Edebi-Tarihi

Son Akşam Yemeği

0

Bugün bir fotoğraf ilişti gözüme. Fotoğraf parçalarına ayrılmış. Birleştirmek için çok uğraştım. Bir pazar sabahı. Evin en küçüğü koşa koşa fırından dumanı üstünde ekmek almaya gitmiş. Eve gelirken de dayanamayıp kenar kısımlarından tırtıklamış. Güneş bugün daha bir sevecen. Çocuğun ipekten saçlarını arasında geziniyor sıcaklığı. Bir yer sofrası kurulmuş. Sarı boyalı duvarlarına çarpıyor ailenin neşesi.  Sofranın ortasında sucuklu yumurta. Annenin yazdan özene bezene yaptığı çilek reçeli de yerini almış. Çay vardı bir de, çay. Bardaklar pazar sabahıyla doldurulmuş.  Bismillahirrahmanirrahimler art arda dizildikten sonra bir lokma ekmek uzanıyor sucuklu yumurtaya.  Camın önündeki saksıdan yayılan fesleğen kokusu, sıcak ekmek, çay, sucuklu yumurta ve çocuk sesi… Bir insanın mutlu bir pazar sabahına uyanması için her şey tamamken bir sesle irkilir insanlık. Güneşi gölgeleyen bir yağmur bulutu değildir artık. Gök gürültüsünün gelmesini beklerken bu kulakları sağır eden ses de neyin nesi? Tüm dünyayı sağır eden sesin adı; İNSANLIK SUÇUDUR! Bu şehirde sofralara tuz yerine duvar yıkıntıları dökülüyor. Bu şehirde bir pazar kahvaltısına ağıt yakılıyor. Bu şehirde çocuklar ölüyor. Bir sofra başında, “Anne, eline sağlık çok güzel olmuş.” demesi gereken çocuklar “Anne n’olur çık toprağın altından. Bir kere yüzünü göreyim.” diye ağlıyor. İnsanlar son sabaha uyanıp son sabah yemeğini yerken Hz. İsa geliyor aklıma.  Son akşam yemeği ve havarileri. Zekeriya Peygamberi öldüren, Hz. İsa‘nın habercisi Zekeriya oğlu Yahya peygamberin uyarılarını duymayan ve hatta öldürülmesini seyirci koltuğundan izleyen İsrail kavmi… Tarih sahnesinin asırlar boyunca değişmeyen eli kanlı celladı. Sadece Kur’an değil tahrif edilmiş İncil de yaptıklarınıza şahitlik ediyor.

Hz. İsa, onların, yaptıklarının hesabını vereceklerini söyleyerek; şöyle tehdit ediyor:
“Vay halinize ey hahamlar, rabbiler ve ferisiler, ikiyüzlüler! Peygamberlerin mezarlarını yaparsınız, salihlerin türbelerini donatırsınız. ‘Atalarımızın yaşadığı günlerde yaşasaydık, onlarla birlikte peygamberlerin kanına girmezdik’ diyorsunuz. ‘Böylece, peygamberleri öldürenlerin torunları olduğunuza siz kendiniz tanıklık ediyorsunuz. Haydi, atalarınızın başlattığı işi bitirin! Sizi yılanlar, sizi engerekler soyu! Cehennem cezasından nasıl kaçacaksınız?’

“İşte bunun için size peygamberler, hikmetli adamlar ve din bilginleri gönderiyorum. Bunlardan kimini öldürecek, çarmıha gereceksiniz. Kimini havralarınızda kamçılayacak, kentten kente kovalayacaksınız. Böylelikle, doğru kişi olan Habil’in kanından, tapınakla sunak arasında öldürdüğünüz Berekya’nın oğlu Zekeriya’nın kanına kadar, yeryüzünde akıtılan her doğru kişinin kanından sorumlu tutulacaksınız. Size doğrusunu söyleyeyim, bunların hepsinden, bu kuşak sorumlu tutulacaktır”
(Matta İncili/23)

Rukiye Ersoy
Her şey hikayeyken bizde kendi hikayemizin peşine düşmüş bir yolcuyuz.

İç Mekan Bitkilerinde Bahar Bakımı

Sonraki içerik

Yorumlar

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir