Ölmeyüp İsa göğe bulduğu yol
Ümmetinden olmak için idi ol
(İsa peygamberin ölmeyip göğe yol bulması da
sırf (tekrar dünyaya gelip) O’nun (s.a.s.) ümmetinden
olabilmek içindi.)
Hz. İsa kendisine dört büyük kitaptan İncil’in indirildiği, Benî İsrâiloğullarına gönderilmiş son peygamberdir. Allah Teâlâ Hz. İsa ile Hz. Âdem’in yaratılışını benzer kılmıştır. Her ikisinin de yaratılışının benzeyişini ifade eden ayet-i kerime şöyledir: “Allah nezdinde İsa’nın durumu, Âdem’in durumu gibidir. Allah O’nu topraktan yarattı. Sonra da O’na “Ol” dedi ve (O da) oluverdi.” (Âl-i İmran, 3/59) Bu ayet-i kerime ile Allah Teâlâ Hz. İsa’nın annesi Hz. Meryem’e atılan çirkin iftiraların da asılsız olduğuna dikkat çekmektedir.
Roma İmparatorluğu’nun tırmanışta olduğu bir dönemde yaşayan Hz. Meryem, çocuğu olmayan annesinin “Allah’ım! Benim bir çocuğum olursa, onu Beyt-i Makdis’e hizmetçi yapacağım” diyerek adakta bulunduğu; Kur’an-ı Kerim’de adının bir sûreye verildiği veliyye bir hanımdır. “Mevlid-i Şerif”in “Doğum Bahri”nde de kendisinden bahsedeceğimiz Hz. Meryem, doğumundan yetişkinlik çağına kadar mabedde kalmıştır. Onun koruyucusu Beyt-i Makdis’de görevli olan eniştesi ve aynı zamanda da o dönemin peygamberi olan Hz. Zekeriya olmuştur. 12 yaşına kadar mabedde kalan Hz. Meryem hakkında Kur’an-ı Kerim’de şöyle bahsedilmektedir:
“Rabbi Meryem’e hüsnükabul gösterdi ve onu güzel bir şekilde yetiştirdi. Zekeriya’yı da onun bakımı ile görevlendirdi. Zekeriya onun bulunduğu yere, mabeddeki odaya her girdiğinde yanında (yeni) bir rızık bulur ve “Ey Meryem! Bu sana nereden geliyor?” diye sorar, o da “-Bu Allah tarafındandır. Kuşkusuz Allah dilediğine sayısız rızık verir.” derdi.” (Âl-i İmran, 3/37)
“Hani melekler demişlerdi: “-Ey Meryem! Allah seni seçti; seni tertemiz yarattı ve seni bütün dünya kadınlarına tercih etti (üstün tuttu). Ey Meryem! Rabbine ibadet et; secdeye kapan! (O’nun huzurunda) rükû edenlerle beraber sende rükû et.” (Al-i İmran, 3/42-43)
Seçkin kullardan olan Hz. Meryem, bu emirler üzerine gece gündüz ibadet eder, bütün vaktini Allah Teâlâ ile geçirirdi. Resûlullah Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “İmrân kızı Meryem, zamanında dünyada bulunan kadınların en hayırlısıdır. Bu ümmetin kadınlarının en hayırlısı da Hatice’dir.” (Müslim, Fedâilü’s-Sahabe, 69)
Hz. Meryem, Hz. İsa’ya hamileliğine kadar Allah Teâlâ tarafından sürekli kendisini bekleyen hallere karşı ilham olunmuş ve bu büyük hadiseye hazırlanmıştır.
Hz. Meryem’in yaşadığı haller elbette ki üstesinden gelinmesi kolay hadiseler değildi. Nitekim hepimiz eğer kendi başımıza yaşadığımız farklı halleri, toplumun da şahit olacağı şekilde yaşamamız gerekiyorsa, güven ve özgüvenimizi oluşturacak alt yapımızın bulunması gerektiğini biliriz. Özgüveni geliştirmenin yolu, insanın şahsi özellikleriyle ilgili farkındalığını sağlamasından ve ümidini hiçbir şartta kaybetmemesinden geçer. İnsanın kabiliyetlerinin gelişme sürecinde deneyimledikleri, özgüven kazanımına katkıda bulunur. Ve ancak bu özgüven sayesinde cesur ve idealist adımlar atar; kendinizden emin olarak risk alabilirsiniz. Hz. Meryem’in burada özgüveninin oluşması kadar Rabbi’ne olan inancı ve güveni de büyük önem taşımaktadır. İnsan güvendiği kimseye kalpten bağlanır ve bu vesileyle sözüne itimat etmeyi sağlayan sevgi oluşur. Hz. Meryem kucağında Hz. İsa ile kalabalığın içine girdiğinde, yine Allah Teâlâ’nın:
“Ye, iç gözün aydın olsun! Eğer insanlardan birini görürsen, de ki: “Ben çok merhametli olan Allah’a oruç adadım. Artık bugün hiçbir insanla konuşmayacağım.” (Meryem, 19/26) sözünü de yerine getirmiş, güven ve özgüven sahibi saliha bir hanım olarak uğrayacağı iftiraları büyük bir cesaretle göze almıştır.
Bundan sonrasında gelişen hadiselerde hem Hz. Meryem hem de Hz. İsa çetin imtihanlardan geçmiştir. Hz. İsa’dan da diğer peygamberler gibi pek çok mucizeler görülmüştür. Süleyman Çelebi Mevlid‘in bu beytinde Hz. İsa’nın ölmeyip göğe yükseltilmesinden bahsetmektedir. Kur’an-ı Kerimde bu hadise şöyle geçmektedir:
“İnkar etmelerinden, Meryem’e büyük bir iftira atmalarından ve “-Allah elçisi Meryem oğlu İsa’yı öldürdük” demeleri yüzünden (onları lanetledik). Halbuki onu ne öldürdüler; ne de astılar. Fakat öldürdükleri onlara İsa gibi gösterildi. O’nun hakkında ihtilafa düşenler, bundan dolayı tam bir kararsızlık içindedirler. Bu hususta zanna uymak dışında hiçbir (sağlam) bilgileri yoktur ve kesin olarak onu öldürmediler. Bilakis Allah, onu (İsa’yı) kendi nezdine kaldırmıştır. Allah izzet ve hikmet sahibidir” (Nisa, 4/156-158)
Hadisenin şekli ve zamanıyla ilgili değişiklik gösteren rivayetler olsa da, Allah Teâlâ’nın Hz. İsa’yı Yahudilerden muhafaza ederek öldürmelerine engel oluşu ve onu kendi katına kaldırmış olması kesin ve hakkında şüpheye düşülmeyecek bir hakikattir. Yahudilere Hz. İsa gibi gösterilen kişinin, Hz. İsa’nın yerini gösteren Yehuda olduğu yine bu konuda aktarılan rivayetlerdendir.
Rabbimiz bize tüm peygamberlerin kadrini bilmeyi nasip etmekle beraber Efendimiz’in (s.a.s.) ümmetinden olmakla da nasıl bir ikrama sahip olduğumuzu bizlere farkettirsin. Âmin.
Yorumlar