes gemiyi bir an evvel boşaltıp geriye dönmenin telaşındaydı. Yol uzundu. Bir ara denizcilerden birisi “Unuttuğumuz bir şey  kaldı mı?” diye sordu. Soğuk hava deposunda kalan var mı diye bakmaya indiğimde hayatımın dönüşü olmayan sonuna merhaba dediğimden habersizdim.

İçerde kimse kaldı mı diye anlamaya çalıştığım esnada soğuk hava deposunun kapısı geminin sallantısından dolayı birden üstüme kapandı. O an gözlerimin büyüdüğünü, nabzımın hızlandığını fark ettim. “Ne yapacağım!?” sorusu ile baş başaydım. Sahi ne yapacaktım?

Belki birileri sesimi duyarsa çıkarım umudu ile bağırmaya başladım. Deponun çelik duvarlarını yumruklayarak var gücümle bağırıyordum. İMDAAT! Ses tellerimin acısından yutkunmak bile zorlaşmıştı. Anlamıştım, beni duyan kimse yoktu.

Bir dakika, belki çakı ile kapıyı açabilirim. Bu arada hava çok soğuk. Üşüyorum. Hay aksi! kapı içerden açılmıyor.

Hayatımda ilk defa çaresizlikten ağlıyordum. Kapana sıkışmıştım. Depo, ağzına kadar konserve ile dolu, evet açlıktan ölmeyeceğim kesin. Ya soğuk? İliklerime işlemeye başlamıştı bile. Kapımı açmayan çakım ile duvarları kazımaya başladım.

Gönlünü kırdığım karım, çok zamandır görmediğim annem… Yarım bıraktığım tüm her şey gözümün önünden kayıp gidiyordu. Ben elimden gelen tek şeyi yapıyor, ölümümü çelik duvarlara kazıyordum.

Ellerimin uyuştuğunu hissediyorum. Evet, burnum dondu. Sanki nabzım da düşüyor. Çok üşüyorum. Buz gibi hava sanki bıçakla kesiyor etimi. Göz kapaklarımın kapanmasına engel olamıyorum. Ve ışık kayboluyor gözlerimden.

Cesedimi bulduklarında herkesle birlikte ben de şaşırıyorum. Deponun duvarlarına kazıdığım ölümü, aslında zihnimde kendimin yazdığını fark ediyorum. Çünkü soğuk hava deposu, İskoçya’ya indirdiğimiz eşyalardan sonra çalıştırılmamış ve deponun sıcaklığı 19 derece imiş. Donarak ölmemişim. Donduğumu sandığım için ölmüşüm.

“İnsanların istediklerini elde edememelerinin tek sebebi, olmasını istedikleri şeyler yerine, olmasını istemedikleri şeyler üzerine düşünüyor olmalarıdır.” diyorlardı bir filmde. Öyle ya insan düşünceleri ile kendisini tedavi de edebilir hasta da edebilir. Ya da benim gibi öldüredebilir. Görmüş olduk.

Rukiye Ersoy
Her şey hikayeyken bizde kendi hikayemizin peşine düşmüş bir yolcuyuz.

Dolap, Niçin İnilersin?

Sonraki içerik

8 Yorum

  1. Çok güzel kurgulanmış bir hikaye. Heyecanla okudum. Resim de ayrı bir açıdan hayata bakış. Başarılarının devamını dilerim.

    1. teşekkür ediyorum. teveccühünüz. 🙂

  2. Olmasını istediğim şeyleri düşüncem inşlh bundan sonra.

    1. Aslında hayatta ki tüm soruların cevapları bizde var. Ama zorlaştıran yine malesef çok acı ki kendimiziz. 🙂

  3. Düşünce gücü insana bahşedilmiş ne muhteşem hazine …

    1. Hazinelerimizi doğru yerde, doğru şekilde kullanmak lazım. 🙂

  4. Çok sürükleyici bir yazı resim ve yazı bir butun olmuş ellerine emeğine sağlık ❤️

    1. teveccühünüz. 🙂

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir