Sevgili okur, bu yazı dizisinde Medeniyet şehirleri dediğimizde aklımıza ilk gelen yerlerden biri; Türklerin ata yurdu, medeniyet ışığının yükseldiği güzel Özbekistan’dan ve şehirlerinden bahsetmek istiyoruz.
Özbekistan’ı tarihiyle, insanlarıyla, değerleri ile anlamak ve özümüze yaklaşmak için başkenti Taşkent’te, Semerkant’ta, Buhara’da, sokak aralarına dalmak, öğrenmek ve bağlarımızı bu anlayışla kuvvetlendirmek niyetiyle hep birlikte yola koyuluyoruz.
İnsanın, ilim ile hemhal olduğunda ne muhteşem bir medeniyet kurabileceğinin tarihi kanıtı olan Özbekistan, her şehrinde bambaşka abideler ile karşılıyor bizi.
Bir şehri gezmeden önce elbette oranın tarihini de biraz bilmek gerekir diye düşünüyoruz.
Özbekistan SSC, 1917 Ekim Devrimi ile kurulan Sovyetler Birliği’ni oluşturan 15 cumhuriyetten biriymiş. Özbekistan, 1991’de Sovyetlerin dağılması ile bağımsızlığını ilan etmiş ve 1924’de 12 il ve bir özerk cumhuriyete ayrılmış.
Bu güzel ülkede 1929’a kadar Arap alfabesi, daha sonra latin alfabesi ve 1940’lı yıllardan itibaren Kiril alfabesi kullanılmış. 1993 yılında tekrar latin alfabesi kullanılmaya başlanmış. Basit bir hesap ile 64 yılda 3 alfabe değişikliğine uğramış olsa da en azından aynı alfabede buluşabildik diye bir teselli buluyoruz.
Özbekistan bayrağındaki 12 yıldız özerk halklarını, mavi renk bağımsızlığını, hilal ise İslam’ı temsil ediyor. Biz de bu bayrağa baktığımızda Türk bayrağına olan benzerliği görüyor, Özbekistan ile aramızda nasıl derin bağlar olduğunu bir kez daha hatırlıyoruz.
Özbekistan’ın İpek Yolu ile zenginleşen şehirleri aynı zamanda yeri geldikçe değinmeye çalışacağımız, dönemin Buhâri, Tirmizî, İbn-i Sina gibi önemli âlimlerine de ev sahipliği yapıyor.
Orta Asya’da tarihin en güzel kültür mirasını sinesinde barından bu ülkenin stratejik konumunun ne derece önemli olduğunu sadece harita üzerinden bakarak da anlayabiliriz. Ama biz yakın gözlüklerimizi takacağız; bu ve bundan sonraki yazılarımızda, Özbekistan’ı 3 büyük şehri olan Taşkent, Semerkant ve Buhara üzerinden adım adım gezip tanımaya çalışacağız.
Başkenti Taşkent’ten sonra Nemengan, Fergana, Semerkand, Buhara, Hive, Honkad Özbekistan’ın en önemli şehirleri arasında. Gelecek yazılarımızda Semerkant, Buhara ve Taşkent şehirlerine küçük görsel turlar düzenleyeceğiz ama önceden şöyle bir havasını koklayalım derseniz, sizi sokağımız sakinlerinden Kiraz Çiçeği’nin satırlarına da davet edebiliriz.
Eski bir Özbek ata sözü der ki: “Evrende iki büyük yol vardır, biri gökyüzünde Samanyolu diğeri yeryüzünde İpek Yolu.” Biz de bu kadim yolu takip ederek özümüzü bilmeye bulmaya niyetlendik. Semerkant’ın ekmeğini, dünyaya nam salan el yapımı kağıtlarını, muhteşem türbelerini incelemeye çalışırken, özümüzden Özbekistan’a doğru ne kadar yürüyebilirsek o kadar ilerlemeye gayret edeceğiz.
Şu bilgiyi de vermeden geçmeyelim, Türk vatandaşları Özbekistan’ı vizesiz olarak ziyaret edebiliyor ve Özbekistan için direkt uçuşlar, Türkiye’den yaklaşık 4 saat sürüyor. Lütfen kemerlerinizi bağlayıp uçuş moduna geçiniz, rehberinizin anlattıklarını can kulağı ile dinleyiniz.
Özbekistan turumuza, 3 büyük medresenin birbirini selamladığı Registan Meydanı’ndan başlayalım. Binbir gece masallarını andıran bu meydan, Özbekistan’ın hangi şehrinde acaba?
a-) Taşkent
b-) Semerkant
c-) Buhara
Cevaplarınızı yorumlara, sizleri de görsel şölen için bir sonraki yazımıza bekleriz…
Unutulmaz şehirler rüya gibi bir ülke. Siz de çok güzel anlatmışsınız.