Kültürel

Mescid-i Aksâ’nın Kalbi

5

Kudüs, medeniyetin beşiği, mübarek ve mukaddes belde. Farklı din ve dillerin kültürlerinin bir arada yaşandığı kadim şehir. Peygamberler şehri, insanlık tarihinin şahidi, nice savaşlara nice güzelliklere ev sahipliği yapmış kutlu yer. Nice mübarekler ayak basmış, uğrunda yiğitler cenk etmiştir. Kudüs, sürur ve mahzuniyetin kol kola gezdiği yerdir, ümmet-i Muhammed’in can evidir.

Kudüs’te bulunan Mescid-i Aksâ, Müslümanların  ilk kıblesidir. Mukaddes ev manasına gelen Mescid-i Aksâ, ümmetin haremidir. Ümmet-i Muhammed’in mahrem bölgesi, evinin en özel yeridir. Mescid-i Aksâ’nın sınırları içerisinde avlusunda bulunan sarı kubbeli sekizgen yapı ise Kubbetü’s-Sahra’dır. Burası Resulullah Efendimiz’in (s.a.s.) miraca yükseldiği, -asılı duran taş manasındaki- hacer-i muallak kayasının adeta mahfazası olan altın kubbeli yapıdır. Aynı zamanda İslam mimarisinin bilinen en eski ve ilk kubbeli eseridir. Evvelinde Allah’ın seçilmiş beldelerden biri olarak bildirmesi ile birlikte miraç hadisesinin burada vuku bulması Kubbetü’s-Sahra’yı daha da kıymetlendirmiştir. Bu sebeple kubbenin mimari yapısı, tezyinatı, hat yazıları önem arz etmiştir.

Kubbetü’s-Sahra ve Hat Tezyinatı

Selahaddin Eyyûbi Kudüs’ü fethettikten sonra iç kubbeye kadim sülüs ile yazılar yazdırmıştır. Eyyûbiler, Kubbetü’s-Sahra’nın kubbe ve kasnağına celi sülüs hatla Hz. Musa’dan söz eden Tâhâ suresinin ilk 21 ayetini yazarak kuşak yazı geleneğini devam ettirmişlerdir.

Osmanlı zamanında da yapının içine ve dışına yazılar yazılmıştır. Bunlardan en önemlisi ve dikkatleri celbedeni Kubbetü’s-Sahra’nın dış yüzeyini saran ve sülüs hatla yazılmış kuşak yazısıdır. Burada Yasin-i Şerif yer almaktadır.

Ayrıca Kubbetü’s-Sahra’da orta sekizgenin dış frizinde mozaik ve kûfi hatla yazılmış yazılar olduğunu kaynaklardan öğreniyoruz. Bu kufi yazılar içinde besmele, kelime-i tevhid, Hz. Peygamber’e salavatla ilgili Ahzab suresinin 56. ayeti, İsra suresinin 111. ayeti, İhlas suresi ve binanın yapımıyla ilgili Arapça kitabe bulunmaktadır. İç frizinde ise Hz.İsa’ya salat, teslîsi ve Hristiyan inancını reddeden Âl-i İmrân suresinin 18-19, 51. ayeti ve Ahzab suresinin 56. ayetleriyle ehl-i kitaba dinde aşırı gitmemelerini ve Allah hakkında gerçek olmayan şeyler söylememelerini emreden Nisâ suresinin 171-172. ayet-i kerimeleri yer almaktadır.

Üst pencerenin kenarları Kanuni Sultan Süleyman dönemine ait olduğu bilinen çinilerle kaplıdır. Kubbetü’s-Sahra’nın sekizgen dış yüzeyini çepeçevre saran Yasin-i Şerif Mehmed Şefik Bey tarafından celi sülüs hatla yazılmıştır. Çini üzerine nakşedilen 160 m uzunluğundaki bu eser hat tarihindeki en uzun kuşak yazılarından biridir. Hattatın imzası istifli bir şekilde surenin sonunda yer almaktadır. Yine tarihimizde kıymetli eserlerden biri olan İstanbul Üniversitesi’nin Beyazıd Meydanı’na bakan giriş kapısı üzerindeki Daire-i Umûr-i Askeriyye yazısı ve iki tarafında bulunan Fetih suresindeki ayet-i kerimeler de Şefik Bey’in kaleminden çıkmıştır.

Kudüs “nasıl bir insanız” deyip kimliğimizle bizi yüzleştiren, kendimizle tanıştırandır.

Kudüs, İslam’ın kalbinin attığı yerdir. Çünkü orada Hz. Ömer’in adaleti, Hz. Ebu Bekir’in sadakati vardır. Selahaddin Eyyubi’nin imanı vardır. Nice Sultanlar ile Abdülhamid Han’ın vefası vardır. Hattat Şefik Bey’in yazarken gönlüyle söyleştiği kaleminden akan mürekkebinin nuru vardır. Kubbetü’s-Sahra’yı sarıp sarmalayan yazının çiniye nakşedilip aşkla gönül fırınında yanışı vardır. Ateşte açan mavinin tüm güzelliğiyle adeta semaya yükselen Yasinler vardır. Bütün Peygamberlerin Resulullah’ın (s.a.s.) arkasında saf saf dizilmiş “bir olarak” namaz kılışı vardır. Ve Efendimiz’in miraca yükselerek Rabbiyle buluşup, hediyelerle bizim için geri dönüşü vardır.

Ümmetin kalbi Kudüs, Kudüs’ün kalbi Mescid-i Aksâ, Mescid-i Aksâ’nın kalbi Kubbetü’s-Sahra’dır. Kubbetü’s-Sahra’yı sarıp sarmalayan Yasin-i Şerif de Kur’an’ın kalbidir. Peki ya bizim kalbimiz nerede? Niyazımız o ki
ümmet-i Muhammed’in duaları Resulullah Efendimiz’in (s.a.s.) gönlünde birleşsin; Müslümanlar yek vücutla tevhid olsun.

B. Şerife
Kuşlar konmuş sesinin tellerine, sanırsın bahar gelmiş.

    Kudüs Algıları

    Önceki içerik

    Bir Osmanlı Güzelliği: Surre Alayları

    Sonraki içerik

    5 Yorum

    1. Amin ❤️

    2. Amiiiin amiiin..

    3. Âmin 🤲

    4. Peki ya bizim kalbimiz nerede?
      Her Mü’minin kalbi manevi olarak orada birleşip 1 kalp olup atmakta inşaallah diyor düşlerim. Ve ekliyor ardından sizin bağlarınız birbirinden kopmasın diye canlarını feda ediyor Şehadete koşuyor oradaki kardeşleriniz. Utanıyorum. Adeta bizlerin kalpleri kurtulsun diye kimisi İsmail oluyor adıyor kendisini, kimisi Yusuf oluyor kuyulara zindanlara hapislere talip, kimisi Yakub olup tüketiyor gözlerini kavuşacağımız günlere hasret ve o kokuyu duymayı bekleyerek. Soruyorum Kudüs’e bakıp Kudüs’ü ayna yapıp “Ey Kudüs hangi dua hangi tövbe sökecek bu pasları yüreklerimizden, nasıl tutacağız uzattığın eli, nasıl aşacağız bu arzuları ve nasıl direneceğiz bu tuli emellere, nedir bunun bedeli?” Kudüs dilsiz dudaksız, Kudüs tebessümlü sessiz sedasız, Kudüs nazlı ve yaslı Şanlı bir gelin nikahı göklerde kıyılmış, duvağının ardında elindeki boynu bükük güle gözyaşlarını dökerek beklerken, en deruni hisleri pare pare dalga dalga yayılıyor, kah şarkı olup düşüyor bir yüreğe kah şiir oluyor dilden dile gönülden gönüle fısıldıyor, kulak verdim kıpkırmızı al mürekkepten damla damla akan kanlara “Allah Rasulu (sav.) in kardeşlerimi özlüyorum hitabına mazhar olan bizler, bu hitaba layık bir kardeşlik ve birlik tesis etmeye niyetlenip, İbrahim (as.) ın ateşine su taşıyan karınca misali, kabımızda su kalbimizde dua gönlümüzde illa Rıza ilelebed Rıza ile düşersek yola, elbet bizlerede Serinlik, Esenlik ve Selamet hitabını yollayacaktır Hz. Mevlâ”

      1. Aminn.. Fatmagül hanım teşekkür ederiz duygularınızın güzel paylaşımı ve alakanız için..

    Yorum Yaz

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir