Evhâm, gerçekte var olmayan, fakat var olduğu sanılan, varmış gibi tasarlanan düşünce ve zan demektir. Evhâm, vehim kelimesinin çoğuludur. Dilimizde ‘evham yapmak’ deyimini ve ‘evhamlı’ sıfatını sıkça kullanırız.
Yaşadığımız anın dışına çıkıp gelecekle ilgili düşünmeye başladığımızda gözümüz birden belirsizliklere doğru açılır. Bu belirsizlik bazılarımızda yoğun kaygı uyandırabilir. Aslında hepimiz biraz evhamlı kimselerizdir. Ama eğer zan olarak da adlandırabileceğimiz vehimlerimiz günlük yaşantımızı etkiler hatta engeller hale geliyorsa orada farkına varmamız gereken psikolojik bir rahatsızlık var demektir. Uzmanlar günlük hayatınızı mutlu, sakin, dengeli geçirmenizi engelleyen rahatsızlıklara isimler vermişler. Kontrol edemediğimiz vehimlerimiz/sanrılarımız bizi günlük işlerimizden alıkoyar ve hatta sağlık problemlerine yol açıyorsa buna da kaygı bozukluğu demişler.
Evham ile kaygı bozukluğu benzerlik teşkil etse de aslında aralarında ince bir çizgi vardır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, kaygı bozukluğu kişiyi günlük rutinlerini bile yerine getiremez bir hale koyabilir fakat evham çocuğunu parka çıkaran annede; pazarda cüzdanına sahip çıkmaya çalışan babada; işyerinde müşterinin kahve siparişini, ikramını götürürken dökmekten korkan garsonda olabilir. Kısacası günlük yaşamda bazı olaylar esnasında kısa süreli ortaya çıkar ve ortam netleşince sakince kabuğuna çekilir. Kaygı bozukluğunuzun iyileşmesi, mutlaka bir uzman yardımı gerektirir. Evhamınızın düzelmesi için ise bazen bir an durmak, bir bardak su bazen annenizle ya da yakın arkadaşınızla sohbetiniz yeterlidir. Yeniden dengeli, mutlu, sakin bir insan oluverirsiniz.
İbni Sinâ, İbni Rüşd gibi âlimler insandaki evham/vehim gücünü incelemişler. İbni Sinâ zihnin idrak güçleri olduğunu söylemiş, bunları duyusal ve aklî olarak ikiye ayırmış. Duyusal idrak güçlerinden yani beş duyumuzdan gelen izlenimlerin (mahsusâtın) işlenmesiyle iç idrak güçlerinden ortaya çıkan beş aklî meleke olduğunu söylemiş. Bunları ortak duyu, tasavvur, vehim ve hatırlama (zâkire/hâfıza) güçleri olarak isimlendirmiş.
İbni Sinâ iç idrak güçlerinin işleyişini şöyle anlatır:
Dış duyumlar ortak duyuda toplanır. Tasavvur gücü ortak duyunun algıladıklarını saklar. Tahayyül gücü bunları birleştirme ve ayrıştırma işlevi görür. Tahayyül gücünün üstünde yer alan vehim gücü ise birleşen ve ayrışan izlenimler hakkında hüküm verir, değerlendirme yapar. Bu değerlendirme ve hükümler hafızada saklanır. Vehim gücü iç idrak güçlerinin yegâne hâkimidir; beynin orta yerinde tasavvur ve hafıza/hatırlama güçlerinin arasında bulunur. Böylece vehim gücü bir yönüyle tasavvur, bir yönüyle hatırlama gücüne bakar.
Sonuç olarak vehim, aslında zihnimizdeki idrâki sağlayan iç ve dış tüm duyularımızla ortak çalışan, insanın kendisini koruması için gerekli önlemi alması üzerine hizmet eden zihinsel bir güçtür. Bu gücü evhamlarımıza feda etmeyelim.
Yorumlar