Sosyal

Gönüllere İnşirah

2

Şu pandemi döneminde herkesin bir şeyler söyleyecek iki kelime, bir cümlesi vardır illaki diye tahmin ediyorum. Eee, herkesin olur da benim olmaz mı?

Milletçe psikoloji savaşı verirken kara kutu televizyon da boş durmuyor elbette ki. Ve yapımcılar dizi üzerine dizi patlatarak izleyiciyi televizyon ekranına kitlemeyi başarıyorlar velhasıl.

Haydi gelin hep birlikte ilgimi çeken bir konu üzerine hasbihâl edelim. Psikolojik altyapılı dizilerin bu dönemde “PİK” yapması bana göre bir tesadüf gibi gelmiyor nedense. Her güne travması bol, insanı panikten atağa, ataktan paniğe sevk eden konularıyla, beynimizi dumura uğratan gerçek yaşanmış hayat hikâyeleriyle evimize misafir oluyorlar.

Kiminin travması daha anne karnında başlarken, kiminin ki ise erken çocukluk dönemine damgasını vuruyor. Hal böyle olunca zaman zaman haklı olarak psikiyatristleri tek çare olarak görebiliyoruz. İyi ki mesleğini hakkıyla yapan hekimlerimiz var da bu buhranlı yolculukta bizlere eşlik edebiliyorlar. Fakat unutmamamız gereken Yunus’un; “bir ben var benden içeru” dediği gerçeğidir. Ve Hz. Yusuf kıssasını içselleştirmemizin tarifsiz ferahlığını deneyimlememizdir.

“Oysaki çektiğimiz sıkıntı ve zorluklar ne Peygamber Efendimiz’in (s.a.s.)  çektiklerinden ağır ne de Yusuf’un kuyusu kadar karanlık” diyeceğim lakin; çekilen sıkıntılar herkesin bulunduğu yere ve yaşadıklarının azametine göre şekil almaktadır. Bizim sıkıntı dediklerimiz peygamberlerin sıkıntılarının yanında kıyas dahi kabul etmez. Tokluk içinde açlık, varlık içinde yokluk çekiyor bu bedenler. Kimimiz bu dramdan beslenirken kimimiz ise içindeki tedavi edici güce sarılıp şifa buluyor.

Bir şekilde duyduklarımız, gördüklerimiz ve izlediklerimizle bilinçaltımıza verilen sübliminal mesajlar hemen etkisini göstermiyor zannımca. Aynı toprağa atılan tohum misali. O tohum yeşerdiğinde ve hasat zamanı geldiğinde ortaya çıkıyor durumun vahameti. Her zorluğun üstesinden gelebilmek insanoğluna bahşedilmiş en büyük nimet olsa gerek. Bu gibi sıkıntı zamanlarında kimi zaman bu zorlukların üstesinden İslami İlimler yardımıyla kimi zaman ise psikoloji dalında alanında uzman kişilerden yardım almak en doğru çözüm yolu oluyor. Çünkü; yaratıcı öylesi mükemmel ve kusursuz bir şekilde kodlamış ki kullarını Sübhanallah demekten kendini alamıyor insan. Yoksa sırtımızdaki yükler koca bir kambur olur altında ezilirdik maazallah.

İnşirah Suresi gibi bir mucize ile gönlümüze ferahlık veren bir şifreyle imdadımıza yetişmiş. En güzeli de ne biliyor musunuz? Vakit; tüm bu sıkıntılarımızı sümenaltı etmek yerine, içinde bulunduğumuz sıkıntılardan kurtulmanın yolları üzerinde düşünmek; kul olduğumuzun bilincine varıp Yaradan’ın o sonsuz şefkat ve merhamet kapısının eşiğinde sabit kadem olabilmek vaktidir.

Velhasıl kelâm vakit; Gül’ün kokusunu alabilmek için dikenli yollardan geçmenin zorluğunu kolay kılma vaktidir!

Allah’ın biz kullarına en güzel müjdeyi verdiği Bakara Suresi’nin 153. Ayetine sımsıkı sarılma vaktidir!

“Ey iman edenler! Sabır ve namazla yardım dileyin. Şüphesiz Allah sabredenlerin yanındadır”.

Bitki ve Şerbet

Önceki içerik

Kolay Gelsin

Sonraki içerik

2 Yorum

  1. Ne güzelde söylemişsiniz,ağzınıza sağlık 🙏🏻

  2. Hic birseyin tesadüf olmadigina inananlardanim. Rabbe sığınınca sagin solun inşirah ferahliginda bereketle doluyor. Sen sıkısırsın Allah c.c birilerine biseyleri söyletir. Dimaginiza yüreğinize sağlık…

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir