Burası gözü kapalı şehadete koşanların diyarı. Her bir karış toprağa vatan diyenlerin diyarı. Burası doğu, burası batı, burası vatan. Burası “kim’lik”.
Vur Pençe-i Âli’deki şemşir aşkına
Gülbang-ı âsmânı tutan pir aşkına
Unutturmaya çalışsalar da hicranlı ve bir o kadarda şanlı tarihimizi; unutma çocuk!
Çanakkale’ye geçilmez damgasını vuran şanlı ordumuz, 1916 yılı Nisan ayında, aynı destanı kızgın çöllerin göbeğinde; Fırat ve Dicle nehirlerinin arasındaki Kut Şehri’nde de yazdı.
Bizde Halil Kut Paşalar tükenmez. Bizde Erenler bitmez.
Her doğan, Niğdeli Ömer’dir, Giresunlu Eren’dir, Hataylı Ferhat’tır, Elazığlı Fethi’dir, Karabük’lü Aybüke veya Çerkes Hasan’dır.
Kara yağız delikanlılar, buğday saçlı çocuklara devretti sancağı. Zaman da değişir, simalar da, şehirler de. Ama ruh hep aynı ruhtur.
Yahya Kemal’in dediği gibi bu ruh, bulgur pilavı ve Mesnevi’de saklıdır.
Bu topraklarda doğan, büyüyen, bu topraklarda ağlayan, gülen her vatan evladı Mehmet’tir, Mehmetçik’tir. Kutlu sevdanın gönüllü neferleridir. Asker yolu gözleyenlerin gözleri nurludur. Analar boşuna kınalamadı kuzularını. Boşuna beşik başında ninniler söylenmedi. Uyusun da büyüsün, büyüsün de küffara karabasan olsun…
Gelincik gibi doğarlar. Kardelen gibi düşerler toprağın bağrına. Düştükleri yer bize vatandır, bize bayraktır. Gölgesinin altında aldığımız bir nefes hayattır.
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü
Bizde Erenler tükenmez. Yaş fark etmez. Kültür fark etmez. Irak, yakın fark etmez. Bizde Erenler tükenmez.
Sayılmayız parmak ile tükenmeyiz kırmak ile hey canım.
İyi ki varsın Eren…hayat dolu bir söz, hiç eskimeyen. Elinize emeğinize sağlık.
“İyi ki varsın Eren” bize sanki tekrar cansuyu oldu. Unuttuğumuz ne varsa hatırlamak için bir kıvılcım oldu.
[…] R.T. Sümbül […]