Sene 1910, yer İstanbul. Halley kuyruklu yıldızının dünyaya çarpacağı haberi hızla yayılıyor. Ahali şaşkın, kadınlar korkuyor. İstanbul’un bir mahallesinde konuşulan dedikodularla başlıyor roman. Bedriye Hanım komşusunu haberdar ediyor: “Dünyaya kuyruklu yıldız çarpacakmış.” Emine Hanım konuya kayıtsız, ama diğer komşular hemen kafalarını camdan çıkarıyorlar, bu önemli haberi kaçırmak istemezler. “Yıldız çarpıp da kıyamet kopacak diyorlar da bak… Bu yukarı ki yıldız çarparsa hepimiz tuzla buz olacakmışız… Sus kızım içim fena oldu, kim söylüyor onu… Ulemalar… Sen sakla Rabbim, bu gökteki kuyruklu yerdekilerin kötülüğünden çıktı…. Demek vakitler yakın, bina da pek çoğaldı… Peki ne vakit çarpacakmış, önümüzdeki Mayıs’ın bilmem kaçında, sabaha karşı çarpacakmış diyorlar… Çarpacağını böyle günüyle, saatiyle nasıl biliyorlar? Kuyruklu filan günde, filan saatte çarpacağım, diye bu dünyaya telgraf mı göndermiş?”
Bu şekilde bütün İstanbul’a haber yayılıyor. İnananlar, inanmayanlar, korkanlar, ağlayanlar… Bu ahaliyi biraz eğitmek gerekli. O da İrfan Galip Bey’e düşüyor. İrfan Bey henüz 22 yaşında, iyi eğitim almış, ancak hayat tecrübesi kısıtlı, yabancı kitaplardan öğrendiklerini İstanbul’daki yaşayışına adapte etmekte güçlük çeken genç bir adamdır. “Felsefenin, fiziğin, ilim ve bilginin temelini şikayet zannediyordu. Hiçbir şeyden memnun değildi. Memleketinden, milliyetinden, ailesinden, hemen her şeyden şikayetçiydi… Acaba bu memleket İrfan’daki zeka cevherini takdir edebilecek bir anlayış çizgisine kadar hiçbir zaman yükselemeyecek miydi?” 100 yıl önceki bu olayın günümüzdeki hadiselerle bu kadar benzer olması ne acayip değil mi?
İrfan Bey “Dünyanın geçireceği büyük tehlike, yahut uğrayacağı ağır akıbet üzerine” bir konferans vereceğini duyurur. Yedi mahallenin ihtiyar, genç bütün kadınları İrfan Bey’in evine akın eder. İrfan Bey aynı zamanda bir kadın düşmanıdır. Ailesindeki kardeş, kuzen, hala gibi kadınlardan dahi pek haz etmez. Bu konferansla birlikte kadınlara da bir ders vermeye niyetli gibi görünür. Ancak roman bu ya, ava giderken avlanmak üzeredir. İlk konferansın ardından ilginç bir mektup alır. Mektubun yazarı kendisini “kadın doğduğuna üzgün bir zavallı” diye tanıtır. Bu kadın Halley kuyruklu yıldızını oldukça merak etmektedir ve o da bir kadın düşmanı sayılabilir. Düzene aykırı fikirleri ve ilginç üslubuyla İrfan’ı etkilemiştir. Mektubu defalarca okur. “Görmeden aşık olmak, İrfan gibi romanesk tabiatlı bir genç için bu ne büyük bir mutluluktu.”
Roman buradan sonra İrfan’ın esrarengiz genç hanımla mektuplaşması ve bu hanımın kimliğini araştırması ile devam eder. Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın diliyle bir edebi şahesere dönüşen bu mektuplarla İrfan Bey Feriha’ya aşık olur. Feriha İrfan’dan kendisini araştırmaması için söz alır. Fakat İrfan merakına yenik düşer ve mektupları getiren çarşaflı hanımı takip eder, türlü olaylar sonunda tanışırlar ve gençlerin evlenmesine karar verilir. Lakin bu esrarengiz hanım, kuyruklu yıldızın dünyaya çarptığı anı apaçık izlemek istemektedir. Nikahın kıyılmasını ister fakat dünya bu olaydan kurtulursa ancak o zaman eşiyle halvet olacağını söyler. Zevciyle beraber damda kuyruklu yıldızı izlemek isteyen bir romantiktir kendisi. Bu durum ahaliyi oldukça şaşırtır ve aralarında sürekli İrfan ve Feriha’dan bahsederler.
Halley isimli kuyruklu yıldızın Dünya’ya çarpacağı endişesi herkes tarafından yaşanır. Ne olacağını bilmeyen insanlar etrafta korkuyla koşuşturur ve birbirlerine dedikoduları yayarak diğerlerini daha da korkutmayı isterler. Kitapta Gürpınar bunları eğlenceli bir dil ve muhteşem üslubuyla anlatırken biz de diğer yandan o ilginç aşk hikayesini seyrederiz.
Velhasıl, Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç romanı, bundan sonra Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın bütün kitaplarını okumalıyım, dedirten harika bir eser sevgili okuyucu.
Bu kitaptan sonra Gürpınar neden daha önce okumadım ki diye sorgulamıştım, hislerime tercüman oldu yazınız.
Mizah dolu yönüyle kendine bağlayan, hem toplumumuzdan yansıyan muhabbetlere eşlik ettiren hem de İrfan Bey’in derin düşüncelerini okurken aydınlanmalar yaşatan bir kitap.
Mektuplaşmalar sayesinde ise masum bir aşkın nerelere kadar uzanabildiğini merakla bizlere sunması…
Böyle güzel bir eseri bizimle paylaştığınız için teşekkür ederiz sayın Doktor Elmyra…
Dönemin hurafelerini zekice işleyerek, İrfan bey üzerinden halkı bilinçlendirmeye uğraşan bu kült eseri bizimle paylaştığınız için çok teşekkürler, Dr. Elmyra.