Deterjan tercihi ve kullanım miktarının önemli olmasının birkaç büyük nedeni var ve her durum sağlığımızı yakından ilgilendiriyor. Bu yazıda tüketici olarak neler yapabileceğimizi birlikte düşüneceğiz.
Günümüzde insanlar sağlığına olabildiğince dikkat ediyor. Gıda maddelerinden giyime, ev ürünlerinden enerjiye kadar geniş bir ürün yelpazesinde organiği ve çevreye daha az zararlı olanı kullanmak istiyor. Sebzenin, meyvenin, etin, organik üretimle elde edilmiş olmasına, giysilerde “organik pamuktan üretilmiştir” etiketine bakarak tercih yapabiliyor. Bunlarla birlikte artık çevre dostu etiketler, temizlik ürünlerinde de yavaş yavaş talep edilmeye başlandı.
Bu arz-talep ilişkisi içerinde firmalar tamamen bitkisel kökenli ham maddelerden üretilen deterjanlar yapabileceklerini, bu deterjanlarda petrol esaslı (doğada çözülmeyen, insana ve çevreye zararlı) hammaddeler olmayacağını gösterdiler. Daha önceki yıllarda parabensiz, alkolsüz, florürsüz gibi etiketler içermeyen ürünler şimdi bu etiketlerle halka sunulur hale geldi.
Yukarıdaki örnekten de anlayacağımız gibi çevre dostu üretim yapılmasının itici gücü ancak tüketici tercihleri olabilir. Ürün içeriğini ve sonrasında kullanılan ürünün atık halinin çevreye olan etkisini takip eden bilinçli tüketici, çevreyi ve sağlığımızı koruma yönünde başarı elde eder.
Kişisel bakım ürünlerinde temizlik malzemelerinde bu durumun sağlanabilmesi üretici sorumluluğunda, bu tarz ürünleri tercih etmek ve temizlik ürünleri kullanım miktarını azaltmak tüketici sorumluluğundadır.
Bu hem bizim hem de çevremizin korunması için gereklidir.
Standart çamaşır deterjanları, yumuşatıcılar, yüzey temizleyicileri gibi ürünler güçlü kimyasallar ve güçlü kokular içerir. Bu tip ürünlerin ciddi sağlık sorunlarına neden olduğu bilinse de şirketler, kokunun gücünü talebi artırmak amacıyla kullanarak kazanç elde ederler. Burada etken tabi ki özellikle kokuya olan tüketici talebidir. Koku, tüketimi arttırmada kullanılan hilelerden sadece bir tanesi.
Peki, bu ve benzeri tuzaklara düşmemek için ne yapacağız?
Bilinçli bir tüketici olma yönünde atacağımız en önemli adım iyi bir etiket okuyucusu olmaktan geçer. Etiket okurken takip edebileceğimiz temizlik ürünlerinde bulunmaması gereken, insan sağlığına zararlı kimyasallardan bazıları şunlardır;
1,4-Dioxane – Olası bir insan kanserojeni olarak sınıflandırılmıştır ve bir dizi markalı sıvı çamaşır deterjanında tespit edilmiştir. (Diğer bileşenlerin bir yan ürünü olduğu için etikette bulamazsınız.)
Yapay kokular – Endokrin bozucu ftalatlar1 ve diğer olası alerjenler içerebilir.
Yapay renkler ve boyalar – Cildi tahriş eder.
Klorlu ağartıcı – Cildi yakabilir ve gözleri, burnu ve boğazı tahriş edebilir.
NPE’ler (nonilfenol etoksilatlar) – Fetal gelişimi ve üreme sağlığını etkileyen östrojen hormonunu taklit eder.
Kuaterner amonyum bileşikleri (kuatlar) Kumaşları yumuşatmak için kullanılan bu madde üreme sorunlarına neden olabilir.
Söylemesi hoş olmasa da üreticiler, bizim sağlığımızı düşünmez. Yukarıda da belirttiğimiz gibi onlar talep ve kazançlarına odaklı çalışırlar. Unutmayalım ki bizim tercihimiz üreticiyi yönlendirebilecek bir mekanizmadır.
Bir sonraki yazımızda temizlik ürünlerinin özelliklerine, çevreye ve insan sağlığına verdiği zararlara devam edeceğiz.
1- Plastiklerde esneklik oluşturmak için kullanılan madde.
Yazınız için çok teşekkür ediyorum. Çok aydınlatıcı olmuş. Peki bu ürünleri kullanmadan evde kendi imkanlarımızla neler kullanabiliriz?
Karbonat, borax, katı sabunu rendeleyip karıştırarak toz deterjan elde edilebiliyormuş. Henüz denemedi, miktarlara dikkat etmek gerekiyormuş makinanızın sağlığı açısından 😄. Suya sirke ve limonotu yağı giibi esansiyel bir yağ katınca da yüzey temizleyici elde ediyorlar. Zorlu lekeler için de yüzeye direk karbonat sirke döküp ovalayınca işe yarıyor.