Kültürel

Gel Keyfim Gel

5

Necmeddin Okyay’ın kaleminden celi ta’lik hattıyla yazılmış olan “Gel keyfim Gel” ibaresinin bulunduğu levhaya bakıyoruz. Bu yazının şöyle bir hikayesi vardır:

Ebru sanatında kullanılan ve Hindistan’dan geldiği için bulunması zor olan lök boyasının Mısır Çarşısı’nda bir dükkanda satıldığını duyan Necmeddin Okyay, bu boyayı temin için hemen yola koyulur. Fakat o tarihler Mondros Mütarekesi’nin olduğu zamanlarmış. İngiliz Fransız kuvvetleri gemilerle gelerek İstanbul’u işgale başlamışlar. Necmeddin Okyay, lök boyasını temin edip sandalla yabancı askerlerin arasından geçerek Üsküdar’daki evine zorlukla varabilmiş. Aradan neredeyse beş yıl geçtikten sonra evinin bahçesinden limanı dürbünle seyrederken düşman gemilerinin İstanbul’dan gittiğini görünce neşelenip hemen evine girmiş. İşgal günü zorlukla aldığı lök boyasını da bilhassa kullanarak “Gel keyfim gel” yazısını ebrulu olarak yapmış.

Ebru teknesinden çıkardığı bu eserinin kurumasını beklerken bir yandan da keyif kahvesini içerek yazıyı seyreden Necmeddin Okyay o sırada heyecanından kahve fincanını ebrulu yazının üzerine döküvermiş. Meğer ebrunun üzerinde görülen lekeler bundanmış.

Uğur Derman, hocasının “Gel Keyfim Gel” yazılı ebruyu yapmasının sebebini şöyle anlatır: “Sanırım, Necmeddin Efendi çapında bir sanatkâr için, gelişlerinde kendisiyle beraber bütün Türkleri hüzne boğan işgal kuvvetlerine karşı, gidişlerinde bundan daha keyifli ve sanatkârca bir intikam düşünülemezdi.”

Hezarfen ismiyle anılan Necmeddin Okyay ömrünü pek çok güzellikle bereketlendirmiştir. Hezarfen, Farsça bin manasına gelen “hezar” ve hüner, sanat, marifet anlamlarına gelen “fen” kelimelerinin terkibiyle oluşturulan bir sıfat olup elinden çok sayıda iş gelen ve bir çok sanat kabiliyeti olan kimse demektir. Necmeddin Okyay Efendi hattatlığı ile birlikte hafız, ebrucu, ciltçi, tuğrakeş, okçu, gül yetiştiricisi, yazı koleksiyoncusu, ebced hesabıyla tarih düşürme gibi meziyetlerinin yanında Yeni Valide Camii’nde de imamlık yapmıştır. Aynı zamanda biyografisine ilişkin kaynaklarda Üsküdar ağzıyla çok güzel Kur’an-ı Kerim okuduğu kaydedilir.

Necmeddin Okyay, yazılı ebruyu -günümüzde akkâse denilen usulü- bulmuştur. Bununla birlikte lale, karanfil, sümbül gibi çiçeklerin ebru teknesinde resmedilmesini bulmuş ve bu usulde muvaffak olmuştur. Üsküdar Toygartepe’deki evinin bahçesinde 400 çeşit gül yetiştirmiş ve madalyalar kazanmıştır. Okçuluğa olan sevgisi ve merakı soyadı kanunu çıktığında onun Okyay soyadını almasına sebep olmuştur. Ayrıca imzasız hüsn-i hat eserlerinin hattatını bilecek kadar da mahirdir.  Medresetü’l-Hattâtîn’deki hocalığı zamanında yazılı ebru denilen tarzı ve çiçekli ebruyu bulması ebru sanatına Necmeddin üslubu adıyla anılan çalışma biçimini kazandırmıştır. İsmi önce Medresetü’l Hattâtîn sonraki zamanlarda Şark Tezyînî Sanatlar Mektebi olarak geçen okulun Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’ne bağlanmasıyla hocalık vazifesine burada devam etmiştir.

Necmeddin Efendi, Osmanlı topraklarında yaşayan farklı lehçelerden olan ağızların taklitlerini büyük bir ustalıkla yapar ve orada bulunanlar gülmekten kendini alamazlarmış. Ayrıca Sami Efendi, Edhem Efendi, İbnülemin Kemal Bey’in ve tanıdığı dostlarının da taklitlerini mimiklerine kadar yaparmış. O sırada onu dinleyenlerde bir neşe uyanırmış. Sohbetleriyle, bulunduğu ortamlara sevinç katarmış. Dostlarını evinde ağırlamaktan son derece memnun olurmuş. Hatta sadece tanıdıkları değil yerli yabancı kişiler de ziyaretine gelmiştir. Allah şefaatine nail eylesin, hürmet ve minnetle yad ediyoruz.

Aşağıda Necmeddin Okyay Efendi’nin bir fotoğrafı vasıtasıyla sizleri kendisiyle tanıştırmak isteriz. Sonrasında da güftesini yazdığı ve bestelenip birçok musikişinas tarafından icra edilen eserinden bir kıtayı arz ederiz.

Necmeddin Okyay Efendi, talebesi Ali Alparslan’ın Londra’dan yolladığı bir gül kataloğu üzerine ona hitaben şu kıt’ayı yazmış:

Güllerin karşımda her an solmadan durmaktadır,
Hem temâşâsıyla gönlüm şâduman olmaktadır,
Eski bağçem hatıra geldikçe dîdem hûn olur,
Şimdi gül resmiyle Necmi, geçmişi anmaktadır.

B. Şerife
Kuşlar konmuş sesinin tellerine, sanırsın bahar gelmiş.

    Nefsin Acziyeti

    Önceki içerik

    5 Yorum

    1. ahhh çok güzelmiş…🌹

    2. Hiç duymamıştım yazdıklarınızı,bu güne kısmetmiş diyelim.Beğenerek okudum🌻

    3. Allah razi olsun⚘

    4. Okurken ruhum inceldi sanki.. Allah razı olsun ..

    5. Merhaba Şerife Hanım,
      Bu sene Üstad anısına İstanbul şehir gezisi yaptık.
      Gezi başlığı İSTANBUL’UN BİLİNGUAL TİCARETHANE KİTABELERİ
      Üstadı hem hat, hem ebru örnekleriyle anlattık. Divanyolu’nda Pierre Loti evinin girişine yazdığı çift dilli kitabe bir şahaserdir.
      Sözü ettiğiniz hat örneğini de anlattık.
      Çok teşekkür ederim,
      Muhabbetle,

    Yorum Yaz

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir