Sosyal

Çocukluğa İnmek

1

Psikoterapi; bireyin duygu ve davranışlarını, zihinsel süreçlerini ve problemlerini anlamak ve bunları çözümlemek için uygulanan sistematik bir yöntemdir.

Psikoterapi yöntem ve teknikleri çok çeşitlidir. Dünya genelinde yaklaşık dört yüz farklı teknik kullanıldığı kaydedilmiştir. Türkiye’de bu alanda çalışan meslektaşlarımızın aldığı eğitimler genellikle dünya genelinde kullanılan tekniklerle aynıdır. Bu alanda çalışanlar, söz konusu eğitimleri alarak bu mesleğe başlamaktadır. Fakat psikoterapi tekniklerinin uygulandığı her birey biriciktir. Bu nedenle, her insan farklı bir yolculuk yapar, farklı bir zaman diliminde ve farklı bir sürede yol alır. Psikoterapide temel amaç, kişilerin ihtiyaçlarını belirleyip bu ihtiyaçlara karşılık vererek onları iyilik ve esenlik haline getirmeye rehberlik etmektir. Bu amaçla alanda çalışan arkadaşlarımız, kendi yetenekleri ve tecrübeleri doğrultusunda bu hizmeti sunmaktadırlar. Bu işi yapan bireylerin, danışanların psikoterapi süreçlerinin sıhhati açısından, kendi terapi süreçlerinden geçmeleri de beklenmektedir. Kendi bireysel süreçlerini çalışan terapistlerin danışanlarına daha faydalı olacağı düşünülmektedir. Bu meslekte çalışan bireylerin kendi hikayelerinin detaylarını fark etmeleri ve çözümlemeleri, danışanlarına hizmet verirken yapacakları aktarımları daha aza indirmektedir.

Birçok terapi yönteminde çocukluk anılarına inmek önemli ve gereklidir. Çocukluğa inmeden önce, 3-4 seans boyunca bireyin hikayesi detaylı bir şekilde alınmalıdır. Yani, bireysel terapilerde çocukluktan önce anne-baba hikayelerini dinlemek ve bilmek, kişiyi tanıma konusunda gereklidir. Çocukluk dönemleri, 0-3 yaş, 3-6 yaş, 7-13 yaş şeklinde dönemlere ayrılarak incelenmelidir. Bu dönemlerde neler olmuş, neler yaşanmış, anılar, travmalar terapist-danışan ilişkisinde detaylı olarak konuşulmalıdır. Seansa gelen bireyin her yılını detaylı bir şekilde incelemek, önemli meselelerin detaylarda gizlenmiş olabileceğinden dolayı gereklidir. İnsan denen varlık mükemmel yaratılmıştır ve her süreci sistematik olarak kaydederek yaşar. Bu kayıtlar beyninde işlenir ve bedeninde kayıt olarak tutulur. İnsanın bunu kendi kendine görmesi biraz zor olabilir, fakat zaman içinde bunu görmeyi öğrenebilir.

İnsanın kendine bakabilmesi veya kendi süreçlerini görebilmesi için bir başkasına ihtiyacı vardır. Bu aslında bir arkadaş da olabilir ve birçok insana iyi gelebilir. Fakat profesyonel destek sistemli ve düzenli yapıldığı için çok işlevseldir. Sizin için çalışan birinin olması, sizin göremediklerinizi size göstermesi çok değerli bir kazançtır. Bu hayatınızı kolaylaştırır.

Terapi sürecinde en önemli mesele, tekrar eden davranışlarınızı fark etmektir. Yani, döngülerinizi görmektir. Bu döngülerin ilk temelleri bebeklik ve çocukluk dönemlerinde atıldığı için, oraya bakmadan süreç ilerlemez. Örneğin, inşa edilen evin temellerinin sağlam olması gibi, sağlam olan ev depremde zarar görmez ve siz gece rahat uyuyabilirsiniz. Evin temellerini kontrol etmek, danışan ve terapistin birlikte seanslarda yaptığı keyifli bir keşif yolculuğudur.

Bu yolculukta, danışan çocuklukta kullandığı yolları ve yöntemleri, yetişkinlik yaşantısında işlevsel olmadığı halde hala kullandığını fark eder. Seansların amacı da budur. Bunları fark ettiğinde, temel hedefe de ulaşılmış olur. Sonra da yeni yollar ve yolaklar nasıl açılır, hayat yolculuğu nasıl yapılır onun keşfine çıkar.

Tabii ki, bu anlattığımız kadar kolay olmayabilir, hatta bazen hiç de keyifli değildir. Geçmiş yaşamımızda çok sıkıntılar çekmiş, çok zor zamanlar geçirmiş olabiliriz. Buna rağmen, terapi sürecine devam edip yeni yollar öğrenmek, döngülerini fark etmek ve yaraları sarmak insan için mucize gibi bir şeydir.

Bu yüzden terapiye yeni başlayan her bir danışana, kendi keşif yolculuklarına çıktıkları için teşekkür ederim. Çünkü insanın kendine vereceği en güzel hediye, kendi yolculuğuna çıkmaktır, diye düşünürüm. İnsan denen hazine, yaşarken kendini fark edemeyebilir. Terapi, bunu fark etmek için çok kıymetlidir. Hikâyenin, kendimizden değil, anne-babamızdan hatta dedelerimizden ve büyük nenelerimizden başladığını fark etmek bizi çok etkiler. Bir hocamızın terapistin çalışması dedektif çalışması gibidir, deyişini hatırlarım. Bütün detayları gözden geçirmek gereklidir. Bir nevi Sherlock Holmes gibi.

Atalar, anne-babalar, bebeklik yılları, çocukluk ve gençlik yılları ve dönemlerin tekrar eden davranış kalıpları netleştikten sonra danışan kendi ile daha çok çalışmaya başlar. Kendini fark eder, sorununu tespit ettikten sonra da sorunun şifası için terapist-danışan iş birliği ile süreç devam eder. Terapi süreci bittikten sonra danışanlarımız her insan gibi sorunlar yaşar, ama artık kendi davranış kalıplarını öğrendikleri için, kendi sorunlarıyla nasıl baş edeceklerini bilirler. Nasıl çözeceklerini öğrendikleri için de hayata devam ederken daha rahat ederler. Hatta belki terapi sürecinden geçtikleri için hayata bir adım önde başlamış da sayılabilirler. Ama yaşamda yolculuk bitmez, terapi sürecinden geçmek, yolculuğunu fark etmeye çalışmaktır. Yolculuk, hep devam eder.

Bana sorarsanız yaşamak demek zaten yolda olmak demektir, vesselam.

Psikoloji Bilimi Uzmanı
Nurgül Sever

 

Diyarbakır Ulu Camii

Sonraki içerik

1 Yorum

  1. Kalemine sağlık emeğine sağlık. Çok güzel yazmışsın Nurgül can ım.

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir