Edebi-Tarihi

Bağdat Kalesine Şanlı Sancağı Diken Yiğit..

2

Bu yazımda siz değerli okuyucularımıza,  yüzlerce yıl Türk ordusunun ayrılmaz bir parçası olan ve katıldığı tüm savaşlarda askerin fetih ruhunu güçlendiren, canlı yapısıyla askerlerin moralini daima yüksek tutan “Mehter Teşkilatı”ndan ve çoğumuzun en az bir defa dinlemiş olduğu “Genç Osman Marşı”nın hikayesinden kısaca bahsetmek istiyorum.

Mehterin tarihi, milattan önceki yıllara ve hatta Türkistan (Orta Asya) zamanlarına dayanmaktadır. Çin kaynaklarında M.Ö II. Yüzyılda Türkistan’dan getirtilmiş olan çalgı aletleriyle müzik gruplarının kurulduğu anlatılır.

On sekizinci asırda Mehter (Levni’nin minyatürü)

Osmanlı Devleti’nde ise mehter geleneği Osman Gazi devrinde başlamış ve hem savaşlarda hem de devlet törenlerinde çalgı grubu şeklinde kullanılmıştır. Tarihi belgeler incelendiğinde Fatih Sultan Mehmet döneminde mehter konusunda büyük bir ilerleme olduğunu görürüz. Zamanla devlet toprakları genişledikçe mehterhane de imparatorluğun pek çok yerine kurulup geliştirilmiştir. 1826 senesinde padişah II. Mahmut döneminde yeniçeri ocağının kapatılmasıyla orduya bağlı olan mehterhane de kapatılarak “binlerce yıllık gelenek” bir anda sona ermiştir. II. Mahmut mehter takımının yerine  “Mızıka-i Hümâyun” isimli Avrupa bandolarının neredeyse aynısı olan, “saray bando okulunu” açtırmıştır. İlerleyen yazılarımızda mehter teşkilatının tarihçesini  detaylı bir şekilde ele alacağımızın notunu buraya ekleyelim ve  bu kısa bilgiden sonra dilerseniz Genç Osman Marşı’nın hikayesine geçelim.

Şahsiyeti ve yaptığı icraatlar ile dikkat çeken Osmanlı padişahı 4. Murat, Bağdat’ı işgal eden Safevilerle hesaplaşmak için Bağdat seferine çıkmaya karar verir. Hazırlıkların tamamlanmasının ardından yola koyulan Osmanlı ordusu altı aylık yürüyüşten sonra Bağdat’a gelerek kaleyi muhasara altına alır ve 40 gün süren kuşatmanın ardından şehri 1638’de fetheder. Böylece Bağdat 14 sene sonra yeniden Osmanlı idaresine girmiş olur.

Rivayet olunur ki 4. Murat’ın Bağdat Seferi için hareket eden ordusu Aksaray’a gelince orduyu hümayuna katılmak isteyenler varsa gelsin yazılsın diye ilan edilir. Bu arada, Genç Osman da orduya yazılmak için müracaat eder, fakat yaşının küçüklüğü dolayısıyla orduya alınmaz. Kısa zamanda toplanan ordu Bağdat’a doğru yol alır. Genç Osman da gizlice orduya katılır. Bir süre sonra ordu teftiş edilirken onlarca palabıyıklı yiğit arasında bu bıyıkları yeni terlemiş Genç Osman hemen fark edilir. 4. Murad Han, “emrimi dinlemeyen bu gençte kimdir? Çabuk huzuruma gelsin” der. Ve sultanın huzurundaki olay şöyle anlatılır;

“Osman otağ içre el pençe divan,
Gök gibi gürledi Sultan Murad Han,
Bre bilmez misin eyledik ferman
Şol Bağdat üstüne sefer olanda
Gönüllü olanlar bıyık burmalı
O bıyık üstünde tarak durmalı ”

Genç Osman başı önünde mahcup bir şekilde sultanı dinler. Sultanın sözleri bitince cebinden şimşir tarağını hızlıca çıkarır ve dudağının üzerine saplar.

“Gündüz gece gönlü ayık sultanım,
Bin Bağdat şehrine layık sultanım,
İşte tarak işte bıyık sultanım,
Ölürüm ben size keder olanda.”

Bu cesareti üzerine Sultan, Genç Osman’ı gönüllülerin serdarı yapar. Kuşatmanın sonlarına doğru çetin geçen vuruşmalardan sonra Genç Osman, Sancağı Şerifi kaptığı gibi Bağdat Kalesi’nin en ince noktasına diker. Bu sırada birçok ok darbesi alır ve kelime-i şahadet getirerek olduğu yerde şehit düşer.
Bu olay üzerine ordu yasa boğulur. Anadolu’da ve yeniçeri askerleri içinde birçok şair bu olay üzerine türküler yakar, ağıtlar söyler.

Aydın yöresinden Osman Şevki Uludağ tarafından derlenmiş, Muzaffer Sarısözen tarafından notaya alınan türkünün sözleri ise şöyledir.

Of of Genç Osman dediğin bir küçük uşak
Beline bağlamış ibrişim kuşak of of.

Aman askerin içinde birinci uşak
Allah Allah deyip geçer Genç Osman of of.

Of of Genç Osman dediğin bir küçük aslan
Bağdat`ın içime girilmez yastan of of.

Aman her ana doğurmaz böyle bir aslan
Allah Allah deyip geçer Genç Osman of of.

Of of Bağdat`ın kapısını Genç Osman açtı
Düşmanın cümlesi önünden kaçtı of of.

Aman kelle koltuğunda üç gün savaştı
Allah Allah deyip geçer Genç Osman of of.

Fatima
"Gurbet eli bizim için yaptılar. Çatısını pek muntazam çattılar. Ölüm ile ayrılığı tarttılar. Elli dirhem fazla geldi ayrılık”.

    Kudüs Aşktır

    Önceki içerik

    Medresetü’l-Hattâtîn

    Sonraki içerik

    2 Yorum

    1. Harika , süper
      Bu ve benzerî mevzuları derc eden yazılarınızın devamını ve de z kuşağının okuyacağı ( daha fazla ) linklerde paylaşmanızı dilerim.Allah muvaffak eylesin.
      Kös, davul, nakkāre, zurna, boru, zil ve çevgân
      Nevbet-i şâdiyânî, nakkāre-i şâdmânî’ye girdik hemân🙂
      Allah Allaaah, celîlü’l-cebbâr, muînü’s-settâr, hâliku’l-leyli ve’n-nehâr, lâ yezâl, zü’l-celâl.
      Birdir Allah, O’nun birliğine, resûl-i enbiyâ peygamberimiz cenâb-ı Ahmed-i Mahmûd-ı Muhammed Mustafâ, âl-i evlâd-ı resûl-i müctebâ imdâd-ı rûhâniyyetine, pîrân, mürşidân, âşıkān, vâsılîn, hamele-i Kur’ân, güzeştegân, ehl-i îmân ervâhına, avn ü inâyetine.. .

      1. Sokağımıza hoş geldiniz İbrahim Bey.
        Yorumlarınız bizler için çok kıymetli. Devam eden yazılarda inşallah daha detaylı anlatmaya çalışacağım Mehter Teşkilatını.
        Sosyal mecralarda sokağımızın kıymetli yazarlarının yazılarını tanıtmaya gayret ediyoruz. Sizlerin sayesinde daha fazla okura ulaşıyoruz.

        Dikkatli takibiniz ve yorumunuz için tekrar teşekkür ediyorum.

    Yorum Yaz

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir