“Ger Muhammed gelmeyeydi âleme
Tâc-ı izzet irmez idi âdeme”
(Eğer Muhammed âleme gelmemiş olsaydı
İnsan şeref bulup yücelik tacını giymeyecekti.)
“Nûh anınçün garkdan buldu necat
Dahi doğmadan göründü mu’cizat”
(Nuh Peygamber O’nun yüzü suyu hürmetine
boğulmaktan kurtuldu. Yani daha doğmadan
mucizeleri belirmeye başladı.)
Kur’an-ı Kerim’de Hz. Nuh’un kavmiyle yaşadıkları, tufanın önceden bildirilmesi, geminin hazırlanma emrinin verilişi, tufanın yaşandığı anlar ve sonrasına dair bilgilerin ve haberlerin verildiği âyet-i kerimelere oldukça sık rastlanmaktadır.
Hz. Âdem’den sonra gönderilen hak peygamber Hz. İdris’den sonra insanlar hak yoldan ayrılmaya ve putlara tapmaya başlamışlardı. Allah Teâlâ, girdikleri bu karanlıktan kurtulmaları için insanlığa Hz. Nuh’u gönderdi. Hz. Nuh uzun yıllar halkını Allah’a iman etmeye davet etti. Ancak onlar her seferinde hakaret ettikleri Hz. Nuh’u yalanladılar ve alay ettiler. Hiç bir şekilde iman etmediklerinden hal ve hareketlerinde bir düzelmede de olmuyordu. Allah’a ve kendisinin O’nun elçisi olduğuna iman edenlerin sayısı azdı. İnanmayanların küfrü ise giderek artıyordu. Hz. Nuh Rabbinden bir kurtuluş diledi. Bu hadise Kur’an-ı Kerim’de şöyle geçmektedir:
“Nûh, “Rabbim! Bunların beni yalancılıkla suçlamalarına karşı bana yardım et!” dedi. Bunun üzerine ona şöyle vahyettik: “Bizim gözetimimiz altında ve bildirdiğimiz şekilde gemiyi yap. Buyruğumuz geldiğinde sular coşup yükselmeye başlayınca her cinsten birer çift hayvan ile kendileri aleyhinde hüküm kesinleşmiş olanların dışındaki aileni gemiye al; ama o haksızlığa sapmış olanlar konusunda sakın bana bir şey söyleme! Onlar kesinlikle boğulacaklar! Yanındakilerle birlikte sen de gemiye yerleştiğinde, “Bizi bu zalimler topluluğundan kurtaran Allah’a hamdolsun!” de. Yine de ki: “Rabbim! beni bereketli bir yere indir; en uygun şekilde indirip yerleştiren sensin.” (Mü’minun, 23/26-29)
Emir üzerine Hz. Nuh geminin inşasına başladı. İnanmayanlar Hz. Nuh’u gemiyi yaparken gördüklerinde onunla eğlenirlerdi. Ailesinden eşi ve oğlu imana gelmemişti. Hz. Nuh ve beraberindekiler Allah Teâlâ’nın buyurduğu şekilde diğer canlılarla birlikte gemiye bindiklerinde sular yükselmeye başladı. Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatılır:
“Bunlardan önce Nûh’un kavmi de (peygamberlerini) yalancılıkla itham etmişti. O kulumuzu yalancı saydılar, “Delinin biri!” dediler ve o görevinden alıkondu. Bunun üzerine Nûh, “Artık yenik düştüm; yardımını esirgeme!” diye rabbine yalvardı. Hemen göğün kapılarını bardaktan boşanırcasına inen bir yağmura açtık. Yerden de sular fışkırttık; derken sular önceden belirlenmiş bir iş için birleşti. Onu tahtalar ve mıhlarla yapılmış gemide taşıdık. Gözetim ve korumamız altında akıp gidiyordu, kendisine inanılmamış olan o kulumuza bir mükâfat olmak üzere. Andolsun, bunu bir ibret levhası olarak bıraktık; ibret alacak yok mu? Azabım ve uyarılarım nasılmış görün! Andolsun ki Kur’an’ı düşünülsün diye kolaylaştırdık. Düşünecek yok mu?” (Kamer, 54/9-17)
Gemi altı ay süreyle su üzerinde yürüdü. Rüzgar esti, gemiyi götürdü. Doğu ve batıyı gezdirdi. Allah’ın emriyle yağmurların arkası kesilip sular çekildiğinde gemi Cudi Dağı’nın üzerine oturdu. Gemidekilerin selâmete kavuşması “aşure günü” diye bildiğimiz muharrem ayının 10’una tekâbül etmektedir.
Hz. Nuh’un liderliğinde iman eden kişilerin o gemide neler yaşadıkları, neler hissettikleri; iman, teslimiyet, tevekkül, güven, ümit, sevgi ve muhabbet anlamında da ne derecede üstün oldukları aşikârdır. Ayrıca Hz. Âdem’den sonra II. insanlık tarihi Hz. Nuh ve beraberindekiler ile başlamıştır. Allah Teâlâ’nın bu gemidekilere kurtuluş vermesinin sebebi Hz. Muhammed Mustafa Efendimiz’in (s.a.s.) pak neslinin bu kişilerden gelecek olmasıdır. Nuh tufanı gibi mucizeler, Efendimiz (s.a.s.) henüz doğmadan önce gerçekleşen mucizelerdendir.
Sevgili Efendimiz (s.a.s.) bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur:
“Nuh ve ümmeti kıyamet günü gelirler. Allah Teâlâ Nuh’a
“Tebliğ ettin mi?” diye sorar. Nuh:
“Evet Ya Rabbi, tebliğ ettim.” der. Sonra Allah Teâlâ Nuh’un ümmetine hitaben:
“Nuh size tebliğde bulundu mu?” diye sorunca onlar:
“Hayır, bize hiç bir peygamber gelmemiştir.” diye cevap verirler. Bunun üzerine Allah Teâlâ Nuh’a:
“Senin doğruluğuna kim şehadette bulunur?” deyince Nuh:
“Hz. Muhammed ve ümmeti şahitlik yapar.” der. Onlar da Nuh’un tebliğde bulunduğuna şahitlik yaparlar.”
Rabbimiz bizi mücadele ettiğimiz olumsuz huylarımızdan ötürü Efendimiz’in (s.a.s.) muhabbeti ile şereflendirsin ve selâmete kavuştursun. Hz. Nuh ve beraberindekilerin teslimiyet ve muhabbetinden bizlere de nasip etsin. Âmin.
Yorumlar