Samsara, yönetmen Ron Fricke’ın 1992’de yönettiği Baraka’dan uzunca bir süre sonra yine aynı minvalde çektiği belgeseli. 2011 yapımı olan, aralarında Türkiye, Suudi Arabistan, Filistin Myanmar, Hindistan, Fransa, Brezilya, ABD başta olmak üzere yirmi beş ülkede çekimleri beş yıl süren belgeselde muazzam bir emek söz konusu. Samsara, Sankritçede “Dünya” anlamına geliyor. Farklı kültürlerde ise doğum, ölüm, varoluş, yok oluş gibi anlamlar da taşıyor.
Ron Fricke, görsel şölen olan bu belgeselde bizi doğa harikalarına, kutsal mekânlara, afet bölgelerine, sanayinin başkenti olan ülkelere ve farklı iklimlerin yaşandığı coğrafyalara götürüyor. Bir yanda doğada yaşayan insanları izlerken, diğer tarafta kapitalizmin, tüketim toplumunun, sanayinin doğaya, insanlara ve hayvanlara etkisini görüyoruz. Belgeselin diyalogsuz, oyuncusuz ve de senaryosuz olması, slayt formunda dünyadan fotoğraflar izliyormuş hissine sevkediyor izleyiciyi.
Belgeselin açılış sekansında, Hindistan, Thiksey Manastırı’nda rahiplerin yapımı günlerce süren, ince renkli kumlarla yapılan, mandala ismi verilen sanatı görüyoruz. Uzun uğraşlar sonunda bozdukları mandala nefis terbiyesini temsil ediyor. Doğanın içinde başlayan ve sanayileşmemiş, kapitalizmden uzak coğrafyalarda devam eden belgesel Çin, Hong Kong gibi üretimin ve tüketimin merkezlerine de uğrayarak dünyanın geçirdiği değişimleri, küreselleşmenin insanı nasıl “makine” haline getirdiğini; büyük ve modern şehirleri, yığınla hareket eden toplu taşıma araçlarını, seri üretimin metası olan hayvanların et ve süt üretim fabrikalarındaki makinelere bağlı halini çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor.
Yaşadığımız yerküre öylesine zengin ki farklı kültürler, farklı yaşamlar, farklı alışkanlıklar, farklı dinler… Belgesel Afrika’nın zorlu yaşam şartlarından, büyük eyaletlerdeki obezite sorunlarına, Mısır piramitlerinin hiç görmediğimiz açısından, Sultanahmet Camii’nden okunan muazzam ezan sesine, Suudi Arabistan’dan tavaf görüntülerinden, Kudüs’teki İslamiyet’in simgelerinden Kubbetu’s-Sahra’ya, Ağlama Duvarı’ndan Fransa’daki Notre Dame Kilisesi’ne, İtalya’daki ikon ve heykel dolu Bazilika’ya götürürken bize kendi içinde ruhsal bir deneyim yaşatıyor.
Yönetmen, dünya çapında; acıyı, yoksulluğu, açgözlülüğü, şiddeti, savaşı, ve de tüketimin had safhada olduğu yerkürede kapitalist düzenle yüzleşmemizi isterken, insanî dönüşüme gitmenin yollarını keşfetmemizi de sağlıyor.
Velhâsıl: Samsara sadece izleyebileceğimiz en iyi belgesellerden biri değil, yaratıcının güzelliklerini tefekkür etmemizi sağlayacak, hayatımız boyunca izleme listemizde olacak nitelikte bir belgesel. Siz de kendinize bir güzellik yapın; Samsara ile uçsuz bucaksız yerkürede seyahate çıkın.
İyi seyirler!
Yorumlar