Güncel

Ağaç Halkaları, Yüz Çizgileri

0

Nihayet oraya geldiklerinde vaktiyle yaptıklarından dolayı kulakları, gözleri ve derileri onların aleyhine şahitlik eder. Derilerine, “Niçin aleyhimize şahitlik ettiniz?” diye sorarlar. “Her şeyi konuşturan Allah bizi de konuşturdu” derler. (Fussilet, 41/20-21)

Ağaç gövdesinin gelişimi sırasında oluşan iç içe geçmiş yıl halkaları, geçmişte yaşanmış birçok doğa olayının kesin tarihinin belirlenmesi ve aydınlatılması açısından önemli bilgiler taşır.

Diğer bilim disiplinleri, araştırma alanlarına göre pek çok veriye ulaşabilmek için ağaç halkalarını inceleyen bir bilim dalı olarak dendrokronoloji biliminden yararlanır. Mesela, iklim bilimciler dendrokronolojiyi kullanarak, geçmiş yıllardaki sıcaklık ve yağış verilerine ulaşabilirler. Hatta yapılan araştırmalarda; yangın, kuraklık, volkanik faaliyetler gibi doğa olaylarının halka kalınlıklarına, şekillerinde ve renklerinde değişikliklere sebebiyet verdiği görülmüştür.

Bir ağacın halkalarının diğer ağaçlarla olan komşuluk ilişkilerini anlamak için ağacın deniz seviyesinden yüksekliği, toprak yapısı ve genetik yapısı gibi faktörlerin etkisini de göz önünde bulundurarak ağacın yaşamı boyunca maruz kaldığı çevresel şartları, elde edilen verilerle yaklaşık olarak kestirmek mümkündür.

Dairesel büyüme ve büyüme halkaları ile veri toplanabilme özelliği, insanlarda ve diğer bazı canlılarda diş minesinde de görülmektedir. Diş minesi mikroskop altında incelendiğinde onda da ağaç halkalarına benzeyen halkaların dalgalar halinde büyüdüğü görülür.

Vücutta mine içeren yapılar kemikler ve dişlerdir. Bilim insanları bu iki ayrı yapının yeni mine hücrelerinin büyümesini nasıl koordine ettiğini çeşitli incelemeler yaparak anlayabilirler. Bu araştırmalar sonucunda, ön beynin altında yer alan bazı bezlerin ve bazı organların çalışmasını düzenlemekle görevli olan hipotalamusun bu koordine işleminden sorumlu olduğunu söylemişlerdir. Hatta hipotalamusun bu hücrelerden daha fazlasını yapma zamanı geldiğinde, kemiklerdeki ve dişlerdeki mine büyümesini senkronize eden bir zaman tutma mekanizmasına sahip olduğunu öne sürmüşlerdir.

Arkeolojik kazı çalışmalarından çıkarılan kemik ve diş fosillerindeki minelerin büyüme halkaları incelenerek, ait olduğu canlının hangi tarihte yaşadığı tespit edilir. Ayrıca bu çalışmayla yaşam süresince karşılaşılan olaylar hakkında da bilgiye ulaşmak mümkündür. Örneğin, bilim insanları fillerin fosilleşmiş dişlerini inceleyerek, bu hayvanların yaşamları sırasında meydana gelen önemli olaylar hakkında birçok veriyi toplayabilmektedir. Bunun nedeni, hayvanın ne kadar stresli olduğuna bağlı olarak minelerde oluşan büyüme halkalarının artması veya azalmasıdır.

Ağaç halkaları ve diş minesindeki halkalarda olduğu gibi insanın dış görünümü, yüz ve el çizgileri gibi fizyolojik özellikleri de böyle bilgiler için kaynak teşkil eder. Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretleri insanı bu yönüyle de inceleyen hatta ahlaki yapısını fiziksel yapısından okuyan fizyonomi ilmini, 1756 yılında yazdığı Marifetname isimli eserinde kıyafet ilmi olarak adlandırmıştır.

Daha sonra Johann Caspar Lavater (1797) insanın dışsal ve içsel, görünen dış yönü ile gizli içeriğinin benzeşmesinin veya tekabüliyetinin bilgisi veya bilimi olan bu alanı physiognomi olarak tanımlar.

İslam dünyasında ilm-i kıyafet, ilm-i sima veya ilm-i firaset gibi isimler altında incelenen bu saha insan bedeninden onun aklı, ruhu, duyguları, geçmişi, geleceği, karakteri, hayatı, sağlığı gibi birçok konuda çıkarımlar yapmayı sağlayan kadim bir ilim olarak bilinir. İnsanların bedensel özelliklerinden hareketle, kişilikleri hakkında bilgi vermeyi hedefler.

Aklıma hemen şu soru geliyor. Acaba, ilk defa gördüğümüz birine  karşı, bir kaç saniye içerisinde edindiğimiz izlenimlerde yüz çizgilerin ne derece etkisi vardır?

İki kaş arasındaki dik çizgiler nazik biri olduğumuzu belki de tepkili biri olduğumuzu anlatıyor, alnımızdaki yatay çizgiler endişeli biri olduğumuzu gösteriyor, belki de dikkat etmediğimiz çizgiler sağlığımızdan bize haber veriyor olabilir. Belki de insanın yüz çizgilerinin kırklı yaşlarda oturmasının ruhi olgunluğa da ortalama olarak bu yaşlarda erişiliyor olmasıyla gerçekten bir ilgisi vardır. Kim bilir!

 

Zeynep Tanyeri
1979 senesinde Bingöl'de doğdu. Uzun yıllardır İstanbul'da yaşamakta evli ve iki çocuk annesidir. Üniversite eğitimini Çevre Mühendisliği bölümünde, Aksaray Üniversitesinde tamamladıktan sonra, Bahçeşehir Üniversitesinde Mühendislik Yönetimi üzerine Yüksek Lisans eğitimini tamamladı. Bazı özel eğitim kurumlarında, çevresel açıdan yaşam döngüsü değerlendirme ve post prodüksiyon eğitim sertifikaları aldı. Yaklaşık 15 senedir bir kamu kuruluşunda çevre yönetimi üzerine çalışmalar yürütmekte ve sıfır atık uygulama çalışmaları yapmaktadır. Ödüllü, bayat ekmeklerin değerlendirilmesi, kurumsal süreçlerin yaşam döngüsü değerlendirilmesi projelerinde çalıştı.

    Son Kuşlar

    Önceki içerik

    Vech-i Baki

    Sonraki içerik

    Yorumlar

    Yorum Yaz

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir