Bir kez Allah dese aşk ile lisân
Dökülür cümle günah misl-i hazân
(Dil bir kere aşk ile Allah derse
Bütün günahlar sonbahar yaprağı gibi dökülüp gider)
İsm-i pâkin pak olur zikreyleyen
Her murada erişir Allah diyen
(Allah’ın temiz adını zikreden elbette temizlenir
Allah diyen elbette her muradına erişir.)
Aşk ile gel şimdi Allah diyelim
Dert ile gözyaşı ile âh edelim
(Gel şimdi aşk ile Allah diyelim
Dert ile gözyaşları içinde âh edelim)
Ola kim rahmet kıla ol pâdişâh
Ol Kerîm ü ol Rahîm ü ol ilâh
(Ola ki O pâdişâh bize merhamet eder
O Kerîm ve Rahîm olan Allahtır.)
Resûlullah Efendimiz (s.a.s) insanlarla iletişiminde vereceği mesajın önemini vurgulamak istediği zaman, cümlelerini bazen üçer defa tekrar ederdi. Bazen de yerine göre örnek vererek dolaylı ve benzetmeli cümleleri kullanarak tatlı üslubuyla muhatabının gönlünde ve zihninde engin ufuklar açardı. Mesela bir gün Efendimiz (s.a.s) dostlarıyla birlikte sohbet ederken şöyle söyledi: “Sizden birinizin kapısının önünden bir nehir aksa ve bu nehirde her gün beş kere yıkansa, acaba üzerinde hiç kir kalır mı, ne dersiniz?” Onlar da “Bu hal, onun kirlerinden hiçbir şey bırakmaz!” dediler. Efendimiz (s.a.s) “İşte bu, beş vakit namazın misalidir. Allah onlar sayesinde bütün hataları siler” dedi. Onlara vermek istediği mesajı, düşüncelerinde canlandırarak o duyguyu hissetmelerini sağladı. Namazın insana tesirini, ferahlık veren bir esenlik gücüne sahip olduğunu, kişinin hata ve günahlarını temizleyeceğini bu metotla anlatmıştı. Süleyman Çelebi de Mevlid’inde Efendimiz’in (s.a.s) bu zarif yöntemini bizlere yansıtmıştır.
“Bir kez Allah dese aşk ile lisan
Dökülür cümle günah misli hazân”
Aşka tutulan kişinin tavrının sevdiğini gördüğü anda başkalaştığı, kalp ritminin hızlandığı, bedeninde fizyolojik değişimlerin baş gösterdiği söylenir. Süleyman Çelebi de burada aşkla Allah demenin günahları sonbahar yaprakları gibi dökeceğini ifade eder. Azim, sebat ve tutkuyla, asla vazgeçmeden Allah’ı anmak ve O’ndan af dilemekle tüm hata ve günahları alıp götürüleceği müjdesi verilir böylelikle bizlere. Efendimiz (s.a.s) incelikli sözlerinden birinde şöyle söyler: “(Kıyâmet günü) amel defterinde çokça istiğfâr bulunan kimselere müjdeler olsun!” Allah Teâlâ’nın da bu durumdan hoşnutluğunu ifade etmek için ümit ve neşe veren bir başka sözünde ise şöyle söyler: “Kulunun tövbe etmesinden dolayı Allah Teâlâ’nın duyduğu memnuniyet, sizden birinin ıssız çölde kaybettiği devesini bulduğu zamanki sevincinden çok daha fazladır.“
“İsm-i pâkin pak olur zikreyleyen
Her murada erişir Allah diyen”
Allah Teâlâ bir ayet-i kerimede “O’na ancak güzel sözler ulaşır. Onları da Allah’a amel-i salih ulaştırır.” (Fatır, 35/10) der. Ve yine bir ayet-i kerimede “Kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.” (Ra’d, 13/28) denilir. Hz. Ali Resûlullah Efendimiz’e (s.a.s) yaşam tarzının nasıl olduğunu sormuştu. O da “Allah aşkıyla gönlümde oluşan coşkunluk beni hedefime götürecek olan bineğimdir. Her yerde Allah’ı zikretmek can yoldaşımdır.” demiştir. Bizler nasıl ki yaşamsal koşullarımızı iyileştirmek için gayret içindeysek kalbimizi ve ruhumuzu da iyileştirmek için çabalamalıyız. Şemseddin Sivasî’nin bu konuda söylediği çok güzel bir şiiri vardır, hatırlamadan geçmeyelim. Şöyle der:
Vâsıl olmaz kimse Hakk’a cümleden dûr olmadan
Kenz açılmaz şol gönülde tâ ki pür-nûr olmadan
Sür çıkar ağyârı dilden tâ tecellî ide Hakk
Pâdişâh konmaz sarâya hâne ma’mûr olmadan
Gönlümüzü imar etmek için gayret etmediğimizde oradaki ayna bize Hakk’ı göstermeyecektir. Bu imar ve inşa yolunda bakalım nasıl yol alacağız?
“Aşk ile gel şimdi Allah diyelim
Dert ile gözyaşı ile âh edelim”
Gözyaşı bir pişmanlık ve tövbe pınarıdır. Kelimenin taşıyamadığı manaları yüklenen bir dil gibidir. Kul bu çağlayan şelale coşkunluğuyla âh-u figân ederek, kendisinin bile tahmin edemeyeceği şeyleri Rabbinden dilemiş olur. Allah’ın rahmet ve mağfireti onu sarar sarmalar. Gözyaşı onun Rabbi ile arasındaki muhabbet ve aşkı anlatan iletişim şekli olur. Hz. Mevlâna şöyle söylemiştir; “Nedâmet ateşiyle dolu bir gönülle ve nemli gözlerle duâ ve tövbe et! Zîra çiçekler, güneşli ve ıslak yerlerde açar.” Demek oluyor ki ilk adımımız gözyaşı ile tövbe ederek yüzümüzü Hakka dönmektir. İçimizi pişmanlık duygusuyla akan gözyaşlarıyla yıkamalıyız. Yıkamalıyız ki;
“Ola kim rahmet kıla ol Pâdişâh
Ol Kerîm ü ol Rahîm ü ol ilah”
Efendimiz’in (s.a.s) kutlu hayatını öğrenmeye ve anlamaya doğru çıktığımız bu yolda, Mevlid‘in rehberliğinde ilerliyoruz. Bizler Hz. Peygamber’in muhabbetine erişmeyi umut ediyoruz. Bunun için öncelikle Allah adını sıklıkla ve aşkla anarak kalbi temizlememiz gerektiğini anlıyor; bu temizlikten sonra ikram ve ihsan sahibi padişahın gelip yerleşeceğini ve ihsanıyla insanı kuşatacağının müjdesini almış bulunuyoruz. Bu kuşatma, rahmet esintilerinin habercisidir. Umulur ki vasıl oluruz. Vesselam.
BAHAR ESİNTİSİ GİBİ GELDİ. KALEMİNİZE SAĞLIK.
Gönlünüz hep bahar kalsın. Sizinde gönlünüze sağlık.
İnş.Şu kurak yüreklerimize bahar gelir.Allah razı olsun.İnsanı silkeleyip kendine getiren bir yazı olmuş.
Allah sizden de razı olsun. Süleyman Çelebi bize bizi getirecek inşallah. Tohumlarını atıyor yüreklere. Baharın gelişi yaklaştı. 😌