“Biyobozunur” gerçekte ne anlama geliyor?
Biyolojik olarak parçalanabilen maddeler doğru koşullarda mikroorganizmalar, mantarlar ve bakteriler aracılığıyla temel bileşenlerine ayrılarak toprağa karışabilirler. Biyolojik parçalanmada ideal olanı, geride toksik madde kalmamasıdır.
Örneğin; bitki bazlı bir ürün karbondioksit, su ve diğer doğal minerallere ayrıldığında, geride hiçbir toksin bırakmadan sorunsuz bir şekilde toprağa karışır. Biyobozunur etiketi olan ürünlerde ise durum farklı. Bu ürünler de dahil bir çok ürün ne yazık ki geride toksik madde bırakarak bozunuyor.
Tüketici olarak, biyobozunur etiketini en çok ambalaj malzemelerinde arıyoruz. Ambalajın dışında, tabiatında biyobozunurluk özelliği olması gereken yiyecek, ahşap, kağıt gibi ürünler çürümeyi, bozulmayı önlemek için çeşitli kimyasallarla işlem gördükleri için bozunurken geride toksik madde bırakıyorlar. Yani hem biyobozunur etiketli olan ambalajların hem de doğada kendiliğinde çözünmesi gereken fakat ambalajlanma aşamasında kimyasal işlem görmüş diğer maddelerin yüzde yüz çözünemediğini söylememiz gerekiyor. Bununla birlikte biyobozunurluk gerekliliğini sağlayabilen ürünler de biyolojik bozunmayı sağlayabilecek yeterli bakteri, ışık ve suyun olmadığı çöp sahalarında biyolojik olarak parçalanıp kaybolamıyor.
Şu tabloya bakınca biyobozunur ürünler kullanmak her ne kadar çevre dostu gibi görünse de asıl çözümün yine bizde olduğu aşikar. Her yazımızda belirtmeye çalıştığımız gibi, yaşadığımız çevreyi tahribattan korumak istiyorsak yapmamız gerek şey atık oluşumunu yani tüketimi azaltmak olmalıdır.
Yorumlar