Hepimiz şehrimiz gibi buruk, şehrimiz kadar yıkık, şehrimizle enkaz altındayız.
Kimimiz ölmeden öldük, kimimiz ölenlerle gömüldük, kimimiz kahrolduk.
Kan bağımız olmasa da birbirimizle aile gibi büyüyen çocuklardık biz Hatay’da. Herkesin birbirini tanıdığı, yolda giderken selam verdiğimiz büyüklerin anne-babamıza selam yolladığı mahallelerde büyüdük. Şimdi kaybolan her can kendi canımızdan gitti, kendimizden bir parça eksildi. Yıkılan her taşın, enkazının altında birlikte kaldık.
Her köşesinde anılarımız olan sokaklar yok oldu. Çocukluğumuza, gençliğimize, hayallerimize şahitlik eden sokaklar harap, viran oldu.
Kimimiz yas tutuyor, kimimiz kahroluyor, kimimiz durup durup ağlıyor, kimimiz yutkunamıyoruz. Kimimiz çırpınıyor bir cana daha nasıl faydam dokunur diye. Hepsi bizden, hepsi biziz… Hepimiz birbirimizin acısını paylaşmıyor adeta yaşıyoruz.
Enkazdan kurtarılan her can ile yeniden doğuyor, her kayıpla toprağın altına giriyoruz. Evini kaybeden herkesin sırtını sıvazlıyor geçecek diyoruz. Elimizde kalanlara sıkı sıkıya sarılıyor, gözlerinin içine bakarak onları ne kadar çok sevdiğimizi söylüyoruz. Dualarımız gözyaşlarıyla sulanıyor, yakarışlarımız daha içten. Ne kadar aciz olduğumuzun farkına vardık her birimiz.
Doğup büyüdüğümüz şehri yeniden inşa edeceğiz dişimizle, tırnağımızla, elimizle, ayağımızla, kalbimizle ve tüm varlığımızla.
Her şeyi sil baştan yapacağız.
Daha önce bahsettiğimiz Hatay medeniyetler mozaiğini yeniden canlandıracağız. “Ezan, Çan, Hazzan” birlikte yaşayacak yine, ilk durağımız Habib-i Neccar Hazretleri olacak. Camii ve türbe restore edilecek ve yine ziyarete açılacak inşallah. Daha evvel de birçok deprem ve doğal afet görmüş bu türbede yeniden niyâz edeceğimiz günler yakın olacak.
Hataylı kadınlarımız, yüzyıllardan beri süregelen geleneklerini nesilden nesile aktarmaya devam edecekler. Yine o defne ve kekik kokulu sokaklarda gezip dolaşacak, çocuklarımızı o sokaklarda büyüteceğiz, o sokaklarda karşılaşacak, selamlaşacağız… Hayatta her zaman kazanamayacağımızı, kaybetmenin de hayatın bir parçası olduğunu Hatay sokaklarında misket oynarken öğrenmeye devam edecek çocuklarımız.
Babalarımızın ellerinden öpeceğiz bayram sabahları ilk önce. Traş olduklarında kolonyayı biz süreceğiz yüzlerine ve salavat getirişini izleyeceğiz, her güzel kokuda peygamber efendimizi yâd edişlerini göreceğiz.
İki arada bir derede birbirimize kahve içmeye gideceğiz, yoğurt yapmak için maya isteyeceğiz, yufka ekmek açan komşumuza el atıp yardım edeceğiz. Birbirimizin sofrasında akşam yemekleri yiyecek geçmişi özlemle yâd edeceğiz.
Kardeş olmak için kan bağına ihtiyacımız yok ki bizim. Biz kocaman bir aileyiz. Enkazın altından çok daha güçlü çıkıp küllerimizden doğacağız.
Ve bu süreçte yanımızda olan Türkiye, birlikte başaracağız. Türk, Kürt, Arap, Ermeni, Süryani, Müslüman, Hıristiyan, Alevi…
Gönderdiği eldivenin içine harçlıkları koyup, bir de o güzel kalbinden geçenleri not olarak yazan çocukların masumiyetinden öpüyorum. Geleceğimizi bu beraberlik inşa edecek.
Güneş yeniden doğacak. Çatlaklardan sızan su bizi yeşertecek.
Deprem olduğu saatten itibaren kendimi orda doğup büyümüş gibi içimin nasıl acıdığını anlatamam Elacım güneş yeniden doğacak yüreğine ve kalemine sağlık 👏👏